Değerli ziyaretçilerimiz,

Öncelikle, sitemize gösterdiğiniz ilgi ve destek için hepinize teşekkür ederiz. Sizlerden gelen geri bildirimler ve beğeniler bizim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.

Sozlock olarak tam 9 senedir her gün ekşisözlük'den okumaya değer içerikleri filtreleyip günlük listeler oluşturduk. Bu işi yaparken kişisel davranmadık, günün en popüler başlıklarının en beğenilen entrylerini aldık listelerimize. Üstelik bu gayretimiz hiç bir zaman ticari bir kaygı taşımadı. Yayına başladığımız ilk günden beri en ufak bir reklam yayınlamadık, sponsorluk anlaşmaları yapmadık. Sozlock üzerinden tek kuruş kazanmadık.

Bütün bunlara rağmen, ne yazık ki son dönemde ekşisözlük yönetimi tarafından alınan bot koruma önlemleri nedeniyle, ekşisözlükten entry çekme ve beğenilen entryleri listeleme hizmetimizi maalesef devam ettiremiyoruz. Bu durum ekşisözlük yönetiminin aldığı bir karar olup, tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşmiştir. Bu zorunlu durumdan ötürü yaşanan aksaklık nedeniyle anlayışınıza sığınıyoruz.

Sozlock Ekibi

Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. habire götten zarto

    sonunda bir şekilde hakime intikal ettirilebilmiş başlıkta geçen isim. bunu nasıl sundun lan hakime hahaha

  • 2. trafik kazasında ölen çocuğa tecavüz eden şoför

    lütfen bi meteor düşsün yok etsin bu memleketi amk ya. asalım keselimle olmuyor çünkü. hangi birini asacaksın.

    ceza caydırıcı olsa demiş yazar. dalga geçmek için yazmıyorum, lütfen yanlış anlamasın. ama şöyle düşünün:

    görevinin arabayla taşımak olduğu bir çocuk cesedine tecavüz etmemek için cezadan korkman gerekiyor.

    bak bir daha açıkça yazıyorum:
    cenaze arabası şöförüsün. senin işin cenazeleri taşımak. çocuk yaşta bir insan ölmüş. başlı başına bir trajedi. senin aklından geçen ise o çocuğun ölü bedenine tecavüz etmek. seni caydıracak tek şey ise ağır bir ceza. vazgeçiyorsun. herkes gibi hayatına devam ediyorsun. komşunla selamlaşıyosun. bayramda eşe dosta mesaj atıyorsun falan.

    böyle insanların üretildiği bir toplum.

    valla düşsün yok etsin ben razıyım çünkü

  • 3. acil yardım kayıp otizmli birey

    resim

    arkadaşlar çok vahim bir durum var ortada.
    deniz otizmli ve epilepsi hastası. sabah 11'de üsküdar çevresinde kayıp oldu. otobüse binip uzaklaşmış olma ihtimali var. taksim, ümraniye, üsküdar ve kadıköy olması muhtemel yerler. sabahtan beri aç ve ilaçlarını içmedi. ölecek gibiyiz. çok korkuyoruz. lütfen dışarıda olan ve özellikle bu bölgede olan, tanıdığı bildiği olan (0216) 378 5344 nolu telefonu arayıp bilgi versin. hastanede çalışan arkadaşlar özellikle acildekiler hastaların simalarına biraz daha dikkatli baksınlar. lütfen bulan olursa arasın ve haber versin

    14r nolu otobüs güzergahında oturanlar lütfen yardım etsin. o otobüse bindikten sonra kayboldu. üzerinde siyah hırka beyaz şapka ve kırmızı çanta var. 190 cm boyunda. ürkek bir çocuk muhtemelen bulan kişiden kaçacaktır. ya da allah korusun epilepsi krizi geçirmiş ve bir yerde bayılmıi olabilir. ümraniye çevresindekiler özellikle dikkat etsinlet. lütfen. lütfen biri buldum diye arasın. lütfen

  • 4. türkiye'nin toprak bütünlüğünden yanayız

    (bkz: dalyarak)

  • 5. meral akşener

    make turkey great again.

  • 6. sabire meltem banko

    ankara barosuna bağlı olarak görev yapmakta olan avukattır.
    konu ile alakası yok ama hazır aklıma gelmişken bir fıkra yazayım istedim:

    efenim adamın bi tanesi devamlı osururmuş, sabah aksam, gece gündüz. karısı da buna her seferinde kızarmış "ulan osurup durma bağırsakların fırlayacak bi yerlerinden" diye. tabi adamın buna cevabı kısa ve öz olurmuş: "zaaarrtttt". neyse bir gün adam odasında uyuyor (tabi ki osura osura) kadın da mutfakta hindi temizliyormuş. tam hindinin bağırsakları boşaltınca dur demiş ben suna bir piçlik yapayım. almış bağırsakları uyuyan adamın donunun içine koymuş, sonra tekrar mutfağa işinin başına. aradan biraz geçince adam koşarak mutfağa girmiş, heyecanla "karıcım haklı çıktın bağırsaklarım fırlamış" demiş. tabi kadın gülmekten yerlerde. kadın hönkürmesi bitince "çıkar şu pis şeyleri de gel ne anlatcam sana" deyince adam da "ne diyorsun ya sen" demiş. "ben onları geri sokana kadar neler çektim"

  • 7. 2002 dünya kupası'ndan akılda kalanlar

    ben henüz 10 yaşındaydım. bi de kız çocuğu olunca futbol bilgim sınırlıydı. ama unutmadığım bi şey var ki o da hakem brezilya'yı kolluyordu. çok sinirlenmiştim brezilya'ya.

