görüyorum ki hiç müteahhit ile muhatap olmamışlar var aranızda.
cebinde olmayan parasıyla, kendisinin olmayan araziye bina dikip ortada olmayan daireleri iş yaptırdığı firmalara iteleyen, binayı kasten bitirmeyip iskanını almayıp herkesi kendine yalvartan, iskanını almadığı ama sözleşme karşılığı sattığı dairelerin parasıyla bmw jipin modelini yükseltip metresi değiştiren, şantiyede şuranın silikonunu kötü çekmişsiniz ne orası öyle diye ağlayan yavşaklardır bunlar.
kanalizasyondaki niyazi9 profili
-
en şımarık meslek grubu
-
son anketlerde erdoğan'ın %56.3 oy alması
-
selülitli olmasına rağmen bikini giyen kız
bikini giymese mayo giyse ne değişecek anlamadığım kızdır. selülit karnında mı amk?
ıstediğini giymesinde sonuna kadar haklı, arkasında olduğum kızdır. göz kanatan gayri-estetik şeyler giyerse götümle gülerim o başka. -
anadolu birlik partisi
anadolu tat 1071?
-
ab ülkeleri ile aramızdaki refah açığı kapanıyor
sanırsam birkaç yıla tur bindirecekler. başka türlü yakınlaşmamızın bir yolu yok zaar
-
sinema tarihinin en iyi yalvarma sahnesi
old boy filmindeki sahne gibisi olabilir mesela
-
asfalt yerine beton yol yapmak
görüyorum ki hala beton yol çok sağlam hiçbişey olmaz niye yapılmadığını anlamadık diyenler var. herhalde uzun ve teknik bir açıklama yapmanın şart olduğu başlıktır.
işte geliyor:
asfalt ve beton arasında performans kıyaslaması yapabilmek için önce iki malzemenin mekanik davranışlarını anlamanız gerekir.
asfaltın ana maddesi olan zift viskoelastiktir ve bu onu yol yapmak için bulunmaz nimet haline getirir.
1 viskozdur yani ısıtıp akışkan hale getirip dökerek yol yapabilirsiniz.
2 elastiktir, darbe altında kırılmak yerine esner. aynı zamanda darbe şiddetini de emer.
3 viskoelastiktir yani ani darbelerde elastik davranırken yükün sürekli olduğu durumlarda viskozdur bir akışkan olarak davranır şekil değiştirir. dümdüz asfaltın kırmızı ışık önlerinde lastik izi şeklinde çökmesi bundandır, tırın ağırlığının birim asfalt yüzeyine anlık basıp kalkması elastik tepki yaratır ama tırın kırmızı ışıkta beklemesi asfaltı akmaya zorlar.
4 hem malzeme olarak ucuzdur, hem nakliye olarak ucuzdur hem uygulama olarak bedavadan az pahalıdır.
5 tesiste değil, serme işini yapan makine üzerinde imalatı mümkündür, mozaik pastanın bir değişik halidir aslında asfalt.
betonun ana maddesi ise taş, kum, çimento ve sudur. ama en önemlisi demirdir.
1 beton kendi başına bir seramiktir. seramik malzemelerin geneli gibi sert ama aşırı kırılgandır. içine demir girdiğinde kompozit olur.
2 çok sert olduğu için darbe emmez, dayanım noktası aşıldığında şekil değiştirmez parçalanır. betonu bir arada tutmak için demir kullanmak mecburdur. kullanmazsanız yolunuz 2. kışı göremez.
3 üstündeki yük betonu kıramıyor ise şeklini de değiştiremez, evet tırlar lastik izi yapamaz ama yolun altındaki toprağın hareketleri de yola şekil veremediği için gün geldiğinde betonu kırar.
4 demir hariç hammadde maliyetleri ucuzdur ama tüm hammaddelerin nakliyesi maliyetlidir ve uygulama olarak über pahalıdır. buraya geri dönecez.
5 hammaddelerin bir beton santralinde (mobil de olabilir) biraraya getirilmesi ve döküm alanına nakli gerekir. firesi yüksek ve riskli bir operasyondur beton mikserin içinde donarsa sadece betondan değil komple kamyondan olursunuz.
