the humble programmer6
profili

  • c++

    bu arkadaş iki haftaya bir filan "html c++'dan iyi" yazıyor, sonra 3-5 sayfa attırıyor ortaya sözlük coderları "vay sen nasıl html dersin". çok niş bir troll, tebrik ettim. adam ülke olarak geri kalmamızın bile sebebiymiş ya la, daha ne kadar büyük bir troll olabilir ki insan.

    tanım: html gibi bir şey.

    (bkz: #73121101)
    (bkz: #92720791)
    (bkz: #100724416)
    (bkz: #73121297)

  • popülizme karşı ekşi sözlük'e açık çağrı

    tepkisel davranan duygusal yığını arkasına alan her bilinçsizin düşüncesizce, irrasyonel biçimde sivil alanı zehirlemesine en azından aksi bir örnek teşkil etmesi için ekşi sözlük'e yaptığım çağrı. haydi bu paradoks etrafında birleşelim.

    ahshaha, bunu da ekşi üzerinden yapıyoruz, olaya gel.

    söz konusu sansürcü kampanya
    (bkz: ayrimciliga karsi eksi sozluk'e acik cagri)

    yarına biter ama genel zihniyeti görelim en azından.

    neyse, bildiğiniz üzere akılsızca bir ifade özgürlüğü kısıtlaması kampanyası sürüyor. gerçi bu konularda anayasa hali hazırda sansürcü zihniyeti desteklediği için bize çok bir laf düşmez. ekşi de zaten kanunlara bağlı olmak zorunda. en azından bundan öte bir düzenleme yapılmaması gerektiğini, insanların görmek istemedikleri içeriği engelleme olanağının yeterli olduğunu düşünüyorum.

    siz de sansüre karşı rasyonel olduğuna kanaat getirdiğiniz argümanları paylaşın, popülizmi popülist bir şekilde yenelim. argümanları sunarken hiçbir somut kimliği zikretmeye ihtiyacımız olmadığı da önemli bir detay, biz prensiplerden bahsediyoruz.

    tiranlığa destek verdiğini düşündüğüm bu yeni sansürcü ekşi hareketine benim bakışım belli, bir insanın neyi söyleyebilip neyi söyleyemeyeceğini ve kendi bedeni ile ne yapabileceğini hiçbir kolektif bilincin bireye dikte etmemesi gerektiğini düşündüğüm için desteklemediğim bir hareket bu. bunun sebebi her bireyin mükemmel düşünüyor olması değildir. aksine, çoğu insan ergen, duygusal ve sığ. önemli olan bu değil. önemli olan bu yetkinin kimseye verilmemesi gerektiği. hiçbir organ bu kadar güçlü olmamalı. yarın neyi söylediğimize ve bedenimizle ne yaptığımıza çok daha baskıcı bir şekilde karışır bu gücü bir kere alan. kaldı ki verdiniz, ve karışıyor.

    o yüzden birey herşeye ama herşeye istediği gibi sövebilmeli diye düşünüyorum. devlet kolluk kuvvetleri ile bir otorite zaten, ortaya çıkan somut suç unsurlarını temizlesin. niyet okumak devletin işi midir? şuan yasalar benim yanımda değil tabii ki. prensip şu ki, bunları yasaklama gücü verdikleriniz yarın daha neleri yasaklar, aklınız almaz. ama zaten buradaki avellerin çoğunun derdi ben söveyim ama başkası benim sözde kutsalıma sövmesin. yani tek hücreli gibi tepkisel hareket ediyorlar. yoksa özgürlük üzerine düşünmüşlükleri yok. duyguların yönlendirdiği alık bir çağrı bu. çoğunun son on girdisi kitleyi anlatır. ekşi bünyesinde linçin sistematize edilmesi, mekanize edilmesi ve otosansürün norm haline getitilmesi demek olan yeni karma sistemini de gündeme sokmuş bu sansürcü çağrı, siteye iki tıkla linç özelliği ekleneceğini de duyurmuştur. hayırlı olsun.

    son tahlilde ekşinin bir düzenleme yapıp yapmaması kendi oluşturmak istedikleri kitlenin yapısı ve ne kadar tembel oldukları ile alakalıdır. bir özel girişim sonuçta ama çok aceleci olmayın derim. bu güruha boyun eğmek ekonomik olarak kârlı olabilir ama bunun toplumda tiranlığa onay veren psikolojiyi beslediğinin ve nihayetinde toplumsal uyumu yıkacak yönde bir adım olduğunun bilinmesi gerek. otosansürün norm olmasına sebep olacak bir temayül ekşide de onaylanmış olur, başka bir şey değil.

    ayrıca söz konusu sansürcü hareketin psikolojik altyapısı
    (bkz: #108558119)

    not: destekleyenleri filan da burada listelemiyoruz. zaten aklı olan bu kadar düşmez.

    not2: küfürü dert etmeyen biricik arkadaşlarıma bu lafım, mesaj filan da atıp kafa ütülemeyin, siktirtmeyin derdinizi.