  • 8. ekşi sözlük'e yazmaktaki temel motivasyon

    (bkz: etkileşim)

    insanın en temel içgüdülerinden biri olan, ben burdayım, bunlar bunlar da benim düşüncelerim deme isteği.

  • 9. telekom şirketlerinin kamu borcunun silinmesi

    biz zaten orospuçocuğuyuz bu ülkede vergimizi eksiksiz verip kanuna kitaba uyduğumuz için. allah belamızı versin bizim.

  • 10. arda turan'ın galatasaray'a transfer olması

    sezon basinda da donus haberleri cikti ve taraftarin tepkisi yeterince olculdu. olctuklerini okumayi beceremiyorlarsa sonucu hatirlatayim : sen gelme ulan adam.

  • 11. çay koyulur mu dökülür mü sorunsalı

    çay katan insanların yaşamadığı ikilemdir.

  • 12. ali ağaoğlu'nun ampute oyunculara ev vermesi

  • 13. bilgisayara yüklenen ilk oyun

    (bkz: midtown madness)

    duygulandırdı.

  • 14. sırbistan'dan 5 bin ton et ithal edeceğiz

    yakın zamanda tarım bakanı et ihracatı yapacağız, dışarıdan et almayacağız. kendi kendine yeten bir ülke olacağız , emin adımlarla ilerliyoruz demişti...

    yakın zaman derken yakın bir çağ falan demek istemişti herhalde...

  • 15. sabahın köründe 5 çocukla metrobüse binen tip

    yine aklı havada ekşiciler sallamaya başlamış. arkadaşım metrobüs dediğin bok, şu allahın belası istanbul trafiğinde işine gitmeye çalışan, 2-3 saatini yolda geçirmek zorunda kalan bir çok insan için alternatifsiz tek seçenek. yok çünkü başka! bir yakadan diğer yakaya geçmek mümkün değil. insanlığa tamamen aykırı olan bu taşıtın da en yoğun olduğu saatler -hatta bu sabah bırakın binmeyi metrobüs gişelerinde yürümeyi bile başaramadık 20 dakika boyunca- iş başlangıç- bitiş saatleri. hayatında istanbulda 3-5 kere metrobüse binmiş herkesin bunu çok net anlaması gerek. hayati bir durumun varsa zaten metrobüs kullanmazsın. hadi hayati bir durum var ve başka taşıta da binemiyorsun tamam. ama sabahın 8 in de 70 yaşında adamın, 60 yaşında kadının çocuk arabalı, çocuklu insanın gerçekten ne işi var metrobüste birader. bu bir tane değil ki her gün böyle. ayrıca toplu taşıma araçlarına sırt çantasıyla biniyorsan o çantayı sen de her medeni insan gibi eline alacaksın yada sen ineceksin liseli kardeşim.

  • 16. 10 ekim 2017 abd dışişleri açıklaması

    şu açıklamaların yumuşama sinyali olduğunu düşünen yazarlar baya güldürdü.

    abd dışişleri sözcüsünün basın toplantılarını bütün dünya ciddiyetle takip ediyor ve bu kadın ne diyor??

    "anlaşmazlığın çözülmesinde bir adım olarak elçilik çalışanlarının avukatlarıyla görüşmelerine izin verilmeli."

    yani?? türkiye'de en temel ve basit hukuk ilkelerinden birisine uyulmuyor, gözaltına alınan şahıs avukatıyla bile görüştürülmüyor. bunu bütün dünya'nın öğrenmesi sağlanıyor.

    reisinin biz kabile devleti değilizzz demesinin dünya üzerindeki etkisi 1 birimse, bu kadının bu söylediğinin etkisi 100 birim.

    "bu karar elçimizin tek başın aldığı bir karar değildir. karar beyaz saray ve dışişleri ile koordineli bir şeklide alındı"

    yani?? bu öyle alelade bir olay değil. üstünde ciddiyetle düşünüldü. abd bütün kurumlarıyla bu kararının arkasında. çocuk oyunu değil.

    “john bass’ın türkiye’de görev yapmasından gurur duyduk, kendisi başarılı bir diplomattır.

    yani?? sen bizim diplomatımıza kesinlikle laf edemezsin. onun da sonuna kadar arkasındayız.

    “abd ile türkiye’nin ilişkilerinin düzelmesi türkiye’nin tavrına bağlıdır”

    yani'ye gerek var mı??

  • 17. samsun'da amerikan tıraşının yasaklanması

    (bkz: sizin ben cibiliyetinizi sikeyim)

  • 18. şebnem ferah

    e şebnem ferah gitsin de kim gelsin abi? özlem tekin mi? bir kere onun liderlik vasfı yok. köyde bile muhtar değil aza olmuş.*

  • 19. çocukların yarattığı kelimeler

    buyuk kizimin süt istediğinde kullandığı bir lafı var:

    'anne süttüm'

    sütmek, susamak gibi bir şey bizim için. aslinda cok mantikli.

  • 20. ekşi itiraf

    valla benim için bomba ama insanlık için belki kulağa ufak bir fiske etkisi yaratacak bir tanışma hikayem var.

    yıllarca yurt dışına çıkmadığım için ilk yurt dışı deneyimimi 27 yaşımda (sene 2010, ay nisan) yaşayacağım için heyecanlıydım. pasaport kuyruğuna girip 6 aylık pasaport için basvurduğumda pasaport polisi, kıbrıs'a mı gitcen? oraya pasaport gerekmiyor diye beni başından savmak istedi. yok abi dedim. brezilya'ya, arjantin'e gidicem ben.

