nilaylaylaylom2
profili

  • çerkes kızı

    ister güzel olsun ister çirkin oda aynı türk kızı kürt kızı laz kızı macur kızı gibi bir insandır. fakat azıcık samimi buldukları her ortamda hiç kimse ben şuyum ırkım şu demiyorken onlar çerkesim yada burada çerkes varmı deyip kibirlenirler. hatta bazı ailerlerde çerkes olmayandan kız alınmaz kız verilmez gibi bir mantıkları vardır. bir çocuğun babası çerkesse anne değilse anneyi pek saymazlar, onlara göre soy direk babadan gelir. bunu ballandıra ballandıra her yerde anlatırlar. çerkes değilim. fakat 10 yıldır çerkes bir ailenin gelini olduğum için şu devirde hala bu aptal mantıkla uğraşmak zorunda kalıyorum. sokayım adetinizede geleneğizede. ister güzel olsun ister çirkin çok kibirli oluyorlar.

  • en son gerçekten mutlu hissedilen an

    14 şubat 2018di. 4 yıldan sonra sigortasız olarak çalıştığım, zar zor bulup aman napiyim hiç yoktan kendimi geliştiririm diye gerçekten mutlu olarak dekoratif ürünler diken bir atölyeydi. saat 4 sularında benin kocam bana tek taş alacak benimki gök taşı alacak diye kahvelerimizi yudumlayıp bir yandan harıl harıl iş yetiştirmeye çalışıp bir yandan gülüşüyorduk. tam 15:50’de kreşte 3.haftası olan kızımın öğretimeni arıyordu. telefon çalarken altına mı kaçırdı acaba diye düşünüp açtım. fakat karşımdaki ses zeynep düştü sanırım bacağı çıktı gelip hemen alın diyordu. ben yaklaşık 1,5 saat mesafedeydim. babası ise şehir dışındaydı. hemen halasını aradım. ben kreşe yetişene kadar alıp hastaneye götürdü. o kadar çok yağmur yağıyorduki taksi yoktu. yakın sayılabilecek bir lokasyona giden iett otobüsüne atladım. sıkışan trafikte gıdım gıdım gidiyordu. ineceğim yer hastaneye yarım saat yürüme mesafesiydi hem taksi yok, hem yağmur yağıyordu hemde ümraniye’de yayalaştırma çalışması yüzünden heryer rezil vaziyetteydi. boş olan bir iki taksi bile tırıs geçince. o yağmurda koştum. bu arada halası arayıp kırık olabilirmiş dedi. alt tarafı kırık 15 günde geçer çocukken benimde ayağım kolum kırıldı diye kendimi avutup, koşarken hem ağlıyor hem sigara içmeye çalışıyordum. koşarken nefesim kesiliyor dalağım şişiyordu. bir ara soluk soluğa nefeslenirken mağaza camından yansıyan görüntüme baktım resmen marlin mansonun göz makyajına sahiptim. herkes bana bakıyordu. bende deli gibi hem sigara içmeye çalışıp hemde deli gibi yağmurda koşuyordum. hastaneye vardığımda iki kat aşağıdaki miniğimin annem annem diye çığlık sesi girişten duyuluyordu. kimseye nerede diye sormadan çığlığın geldiği yöne koştum, odayı buldum. içeri girdiğimde kızımı bilekten göğüs altına kadar komple alçıda buldum.. kızım diye ağlayıp parmağını tuttum. doktor bacağı kırık yarın sabah ameliyata alıp platin takacağız. bu ilk ameliyat olacak duruma görede bakacağız dediğinde son kelimeler adeta uzaydan duyulmuştu. birden dizlerimin bağı çözüldü arkaya doğru bayılıp yere düşmek üzereyken biri tuttu beni. daha 1-1,5 saat önce sigortasız bulduğu işte bile neredeyse dünyanın en mutlu insanıydım, o an tepe taplak oldum. miniğim 3.ameliyatını kasım ayında oldu. 4.yü 1-1,5 yıl sonra olacak. çok şeyler yaşadık, bazı geceler uykusunda defalarca acıdan şok geçirdi. dünyadaki hiçbir şey 5 yaşında babamı kaybedip babasız büyümek bile neredeyse bu kadar canımı acıtmadı. şükrediyorum. ama en son 14 şubat 2018de o dikiş makinesinin başında ağzım dolu dolu gülerken mutluydum ben. o günden sonra hiçbir şey aynı olmadı. umudumu kaybetmedim, umarım bir gün yine ağzım dolu dolu güleceğim.