  • ölüm oranı %2 olan virüsün hayatı felç etmesi

    benim annemin babamın yüzde 2 ihtimalle ölmemesi için hayatın felç olması bana hiç garip gelmiyor. benim gibi anasının babasının ölmesini istemeyen birkaç milyar daha varsa bence bu iş olur.

  • ilk kod nasıl yazıldı sorunsalı

    programlamanın modern bir mefhum olduğunun sanılması ile ilgili de bir kafa karışıklığına delalet eden sorunsal. bu yüzden dijkstra şöyle demiştir; astronomi teleskoplarla ne kadar alakalıysa programlama da bilgisayarlarla o kadar alakalıdır. ama tarihsel olarak, gerçek anlamda harbiden bir makine olarak bilgisayara kod yazmış ilk kişi bir kadındır, ada lovelace. büyük şair lord byron'un kızı.

    babil'in vergi - arazi hesabı yapan rahipleri karekök bulmak için bir algoritma geliştirmişti, milattan önce 1600 - 1700 civarları. belki de daha eski. bugün de kullanılabilecek bir algoritma. ikinci dünya savaşı ve öncesinde de zaten bilgisayar (computer) diye bu hesapları elle yapan kadınlara deniyordu. "erkek" beyinler algoritmalar geliştiriyordu (mesela finite difference ile pde çözme), ikinci sınıf "kadın" çalışanlar da bunları elle hesaplıyordu. binlerce yıldır yaptığımız bir şey bu. sadece 1950lerden sonra bu hesapları yapabilecek bir makine geliştirdik hepsi bu, digital computer.

    son tahlilde programlama dilleri "implementation detail". yalnızca partial recursive fonksiyonlar vardır. ondan sonrası church - turing thesis, shannon'ın boolean algebra ve dijital devre dizaynı ile ilgili master tezi... düşünsene, lyapunov mekanik kontrol ile ilgili teorilerini 1800lerin sonunda geliştirdi. tonlarca algoritmik ispat yapmış gauss bugünün benim diyen hackerlarından daha iyi bir programcıydı.

    bunlar birler ve sıfırlara nasıl dönüşüyor sorusu ile ilk kod nasıl yazıldı sorusu aynı soru değildir. evet tavuk - yumurta gibi bir döngüsel süreç vardır. kafa karıştırır. bunu anlamak için https://en.m.wikipedia.org/…otstrapping_(compilers)

    gerçekten öğrenmek isteyen de şu dersi takip etsin https://www.nand2tetris.org/

  • norveç

    trondheim, oslo, stavenger, bergen vb. şehirlerinden çeşitli insanları ile yeterince münasebet kurunca size doğasından, müzesinden değil de biraz da insanından bahsedeceğim ülke. ben daha sıkıntılı bir tipe denk gelmedim. kendi halinde yaşayan insanlar, bu da başkalarına soğuk geliyor ama ben ekstra bir soğukluk hissetmedim. başkalarının işine hiç karışmıyorlar, son derece nazikler ve yardım lazım olunca da ediyorlar canhıraş bir şekilde. iş ahlakları düzgün, iş varsa yapıyorlar. başkası yapsın amk bana ne modunda değiller. sosyal ortamda muhabbetleri iyi, keyifli insanlar. aşağılık komplekseleri olmadığı gibi tersi de söz konusu değil. poz kesmeden, gerçekten mütevaziler.

    eksilere gelince, çok basit bir hayat görüşleri var. simplicity bu adamlar için bir numaralı prensip. bu güzel bir şey ama küresel eğilimlerin egemen olduğu çağda çok fazla tek tip insan doğmasına sebep oluyor. karşılaştığınız norveçlilerin yüzde 98i travelling, ski, netflix ve hiking hobilerine sahip. marjinal insan sayısı az. çevrilen kitap sayısı az ama dil bilen çok. sanat hayatı diğer ülkelere göre bir tık sönük vs. yine de güzel insanlar. ha dış güzelliğine hiç girmiyorum, ilah ve ilahe amk çocukları.

    oslo özelinde bence yaşaması en güzel yer frogner, bygdøy alle civarıdır. bir de fornebu tarafları. gelirseniz bu muhitleri de turlayın. kopenhag frederiksberg gibi buralar muhit olarak. insan gezerken orada yaşayanların huzurunu hayal edip keyifleniyor. asker sonrası bærum'a doğru vardıkça bir olayı kalmıyor bence west oslo'nun. bir de bu var. akerselva'nın batısında kalan kısımlar west oslo diye geçiyor denebilir ve west oslo daha "tiki mekanı" diyebileceğimiz kısmı. tam ortada grunerløkka bulunuyor ki şehrin hipster kalbi. gelirseniz blå, mathallen, crow vb. mekanları tavsiye ederim.

    not: turist olarak geldiyseniz çekip herhangi biriyle konuşabilirsiniz, özellikle oslo'da. sıcak insanlardır.

  • hindistan pakistan savaşı

    kimsenin savaşmasını ya da kazanmasını istememekle birlikte, yukarıdaki amir khan fanı arkadaşa birisi kurtuluş savaşında bize yardım yapanın o zamanın hindistan müslümanları, yani pakistan olduğunu söylesin.

    edit : arkadaşlar bazı dilbilgisi uyarılarında bulundu.