    şaşırdı. hayatında ilk defa oralara gidecek birini görmüştü sonuçta. ben de dedim uzunca bir süre yurtdışına çıkmam herhalde zaten. param da kısıtlı. 6 aylık pasaport yeterli diye düşündüm.

    hayatımda ilk defa yurt dışına çıkacağım için de, dedim uzak bir yer olsun. herkesin gittiği bir yer olmasın.

    hayatım o kararla beraber komple yörüngesiyle değişti.

    havalı havalı rio de janeiro'da, sao paolo'da checkin yaparken, bir arkadasım facebooktan dedi ki, çok ilginç ama bir başka arkadaşımla aynı yerlerde checkin yapıyorsunuz. tanışmak ister misin? dedim tabi ki.

    sinan'la tanıştım brezilya'da. beraber arjantin'e geçtik. buenos aires'te boca mahallesine gittik. lan dedik bir daha arjantin'e gelir miyiz belli değil. en pahalı tango gösterisine bilet aldık filan. o sırada boca mahallesinde tango yapan çiftler var. para verirsen işte kadın ya da erkek seninle fotoğraf çektiriyor. sana bir ceket giydiriyorlar. şapka filan hemen moda sokuyorlar. hemen yanlarında maradona'ya benzeyen bir eleman var. onunla da fotoğraf çektirebiliyorsun.

    sinan ordan kızın biriyle resim çekildi. bana da ısrar etti. ben reddettim. bu ne lan dedim. kadın vücudunu satıyor resmen. niyeyse öyle bir salaklık ettim. kadınla resim çekilmedim. ödemem gereken para 2 tl bile değildi halbuki.

    şişe dibi gibi kalın gözlükleri olan bir sokak karikatüristine gittim. önüne oturdum. dedim ben sanatın ve sanatçının yanında yer alacağım. çiz abi beni. 10 dakika filan oturdum orda. umutla kağıdın bana dönüşünü ve harika karikatürümü bekledim. ama hüsranla sonuçlandı. sonra çok tatlı bir tangocu kız geldi ve bana tekrar fotoğraf çekilmek isteyip istemediğimi sordu. sinan da beni ikna etti. lan dedi çekil işte nolcak ki?

    kız bana sordu. beni taşıyabilir misin? evet dedim. hemen bir hareketler yaptı ve hop dizime oturdu. çok güzel bir şekil aldık. sinan çekti şipşak fotoları. hatta öyle şey oldu ki, normalde bir poz çekmek için anlaşmıştık. önce ikimiz de kameraya bakıp poz vermiştik. sonra göz göze geldik, kız dedi ki, dur bırakma beni. bir de biz birbirimize bakarken çek.

    mayıs ayında türkiye'ye denizli'ye döndüm. davul çalıyorum ben amatör müzisyenim. biri aklıma girdi abi dedi perküsyon al, deli iş oluyor. para kazanırsın. gözüm parada değil aslında ama birden cazip geldi. temmuz ayında bir işe gittik. sünnet yemeğinde gitar ve perküsyon çaldık. güzel de para aldık ha. ama gitarist o hafta nişanlısından ayrılmış. morali çok bozuk.

    hazır para da kazanmışız dedim gel seni gece klubüne götüreyim. ben hiç denizli'de gece klübüne gitmedim o zamana kadar. zaten gidilen yer de pek tekin değil. her hafta birisi vuruluyor. ama yine de gittik. bende beyaz bir fötr şapka var. girdik mekana. eğleniyoruz filan. birisi şapkamı almaya çalışıyor arkamdan. dedim lan aldık başımıza belayı. kesin bir olay çıkacak derken bir döndüm arkamı. çocukluktan beri can ciğer arkadaşım levent. levent'te hayatında ilk defa gelmiş mekana. kızın biriyle tanışmış. kız da oraya gidelim demiş. bu da işte kızın bokuna girmiş mekana. beni görünce şok oldu. ben onu görünce şok oldum çünkü bize hitap eden bir mekan değil.

    levent'in beraber geldiği kızın bir arkadaşı var. adı züleyha. züleyha boşta. ben de züleyha'ya yavşama planı yaptım hemen, ama bahçeye çıkınca gördüm ki, züleyha pek de güzel değil. sonra mekanda kavga çıktı. levent, kız, züleyha filan kaldılar orda. biz ayrıldık aşk acısı çeken gitarist arkadaşla. zaten ben onu avutmaya çıkmıştım ya biraz da. neyse ertesi gün levent'e dedim ki, şu züleyha'nın facebook filan yok mu? ben bir de gündüz gözüyle resimlerine filan bakayım belki olur molur derken, levent benim hayatımı baştan sona değiştirecek bir şey yaptı.

    züleyha'nın profili ararken, levent başka bir züleyha bulmuş tesadüf.

    aman yarabbi. afet-ül dehşet.

    lan dedi, sen onu boşver. şuna bak. fake ama çok güzel hatun dedi.

    ben baktım. hakkaten hatun süper güzel. ve gerçek olamaz yani.

    hatun o kadar güzel ki, baktıkça içim açılıyor.

    o günden sonra ben yeni züleyha'nın profile açıp açıp baktım. ne zaman canım sıkılsa, girdim kızı inceledim. o zamanlar tabi facebook bu kadar güvenlikli değil. bir çok resim açık. kolayca stalk yapılıyor.

    fakat ben kızın gerçek ve denizli'de olduguna inanmadığımdan, hayır hoş gerçek olsa da bana bakmayacağından, sallamıyorum bile. sadece kızın resimlere bakıyorum.

