hayatımın en enteresan yılı oldu desem yeridir. ilk sillesini başlar başlamaz, 7 ocak günü indiriverdi. bir şiire, bir şarkıya, bir rakama, bir harfe küstürdü. badem ezmesine küstüm yahu daha ne olsun? sevdiklerimin çoğunun sağlık problemleriyle geçen, birkaç kez ödümü patlatan, ilk yarısı kabus gibi geçen 2019 ikinci yarıda toparladı kendini de mutlu etti. evet, bol gözyaşı vardı 2019’da. dileyelim yeni yılın tamamı 2019’un ikinci yarısı gibi geçsin.
bu sene beraberinde çok veda getirdi, bazıları çok üzse de bazıları “oh be dünya varmış!” dedirtti. bir sonraki sene çok veda getirmesin artık, benim hayatımda az ama öz bir avuç insan kaldık şunun şurasında.
“çok pek kıymetlim”i* bana getirdiği için temmuz ayına ne kadar teşekkür etsem az. “2019’u güzel kılanlar” listem pek uzun değil ama enteresan; en büyük teşekkür leblebi tozu ve before the rain’e, hayali kurulan uzun bir tren yolculuğu’na sonra, her günaydına ve her iyi geceler dileğine.
yılın şarkısı the bard’s song filmi de derman olsun. 2020 her yıldan daha güzel olsun.
yılın son ayı bana enteresan sürprizler hazırlamış, önce sevindirip sonra üzdü. olsun. 4-22 aralık tarihleri arasında geçen zamana teşekkür ederim tanrım. sessizliğe gömülmek güzel şey, kendini matah bir şey sanmak çirkin. son şakasını yaptığına göre 2019 artık bitebilir. senenin son konserini bu akşam gerçekleştirmiş biri olarak ben yılı zaten bitirdim. haydi bakalım gelsin sıradaki.*
2020’de bol bol kavuşmak olsun, ağız dolusu kahkahalar, çok ferahlık, hep sevinmek, az özlemek. yüreği güzel ve zihni berraklara şimdiden mutlu yıllar.
sol si re sol3 profili
-
veda ederken 2019'a bir not bırakmak
-
ölüyü gömer gömmez dağılan kalabalık
ilgili din adamını mezarın başında bırakmak için dağılan kalabalıktır. cenazesi olana baş sağlığı dilemek için az ötede dikilen gözü yaşlı insanlara doğru ilerleyip tekrar tekrar “başın sağ olsun.” derler.
hasan ali toptaş’ın dediği gibi; “birisi önümde durup, hüküm allah’ın, başın sağ olsun, dediğinde babam yeniden ölüyordu çünkü. sonra bir başkası geliyor yeniden, bir başkası geliyor yeniden, yeniden, yeniden ölüyordu.”*
kalabalık dağıldıktan sonra biri gider o mezara. diğerleri bir süre onu yalnız bırakırlar. inanamaz hâlde ve boş gözlerle toprağa bakarken sanki zihnindekiler de girsin toprağın içine istermiş gibi kocaman açar ağlayan gözlerini. sonra biri gelir, yavaşça omzuna dokunup çok kısık bir sesle “hadi” der, “gidelim, yapma böyle!” girer koluna mezarın ayak ucunda dikilenin, sürükler gibi götürür. mezarın yanında kalmak isteyen her iki üç adımda bir bakar arkasına “gitmek istemiyorum, zorla götürüyorlar.” der gibi.
aradan bir zaman geçtikten sonra o mezarın yanındaki de kazılır, bütün bunlar yeniden olur. yeniden, yeniden, yeniden... -
yazarların en sevdiği yeşilçam repliği
bir zeki müren filmindeki efsanevi repliktir. şöyle ki;
zeki müren: paranın miktarı değil, ağırlığı ilgilendirir beni!
zengin kötü adam: öyle mi? niçin?
zeki müren: iğrenç suratınıza çarptığım zaman biraz olsun acıtması için.*