ben eve girip esya aldim daha iki gun önce. artcilar biterse bina halen ayaktaysa girip esyalari çıkaralım diye düşünüyorduk.
bazı arkadaşlar uzaktan rahat konuşuyorlar. eşya olarak sifirlanmak, bütün ufak tefek birikimi taşınmaya, depremde yemege suya boka pusure harcamak vs bunlar inanın kolay şeyler değil. bugün bir buzdolabı almak istesem en kötüsü yirmi bin liradan başlıyor. benim bir aylık maaşım bu. aç mı gezeyim? olmuyor iste, devlet diye bir şey yok arkamızda mecbur ölümü göze alıp giriyoruz o evlere yoksa sonrasında rezil gibi yasiycaz. kimsenin acıyan gözlerle bakmasını kaldiramiyoruz. yardim teklif eden herkes bize böyle tepeden yaklaşıyor, biz yıllarca gururumuzla yaşadık milletin eline bakmayacak kadar onurluyuz o yüzden ölümü göze alıp giriyoruz anlatabiliyor muyum? bir de karşıma geçip, evi ve eşyalarınız saglamdayken akıl vermeyin nolur. ne çektiğimi bilmeden fikir buyuruyor bir sürü insan. yapmayın.
bu arada yaşanan sosyal dilemmanın bir örneğini aşağıya bırakıyorum, bunu yaşamaktansa riski almayı tercih ederim;
(bkz: depremzedelerin 1 ay sonra kovulmasi)
985235 profili
-
27 şubat 2023 malatya depremi
-
varoş dövmesi
bendeki dovmeden henuz kimsede görmedim (ancak eminim vardır birilerinde.) yine de kimseyi yargilamiyorum çünkü bunu yaptığım anda beni de insanların yargılama hakkı doğar. bu tür şeyler insanların benligidir ve onların yaşadığı hayatı yaşamadan bu şekilde sonuçlara ulaşmak gazalinin söylediği şekliyle "karanlığa taş atmaktan ibarettir."
bayılıyoruz insanlar hakkında kesin yargılara varmaya. ne acı. -
paralel evrene geçit açma deneyi
her ne kadar dört entrynin tamamı "ehere mehere" veya "qanqa taqipteyis" kıvamında olsa da şu siktiğimin sözlüğünde hala eskilerden bi'şeyler arayanlar için biz de tanım şeklinde bir entari girelim;
amerika'nın doğu eyaletlerinden olan doğu tennessee* eyaletinde, oak ridge ulusal laboratuvarı’nda 50 ayak uzunluğunda bir tünel içerisinde gerçekleştirilmesi planlanan bir deney olmakla, internette gezen haberlerde her ne kadar stranger things göndermeleri yapılmışsa da, eğer bir diziden örnek verilecekse daha fringevari bir deneyden bahsediliğini düşünüyorum.
gerçekleştirilmesini geçtim, sadece denenmesi bile insanlık için müthiş ve heyecan verici bir adımdır.
umarım başarılı olurlar da; futbola hevesli gençlerin futbolla iştigal ettiği, ressamlığa hevesli gençlerin de ressam olarak kaldığı, böyle sosyopatlıklara insanoğlunun maruz kalmadığı bir evrenin de varolduğunu bilebiliriz. en azından daha katlanılabilir hale gelir böylece her şey. (bala göte hermann göring'in salak saçma çıkarmalar yapmadığı ve savaşı nazilerin kazandığı aptal bir evrene gideriz bizde bu şans varken. o zaman görürsün ebenin the man in the high castle'ını.)
not: beni en çok üzecek olan kısmı, bunun piyasaya yeni çıkan stranger things dizisinin virali olması olurdu. hatta düşük bir ihtimal gibi de görmüyorum bunu. -
s-400'lerin gizlice alınması
mantıklı bir fikirdir. füzelerin ustunu musambayla örteriz. kenarlarina da suya degme ihtimaline karşın koli bandi yapıştırırız.
bataryaları da kucuk parcalara ayiririz, parçalarını bim poşetine sararsak kimse ayıkmaz gibi aslında. ama vidaları filan bim poşetine koymayalım yirtilir mirtilir ne olur ne olmaz. onun için de küçük koton poşetleri götürürüz soran olursa da ucuzluk varmış kanka kotonda pantolonlar kırk lira olmuş deriz o şaşkınlıktan yararlanıp uzaklaşırız kimse uyanmaz.
böyle mantıklı fikirlerle gelin arkadaşım.
edit: @lathspell haliya saralım diye bir öneriyle geldi. mantıklı değil. emel sayın mi olum bu? işe yarar önerilerle gelin, değerlendiririz. -
düz vites araçla dik yokuşta durmak zorunda kalmak
el freniyle nasıl kalkıldığını halen bilmediğim iş/oluş/eylemdir. toros'tan tut orta segment manuel araçlara kadar hepsinde debriyajla kalkabiliyorum. el frenine ne lüzum var halen anlamış değilim.
castsquence
1-arabayı çalıştır,
2-ayağınla fren ve debriyaja bas,
3-el frenini indir.
4-debriyajdan azcık çek,
5-şanzıman titremeye başlayınca ayağını frenden çek gaza bas
epey bir arkadaş mesaj attı editi;
normal arabayı nasıl kaldırıyorsan aynısı aslında. debriyaj titreyince gaza basıyoruz. tek farkı; ayağımız, gaza basmadan evvel havada değil frende oluyor. yani debriyajda o ayağı günlerce bekletmiyorsun. kalkacağın zaman debriyaja basıp vitese atıp kalkıyorsun.
el freni daha riskli hatta. gazla el frenini tam tutturamıyorlar genelde. balatayı bir miktar sürtüyor. daha zararlı. genelde o yüzden yokuşta trafik varsa etrafı hafif bi balata kokusu sarar. hehe.
edit 2: yokuş kalkış desteği olan araba sahipleri lütfen bi uzak dursun. önemli bi konuyu konuşuyoruz şurada. tamam zenginsiniz anladık. bizi içi yük dolu reno kangomuzla başbaşa bırakın.