    bir ay ne zaman canım sıkılsa, kızın resimlere baktım boş boş. acayip rahatlatıcı geliyordu. bir ay sonunda ekledim kızı facebooktan. meraktan. o sırada o arjantin'de tangocu kızla çekildiğim fotoğraf vardı profilimde. züleyha da beni tango hocası sanmış. ekleme isteğimi bu yüzden kabul etti. düşünmüş ki, tango hocasına 3-5 soru sorarım. laflarız. sonra kafam almazsa silerim

    işte o foto

    ben yine züleyhayı gerçek sanmıyorum. sallamıyorum. bir süre hiç yazmadım. sonra bir gün niyeyse yazdım. konuşmaya başladık. ara ara sohbet ettik. 2 hafta da öyle geçti. kıza hiç yürümüyorum ama. normalde kıza da herkes yürüdüğünden ben farklı geliyorum.

    dedim bir gün gel seni kahve falcısına götürcem. ama hala kızın gerçek olabileceği ihtimali üzerine düşünmüyorum. 4 gün sonra buluşmaya sözleştik. 4 gün ben yine aramadım. kız mesaj attı, bu aksam buluşuyor muyuz diye.

    normalde alışık değil böyle şeye sanırım. çünkü onu aramayan olmaz. ben gerçek değil diye aramıyorum.

    dedim buluşuyoruz akşam.

    ben gittim mekana. yalnız ben beni keklemeye gelmiş bir erkek filan bekliyorum. diyorum uzaktan izliyorlar mıdır? mekanı ben seçtim. gazeteciler cemiyeti. oturdum. bi kola söyledim. açık yeşil bir tişörtüm var hiç unutmuyorum. önce burda buluşucaz. sonra züleyha gerçekse o nişanlısından ayrılan gitarist arkadasın, ayrıldığı nişanlısıyla buluşcaz. barıştılar çünkü ve kız iyi fal bakıyor. neyse.

    5 dakka sonra kapıdan bir şey girdi. oha. o lan. gerçekmiş. yanıma geldi. hatta bu yaşlıların sıklıkla ziyaret ettiği bir doktorun yanında çalıştığı için orada alışmış bağırarak konuşmaya. yaşlılar duymuyor ya. zorlanıyor. kız geldi. bana bağırıyor. merhaba ben züleyha diye. ulan mekanda herkes bize baktı. kabak gibi ilk buluşma olduğu belli oldu. ben zaten dumurdum. iyice dumur oldum.

    hayatımdaki en güzel akşamlardan birini geçirdim. sohbet muhabbet. ama kıza yürümüyorum çünkü hiç şansım yok.

    ertesi gün 100 mesaj filan atmışızdır birbirimize. süper kafamız uydu. bir daha buluştuk bir kaç gün içinde. sinemaya gittik.

    kızın elini dahi tutmadım. çünkü bu kız bana bakmaz diyorum. 3. sefer de buluştuk sonra. harika anlaşıyoruz.

    hayatım boyunca unutamayacağım lafı etti kız 3. buluşmada. deli gibi güzel. inanılmaz güzel. ben dudaklarına bakıyorum. benim çekingenliğim had safhada. kız artık baktı benden bir hareket geleceği yok. 'beni istiyorsan öpebilirsin' dedi.

    beni istiyorsan öpebilirsin.

    ulan o kadar şaşkınım ki, bana tuzak mı bu acaba diyorum. çünkü ben bu kızı öpme ihtimalini bile kendimde görmüyorum. öpersem tokat atar mı ki filan diyorum. hayatımın en güzel ilk öpücüğünü aldım orda. şu an arkada çalan müzikte ud var. tatlı tatlı çalıyor udi. o öpücük yeni bir hayatın başlangıcı idi.

    3 yıllık bir ilişki başladı o gün.

    bana çok şey öğretti. hayatım bambaşka oldu. hepsi büyük tesadüfler halkası.

    biri eksik olsa olmayacak hikaye. sonra o kızın yanında hayatımın yönünü yine komple değiştirdim. neler neler yaşadık. brezilya'ya gitmesem, sinan'la tanışmasam, o tangocu kızla resim çekilmesem, perküsyona başlamasam, gitarist çocuk nişanlısından ayrılmasa, gece klubune gitmesek, leventler gelmese, ilk züleyha'nın adı başka bir şey olsa, benim züleyha'mın tango merakı olmasa, biz asla tanışamayacaktık. ve ben bambaşka yerlerde olacak şu an ki ben olamayacaktım. ki şu anki ben olmaktan çok memnunum.

    ilişki için net özet: 2010 agustosta başladı. 2013 sonu bitti.

  • 21. ölümün en iyi tanımı

    tüfeğini depoya koydular
    esvabını başkasına verdiler
    artık ne torbasında ekmek kırıntısı
    ne matarasında dudaklarının izi
    öyle bir rüzgar ki
    kendi gitti
    ismi bile kalmadı yadigâr
    yalnız şu beyit kaldı
    kahve ocağında, el yazısıyla:
    ''ölüm allah'ın emri, ayrılık olmasaydı.''

    orhan veli kanık.

  • 22. metro'da elf görmek

    aslında kulaklarının öyle olmadığını, onların kulaklık olduğunu şipşak çözüvermiş yazar arkadaşlar. ekşi'den kaçar mı hiç? *

  • 23. şu an arayan o olsa ne derdin

    -aa ben seni fetö'den içerdesin sanıyordum. nasıl atlattın polisleri? bomba yapımında kullandığın malzeme listesini de bizde unutmuşsun zaten, ulaşamadım sana. kokain sattığın adam da beni aradı nerde bu ahmet diye...

    birinden biri dinlemeye takılır heralde artık. mapusta sürünsün pezevenk.

    teşekkürler.