şimdi performans kıyaslaması
a- uygulamaya uygunluk :yol dediğimiz şey sürekli orda duran, yaza, kışa, tuza, güneşe yıllarca direnmesi gereken birşey. beton sıcaklık ve kimyasal direnci olarak asfalttan avantajlı. asfalt ise kendisi de petrokimya ürünü olduğundan üzerindeki lastikle kaynaşma ve yok tutuşu anlamına gelen sürtünme açısından daha avantajlı.
b- coğrafi şartlara uygunluk: yol sadece sıcağa soğuğa değil, altındaki toprağa ve onun hareketlerine de dayanmalıdır. bu iki malzeme için de zor ama beton için daha zor çünkü şekil değiştirme kabiliyeti yok. yani yolun altyapısı çok daha sağlam olmalı. asfalt daha avantajlı.
c: geliştirmelere uygunluk: bir yol yıllar içerisinde altından geçecek kablo, su direnajı, hemzemin geçit, ilave kavşak gibi bir çok şeye maruz kalabilir. yani kolay müdahale edilebilmeli. betonu açıp altına bişeyler koyup geri kapatamazsınız. buna çok alışığız bu ülkede değil mi? asfalt bu puanına bonus da alıyor.
d: bakım maliyetleri: noktasal ve bölgesel hasarlar yine noktasal ve bölgesel onarılabilmeli, onarım mümkün olduğunca kolay olmalı. asfaltı bir varil zift, 5 çuval mıcırı bir kamyonetle gönderip ateş yakıp olay yerinde asfalta çevirip tamir edebileceğiniz bir şey. ama 200 litre beton sipariş edip en yakın beton santralinden 200km uzaklıktaki bir noktada beton tamiri yapamazsınız. asfalta yazdık puanı.
performans açısından beton yol ancak çok ağır yük kamyonlarının kullandığı rotalarda uygun.
şimdi de maliyet kıyaslaması
bir yolun en büyük maliyeti imalatıdır. herhangi bir imalat sürecinin en büyük kalemi ise işçiliktir. - birim mesafedeki işçiliği asfalt için hesaplıyoruz,
-tasnif edilmiş toprak serilmesi, metresi birkaç saniye.
-toprağın silindirler ile tesfiyesi ve sıkıştırılması, metresi birkaç dakika.
- mıcır serilmesi, metresi birkaç saniye.
-mıcır tesfiyesi, metresi birkaç dakika.
-asfalt serilmesi metresi birkaç dakika.
-asfalt sıkıştırma, metresi birkaç dakika
-2. kat yüzey asfaltı serilmesi birkaç dakika
-2. kat asfalt sıkıştırma birkaç dakika.
herşey 1 saatin altında biter her metre için ve proses kontinü(continuous)dür, tüm işlemler koordine şekilde ilerleyerek günde kilometrelerce asfalt en iyi kalite ve mühendislikte atılabilir.
beton için hesaplarsak,
-tasnif edilmiş toprak serilmesi aynı süre
-toprak sıkıştırma aynı süre.
-mıcır serme aynı süre
-mıcır sıkıştırma aynı süre
-kalıp çakma metresi yarım-bir saat arası.
-kalıba demir hasır sermesi ve bağlama seviyeleme işleminin yapılması, metresi 1-2 saat.
-beton dökülmesi, metresi yarım saat.
-betona yüzey tesfiyesi, metresi 1 saat.
-betonun kuruması, hava şartlarına göre 1-2 gün.
-kalıp sökülmesi, metresi 1 saat.
- betonun direnajlanması, metresi yarım saat.
5 günde atacağınız beton yolun işçiliği ve maliyetiyle kilometrelerce asfalt atılıyor. henüz zeminin hareketli olduğu bölgelerde yapılacak zemin sağlamlama operasyonları yok.
bu eziyete katlanması mantıklı tek yer tırlar yüzünden ayda bir çöken yollardır.
başka açıklamaya gerek kalmadı umarım. -
22 şubat 2017 nasa basın toplantısı
nasa'nın bildiğinden çok daha azını açıkladığı basın toplantısıdır. anlayan için heyecan verici, "anlamayan için ee daha önce de bulmuşlardı dünya gibi gezegenler"dir.
dostum, daha önce de gezegenler bulundu, ama tek bir yıldızın etrafında 7de 3 goldilock's zone da olan, kütle hesapları su içeriyor olmalarının çok yüksek olduğunu, atmosferik ışık saçılımlarından hesaplanan hidrojen ve helyum içerikleri kayalık olma ihtimallerinin yüksek olduğunu söyleyen böyle bir sistem bulmamıştık.
sistem incelemek için o kadar mükemmel ki;
-yıldız çok soğuk, yaydığı ışığın çok büyük bir kısmı kızılötesi bantta. bu sayede yıldızın parlaklığını çok daha hassas ölçmek mümkün oluyor çünkü kızılötesi sensörlerimiz satüre olmuyor.