  • 24. gökdelenleri yeraltına doğru yapmak

    inşaat mühendisi kuzenime sorup şu cevabı aldım,

    "200 metreyi bir apartman hacminde delsinler sonra da gelip beni delsinler"

    saygılarımla.

    ayrıca adana'da 3 metre kazınca su çühuyür.

    ahlaksız edit: arkadaşlar, anladım mümkün. nerdeyse statiğini çizip getirecek adamlar. tamam isteyene özelden kuzenimin numarasını verecem ama bu saatte kahvede okey oynuyordur bitsin gidin delin amk napim artık size ben daha!

  • 25. yakışıklı erkek denince akla gelen ilk erkek

    sözlük kadınlarının ya da geylerinin ne denli zevksiz olduğunu gösteren anket.
    tiplere bak hizaya gel.

  • 26. instagram kezbanları

    #bugün #de #mi #güzeliz #kociş #kocişle #ofis #halleri #kociş #çiçek #yollamış #seviyorum #be #adam #hep #güzeliz #kün #fe #ye #kün

  • 27. atatürk figürünün abartılmış bir balon olması

    rte’yi asrın lideri olarak görüp aynı anda furkan bölükbaşını destekleyen entryler giren yazar beyanıdır. çok da siklememek lazım.

  • 28. hafta sonu üç gün olsun kampanyası

    dünya ekonomisini ve çevreyi (ve bizi-hayatımızı) kurtarabileceği öne sürülen durum. ayrıca aile ve arkadaşlarla daha çok zamanın geçirildiği, iş yaşamının streslerinden daha uzak bir dünya demek. beden ve ruh sağlığı üzerine olumlu etkileri var bu nedenle sağlık harcamalarını azaltırken iş verimini yükseltebilir. ayrıca daha iyi yetiştirilen çocuklara zemin hazırlayabilir.
    isveç'te 2015 yılında pilot bölgede denenmiş ve iş verimini, mutluluk oranlarını artırdığı saptanmış.
    abd ve avrupa'da yapılan araştırmalara göre bu durum enerji tüketimini ve doğaya salınan karbon emisyonlarını %20 oranında azaltıyor. abd utah'ta 2007-2011 yılları arasında denenerek de kanıtlanmış. bir teoriye göre bu durum klima, bilgisayar, ve ışıkların kapalı olması ile ilişkilendirilmiş. bu şekilde yılda 12 bin ton karbondioksitin salınımı önlenebilirmiş. sistemden çıkılma nedeni vatandaşların cuma günü devlet dairelerine ulaşamamaktan yakınması imiş.

    bir diğer olay da ileride otomasyon ve robotik sistemler dolayısı ile bir çok işin elle yapılmasına gerek kalmayacağı. 20 yıl içinde mevcut mesleklerin %47-54'ü bu kategori içerisinde ele alınacak.

    venezuela da benzer bir proje üzerinde çalışmakta. yılın iki ayı için başlatmaya karar vermişler.

    ne diyelim desteğimizi sonuna kadar veririz

    kaynaklar:
    http://www.independent.co.uk/…g-hours-a7215421.html

    http://www.travelandleisure.com/…ekends-save-planet

    http://www.deccanchronicle.com/…says-scientist.html

    https://www.theguardian.com/…eekends-nicolas-maduro

    http://theconversation.com/…-world-and-us-too-64503

    edit: konuyla ilgili eklemeler
    http://diply.com/…ay-weekends/3?publisher=budget101

    aynı zamanda iş memnuniyeti artıp stres azalacağı için iş değişiklikleri azalacak ve inovasyon, ekip kararlılığı artacak.

    http://www.sciencedirect.com/…pii/s0140673615602951

    bu da büyük tıp dergisi lancet'te yayınlanan araştırma abd, avrupa, avustralya'da 603 bin kişiyle yürütülen aşırı çalışmanın insan sağlığına zararlılığını ele alan araştırma. diyabet inme kalp hastalığı depresyon anksiyete sinirlilik uyku kalitesizliği gibi riskler barındırıyor.

    https://www.theguardian.com/…es-modern-working-life

    google ceo su da bu duruma karşı değil ve iş verimliliğine inananlardan. ayrıca amazon ve japonya'nın uniqlo firması da bu durumla ilgili pilot projelerini başlatmış.aynı zamanda bu durumun iş yerinde kadın erkek eşitsizliğini azaltabileceği bildirilmiş. bazı araştırmalarda haftada 30 saate varan verimsiz işyerinde bulunma zamanları bildirilmiş.

  • 29. olası bir amerika türkiye savaşında olacaklar

    ingiliz muhipleri ülkeden kaçar, islamcılar abd askeri için dua eder, kürt teali cemiyeti güneydoğuda isyan çıkarır.
    vatanı kurtarıp düşmanı denize dökmek yine, yeniden anadolu türkmeni'ne düşer.

  • 30. lionel messi

    elemelerde attığı 15 golün 13'ünü faroe adaları, letonya ve andorra gibi dünya kupasının gediklisi efsane takımlara atmış boş kale yuvarlayıcısının fanboylarına gece gece mesai yaptırmış yine kral *.

    tanım: dünyanın gelmiş geçmiş en iyi futbolcusu.

  • 31. takvim ve güneş'in emekliye her gün müjde vermesi

    takvim gazetesinin hemen hemen her gün manşetten girdiği haberlerdir.

    bir gün 200tl zam, bir gün ikramiye, başka bir gün %40 zam diye her gün başka bir haber. hem de ülkenin gündemi ne olursa olsun.

    işte bakın o flood:

    https://twitter.com/…rbit/status/912929812620218369

  • 32. 11 ekim 2017 tüpraş patlaması

    babam 27 sene tüpraş'ta çalışıp emekli oldu. ben küçüktüm, bir kez tüpraş'ta patlama olmuştu, babam da müdahale ekibindendi ve rafineriden çıkması yasaktı. televizyondan canlı canlı izlemiştim ağlayarak. ne zaman tüpraş patlaması haberlerini görsem, hala aynı anları yaşıyorum sanki. maalesef hayati tehlikesi olan bir meslek bu, çok üzüldüm.

  • 33. meltem banko

    konuyla alakasız ama nedense birden bir fıkra geldi aklıma.

    --- spoiler ---

    imam efendi, camide cuma namazı kıldırırken, kazayla, zort diye kaçırıvermiş. öyle bir utanmış ki, namazı falan bırakıp, hemen eve gelmiş. -hanım, demiş. camide böyle, böyle oldu. ben artık bu köyde kimsenin yüzüne bakamam. kalk gidiyoruz bu köyden, başka yere taşınıyoruz. demiş ve taşınmışlar uzaklara. aradan 20 yıl geçmiş, hoca köyünü çok özlemiş. bu özlem dayanılmaz bir hal almış ve eşine; – hanım, kalk gidelim köyümüze 20 yıl geçti aradan unutulmuştur nasılsa. demiş ve düşmüşler yollara. köye yaklaştıklarında genç bir çoban görmüşler. hoca; -hanım sen burada bekle de ben gidip şu çobana bir sorayım. bakalım köylüler olayı unutmuşlarmı. eğer unutmamışlarsa geri döneriz. demiş ve çobanın yanına yaklaşmış. – selamuanleykum çoban oğlum. sen kaç yaşındasın? -valla yaşımı bilmem amma imamın camide osurduğu yıl doğmuşum. hoca öfkeyle hanımının yanına dönmüş; -kalk hanım, kalk gidelim buralardan. bizim kıçımız tarih olmuş.
    --- spoiler ---

  • 34. ios 11

    telefona yeni özellikler katan güncellemelere sahip olan:

    -canı sıkılınca şarjı bitebiliyor.
    -eğer isterse kilit ekranında dinlediğim şarkıyı gösteriyor, istemezse göstermiyor.
    -eğer isterse sesi kısarken veya açarken ses düzeyini gösteriyor, istemezse göstermiyor.
    -ekran kilitliyken ses düzeyinde değişiklik yapamıyorum.
    -telefonumun o anki moduna bağlı bahsettiklerimi aç-kapa yapınca düzgün yapmaya başlıyor, bir süre sonra yine kontrolü ele geçiriyor...

    not: iphone 7

    daha da not: yazıklar olsun. :(

    ek: ayrıca neden her aç-kapa yapışımda ya da uçak modunu açıp kapatışımdan sonra bluetooth açılıyor???

  • 35. hamileyken sigara içmek

    çok sigara annecim.

  • 36. fikret orman iticiliği

    şimdi şurda geyik goy goy yapıyoruz, eğleniyoruz, gülüyoruz.. ancak bazı lafları ederken troll'lük yapacağım diye ergen olmamak, bokunu çıkartmamak lazım.

    (bkz: #71309181) entry'de fikret orman için zekeriya öz'e daire verdiği, kızı yaşında kadınları kucakta hoplattığı gibi iddialar yazmış aklıevvel arkadaşın biri..

    zekeriya öz'le futbol maçı yapan fenerbahçe yönetimine, cümbür cemaat hocaefendilerinin toplantılarına katılan ve firari eski futbolcuları bulunan galatasaray'a hiç girmeyeceğim.

    şimdi bak eon blue apocalypse efendi. fikret orman babamın oğlu değil, seni de tanımam etmem.

    ancak türk ceza hukukunda şeref, haysiyet, itibar vb kavramlar önemlidir.

    sen "fikret orman istanbloom projesinden zekeriya öz'e daire verdi" diyerek sanki fikret orman bu fetö firarisine daire hediye etti gibi yazarsan ama fikret orman'ın istanbloom projesini yapan esin yapı'nın sahibi değil, ortaklarından birisi olduğunu; sahibi bile olsa her daireyi ücreti mukabili kimin satınaldığını bilmek gibi bir zorunluluğu olmadığını, daireleri zekeriya öz'ün değil avukatı üzerine olduğunu, kendi üstüne olsa dahi parasıyla alındığını bilmezsen..

    kızları yaşında (ki kızlarının biri 18 diğer 21 yaşındadır) kadınları hoplatıyor dersen, ama birileri çıkıp bunun aksini kolaylıkla ispatlarsa; ispatlamasına bile gerek yok, "yok öyle birşey" derse.. (gerizekalının birisi fikret orman'ın kucağında kadın olan flu bir fotoğraf gönderdi. kadının kızı yaşında falan olup olmadığı belli değil. mesele yaş değil sanırım, demek ki kucağında kadınla geziyor olması kudurtuyor bazılarını)

    ve sadece bir telefonla halihazırda para ödediği avukatları, ekşisözlük yönetimine başvurarak yedi ceddine kadar bilgini alıp savcılığa "müvekkilleri hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ağır isnad veya ithamlarda bulunuduğu" gerekçesiyle manevi, ticari ve kamuoyu önündeki itibarlarının sarsıldığı gerekçesiyle de maddi bir dava açarlar, amı götü dağıtırsın, olmayan bağlantılarınla araya adamlar sokmaya çalışırsın, baban ağzına sıçar..

    o yüzden sana tavsiyem ergen kardeş, öyle şakalı komiklik yapacağım diye boyundan büyük işlere sarma, birileri mahkemede hesabını sormaya kalkar, zırıl zırıl ağlarsın karakol odalarında..

    ibreti alem olsun diye de, sakın o entry'ni silme, silersen ekran görüntüsünü buraya yapıştıracağım.

    git şimdi kumda oyna.