-gezegenler yıldıza o kadar yakın ki en yakın olanın yörüngesi 2 dünya günü, en yavaş döneninki 20 dünya günü sürüyor. goldilock's zone dakiler 6, 9 ve 12 günde yörüngelerini tamamlıyorlar. bu, daha önceki keşiflere göre o kadar sık ki, onları incelemek için o kadar fazla fırsatımız olacak ki anlatmak zor.
-en az bir gezegen gelgitsel takılı. yani yıldızına hep bir yüzü dönük, tıpkı ay ve dünya gibi. böyle bir yerde sıvı su ve diğer yaşamsal gerekliliklerin var olma ihtimalini incelemek ilginç olacak.
haberler çok güzel. -
öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler
çoğunlukla saçma sapan, kaynaksız yalan bilgiler verilen ekşisözlük başlığı.
biri demiş ki yazın terlememek için soğuk şeyler içmemeliymişiz. hani kaynağın bre davar? bu konudaki bütün bilimsel bilgilerin "çay harareti alır" kadar ama atıp tutmuşsun.
kazın ayağı öyle değil arkadaşım. işin aslı core body temperature yani vücut merkez sıcaklığı. vücut merkezi sıcaksa vücut serinlemeye çalışır. bunun için terler, ağızdan nefes alır, kanı kılcal damarlara yollar. cilde yolladığı sıcak kanı soğutmak için de terler. terleyebilmesi için vücutta yeterince su olması gerekir. vücudun ozmotik dengesi bozuksa yani yeterince su alınmadıysa terleyemezsiniz. bu haldeyken bol miktarda su içtiğinizde, su daha bağırsaklara girmeden kana karışır ve birkaç dakika içinde cilde ulaşır. bol terlemeli sıcak bir günün ortasında içilen suyun ani terleme yapması bu mekanizmayla alakalıdır.
vücut merkez sıcaklığına geri dönelim, vücut merkez sıcaklığı, vücut merkezinden ölçülmez. vücut için en hayati organ olan beyinden ölçülür. "ayağını sıcak tut, başını serin" deyimindeki gibi, vücudun soğuk, kafan sıcaksa sıcak hissetmeye devam edersin. vücudun sıcak dahi olsa kafan serinse işlemeye devam edersin ancak bunun da bir limiti var. kan yaptığı birçok işlevin yanında bir klima tesisatı suyu gibi vücudu dolaşır ve hem ısıtma hem soğutma görevi görür. ciltte soğuyan kan iç organlara ve beyne ulaştırılır ve oradaki ısıyı alarak tekrar cilde taşır. beyne giden kanı normal ısısında tutar ama kaslardaki ısının artışını engelleyemezseniz, kaslarınız bir süre sonra aşırı ısınma sebebiyle kendilerini sınırlandırırlar. bu sinir sistemi üzerinden gerçekleşir aslında direk kaslar yapmazlar ama beyindeki ısı ölçümüyle değil, daha çok kaslardaki kimyasal kompozisyonun sinir sisteminde yarattığı etki ve tepkiyle olur. hamken ağır aktivite yapınca kaslarınızın tutulmasında olduğu gibi.
bu entryde anlatılanların pratik uygulamalarıyla ilgili birkaç bilgi verecek olursak, soğuk suyu boyuna yaslamanın içmekten daha ferahlatıcı ama daha az etkili olması, aşırı sıcak bastığında ilk önce ve içgüdüsel olarak kafanızı suyun altına sokmak istemeniz, aşırı soğuk birşey yediğinizde yada içtiğinizde şakaklardan vuran ağrı bu sıcaklık algılama mekanizmasıyla ilgili şeylerderdir.
peki ben kimim de bunları yazıyorum? vücut sıcaklığı dengelemesi üzerine cihaz geliştiren ve patent başvuruları olan, bol bol makale okumuş bir mühendis olarak yazıyorum. merak edene bolca ingilizce makale linki verebilirim.
--- caps lock on ---
ayrıca çay harareti falan almaz
--- caps lock off ---