  • 37. ik'cıların yaptığı iş

    kardeşim için birkaç vakfa burs başvurusu yaptık. geçenlerde bir tanesinden çağırmışlar. üzerine vazife olmayan birkaç soru daha sormuşlar ama asıl bomba:

    "diyelim ki sana burs verdik, bize ne katabilirsin"
    "bizde o işi yapan çok kişi var, niye sana yaptıralım"
    "başka bir yere başvuru yaptın mı?"
    "ne iş yapıyorlar biliyor musun"
    "sen şimdi bu vakfın ne olduğunu da bilmiyorsundur"
    "kesin girmeden dışarıdan bakmışsındır, ordan biliyorsundur"

    bu ülkede özel sektörde birine iş-para verme konumunda olan kişilerin büyük çoğunluğu, sanki köpeğin önüne kemik atıyormuş gibi davranırlar. en büyük vasıfları gelene gidene köpek çekmektir. yardım amaçlı bir vakıfa demir atmış ordan maaş alan adamlar, sanki iş görüşmesi yapıyormuş gibi 18 yaşında çocuğu alıp sıkıştırmayı bir bok sanıyorlar.

  • 38. kadınların regl sancısını abartması

    başlığı yazan sevgili pezevenge sesleniyorum, 1 gün evvel uykudan sancı ile uyanıp acile kaldırıldım, ilk ilaç kesmeyince ağır bir ilaçla uyuttular beni. ve bu esnada tansiyonum tavandı. ben seni bir abartırım kendine gelirsin. ps: regliyken melek gibi olduğumu tahmin edersiniz. la la la la laaa la.

  • 39. çok güzel ama korkunç derecede üzücü eserler

    dün bir arkadaşım bana bu başlığı gösterip "işte sözlük hep böyle bir yer olmalı" dedi. çok etkilenmiş, okudukça dalıp dalıp gidiyordu. bu aralar çok duygusal bir adam oldu. benim başka bir gündemim vardı bakamadım, güldüm ona geçtim gittim. ama sonra güzel ve korkunç derecede hüzünlü hangi eserler var diye düşündüm.

    aklıma bir sürü film geldi, sonra kitap ve elbette şarkılar. güzellikte hepimiz hemfikir olabilirdik de korkunçluğu çok kişiye özeldi düşündüklerimin. daha gerçek bir korkunçluk düşündüm.
    ölüm yeterince korkunç evet ama her ölüm değil belki de.
    peki toplu halde ölüm? evet bu daha korkunç. yani savaşta ölüm. iyi ama hangi eser bir katliamı güzel gösterebilir?
    aramaya inanan eski bir yazar olarak baktım, 7 yazar yazmış zaten benim düşündüğümü ama savaşın çok korkunç bir şey olduğunu bir kere de ben yazayım istedim. hala hikayesini bilmeyen varsa, eseri görmemiş olan varsa diye guernica'yı hatırlatmak istedim.

    ilk kez 19 yaşında mimarlık tarihi dersinde görmüştüm bu resmi. kübizm çok yabancıydı bana, alışılagelmiş resim görgümden farklı, haliyle bana uzak. sanattan almam gereken hissi bana geçiremeyen bir akım. bakıyordum ama anlayamıyordum, sevemiyordum. ta ki guernica'yı görene kadar. üstelik ilk gördüğümde hikayesini bilmiyordum. bir dehşeti anlattığını anlamıştım, çünkü benim kısır ilgime, bilgime rağmen az önce bahsettiğim o hissi iliklerime kadar hissedebiliyordum.

    alman hava kuvvetlerine bağlı savaş uçakları guernica şehrini yerle bir etmiş. nazi uçakları üç saat boyunca alevler içinde kalan şehirden kaçmaya çalışanları takip etmiş ve makineli tüfeklerle öldürmüşler. resme dikkatli bakarsanız savaştan da öte bir meydan okumanın, bir ölüm gösterinin yaşandığını anlayabilirsiniz. ispanya iç savaşının özetidir. eserin sahibi, aynı zamanda akımın da babası sayılan pablo picasso'dur

    bundan yıllar sonra birleşmiş milletler'de yine bir devlet başka bir devletin muhtemel yok edilişinin kararını açıklamaktadır. amerika ırak'a saldıracaktır ve bunu dünyaya gerekçelendirmeye çalışmaktadır. o konuşmanın yapıldığı salonda bir guernica replikası vardır ancak o gün, o konuşma yapılırken guernica'nın üstü mavi kuşlu bir örtüyle kapatılmıştır. ironik bir şekilde yeni bir can pazarında dekor olması istenmemiştir.
    yani dünya çok güzel ama korkunç derecede üzücü eserleri üretmeye devam etmiştir, edecektir.

  • 40. 11 ekim 2017 abd büyükelçisi açıklaması

    içerisinde çok ciddi tehditler bulunduran açıklamadır.

    oncelikle 9,5 aydır isid saldırıları olmadigindan bahsetti. yani bayram değil seyran değil...

    daha da onemlisi türkiye'nin toprak bütünlüğünden yanayız gibi skandal bir cümle kurmuş. ne zamandan beri turkiye'nin toprak bütünlüğü tartışılmaya başlandı ki sayin büyükelçi?

    bu cümleyi bu adama yedirmemiz gerekir.

  • 41. putin'e hediye edilen yavru köpek

    bizimki de;

    https://i.hizliresim.com/9do6l8.png

  • 42. ab ülkeleri ile aramızdaki refah açığı kapanıyor

    sanırsam birkaç yıla tur bindirecekler. başka türlü yakınlaşmamızın bir yolu yok zaar

  • 43. bu kışı yalnız geçirmeyelim kampanyası

    şaka maka epey tutmuş bu başlık. e tutar tabii. naylon sevişmelerden usanıp "çakma plastik aşk" ların peşinde koşan kauçuk insanların sürüsüne bereket.

    etrafınızdaki manipülatif asshole'ların bolluğundan, güvenememekten falan dert yanıyorsanız, kuvvetle muhtemel siz de benzer bir karaktere sahipsiniz. bilhassa internet bu gibi arıza tiplerin avlandıkları yerlerin başında yer alıyor. manipülasyon fiziksel ortamda da mevcut elbette, ancak biraz deneyimliyseniz, şıp diye ayırt edebilirsiniz, sanal ortamda bu imkansız olmasa da çok zor.

    esasen tinder'da sikiş arayanla aranızda kategorik olarak bir fark yok. o one night stand arıyorsa, siz de muhtemelen one night romance arıyorsunuz, battaniye altında sarılıp bir hafta sonra kıçına tekmeyi basacağınız bir saftirik arıyorsunuz.

    cinsellikle romansın mutually exclusive olduğu safsatasından uzaklaşmadığınız sürece plastik kalmaya mahkumsunuz. insanlara güvenmediğiniz sürece de yalnız kalmaya mahkumsunuz. ne kadar hap yutarsanız yutun, ne türlü yalanlarla kendinizi kandırırsanız kandırın, siz ya da çevreniz değişmedikçe içinde bulunduğunuz durumlar da değişmeyecek.

  • 44. 10 ekim 2017 dream theater istanbul konseri

    gümbür gümbür bir konser olmuştur. herifler mermi gimin deldiler geçtiler, sulu tarafından kesilmiş cağ kebabı lezzetinde performans sundular.

    as i am’i enter sandman ile bağlamak gibi bir manyaklık yaptılar mesela... konserin zirve anlarından birisi oldu resmen.

    hele a change of seasons’ı bütün halde canlı dinlemiş olmak herhalde bir daha yaşayamayacağımız bir tecrübeydi.

    john petrucci bir reis gibi yönetti. nokta. john myung her zamanki sakin tavrını korudu, güven verdi. jordan rudess saçma yazılımlarını terfi ettiği ipad pro ile kullanmaya başlamış, yine deli deli çaldı, eğlendi. james labrie yer yer garanti oynayarak, yer yer ise kendini yırtarak parçalara can verdi. mike mangini'yi bu sefer beğendim. hala mike portnoy'un tadını vermese de en azından 2014 konserindeki gibi şarkıları basitleştirmedi, it gibi çaldı.

    setlist inceydi. bu sene, dünya üstündeki en iyi albümlerden biri olan images and words'ün 25.yıldönümü olduğu kadar; falling into infinity‘nin yirminci, systematic chaos'un da onuncu yıldönümüydu aynı zamanda... bu sebepten konserin the dark eternal night ve hell's kitchen ile başlaması dikkatimi çekti. images and words ve a change of seasons paketi ise sanırım bir daha uzun süre denk gelemeyeceğimiz bir vakaydı.

    james labrie seyirciyi iyi gazladı ama metropolis sonrası çoğunluğun kıçından ter aktığını gözlemledim. 3 saat boyunca bu adamlar gram düşmeden nasıl dayanıyor, cidden takdir edilesi...

    iki sene sonraya scenes from a memory’nin yirminci yıldönümü geliyor. hayırlısı diyelim...

    samsung galaxy note: yine bir konser boyunca önümdeki bonusa küfrettim. konserlerde kaderim önüme izbandut bonus kafaların geçmesi şeklindedir zaten de, ayı bonusum aynı zamanda leş gibi de ter kokuyordu. yıkanın amk, öyle gelin konsere! dalin kokulu yeni yetme metalcileri geri istiyorum.
    samsung galaxy note 2: volkswagen arena iyi mekan. melih başgana diyelim, sarayın karşısına dikeceği müzeye benzer bir kompleks eklesin. ankara’da bu ayarda nekan yok. ha, girişte görevlinin çantamdaki ilaç kutusunu alıp şak diye çöpe atması sinirimi çok bozdu, ayrı bir nokta.

  • 45. bir insanın cahil olduğunu anlamanın yolları

    başka birinin cahil olduğuna karar vermesi.

  • 46. gülben ergen

    mevlanacılık taslayıp din kitap allah diye dolanıyorsa, trt'de program yapıp yüzbinlerce lira tokatlıyorsa, aşkullah, meşkullah tırtullah zırtapozullah, allah de koy götüne diye sabah kuşağında ev kadınlarını iyice aptallaştırmayı vazife edinmişse ha bir de üstüne ülkenin en güçlü gazetesinde iletişim fakültesi mezunu pırıl pırıl çocuklar sürünürken lise terk karı söyleşi yapıyorsa ne halt yediği beni de herkesi de ilgilendirir. trt vergisinden aldı maaşını. neyse son olarak şunu demek istiyorum:

    naber gülben mevlana nasıl?

  • 47. osuruğu ile ünlü kadınlar

    (bkz: fadime yelken kanto)

  • 48. ilişkinin kapanış müziği

    mehmet ali erbil'in sunduğu çarkıfelek yarışmasının dobrovski sesi. net ve yeterli bence.

  • 49. ekşi sözlük dertleşecek insan veritabanı

    insan bazen tanımadığı biriyle saatlerce konuşma isteği duyabiliyor.galiba biraz gizem herkese iyi geliyo