öyle bir can sıkıntısı ki sıkılmaktan uykulardan uyanmak. yalnızlıktan ölüyorum ben. iyi bi kızdım neden böyle oldu bilmiyorum, sorunu kendimde aramak zorunda hissediyorum ama değil biliyorum. annem babam kardeşimden başka kimsem kalmadı oturup konuşacak. sıkışmış hissediyorum, kimsesiz, iş yaramaz hissediyorum ama bunları da etrafa karşı saklamak zorundayım. sağlığım yerinde çok şükür ki geçim sıkıntım da yok, insanlar ne dertlerle uğraşıyor diye utanıyorum ama ağır bi yük aslında bu da.
trilaylaylim5 profili
-
bu saatte hala uyumama sebebi
-
boğaziçi köprüsü demeye devam etmek
boğaziçi köprüsü hala boğaziçi köprüsü, hatta bazen birinci köprü. gata hala gata. atatürk havalimanı hala atatürk havalimanı. ülkenin cumhurbaşkanı hiç başkan olmadı mesela, yapamadılar kendileri de vazgeçti. hastanelerin, caddelerin, parkların, koruların ismi hiç değişmedi. yıllardır değiştirmemiz gereken tek bi isim var, oy çokluğuyla, tez zamanda inşallah.
-
dolar bir küsur lirayken olan bir anını yaz
euro 2 olduğu zamanlar italya’ya gidip bu nasıl hayat her şey iki katına geliyor diye isyan etmiştim. tanrı isyankar kullarını sevmezmiş.
-
camdaki kız
bir psikoloğun yemeyip içmeyip bütün hastalarının varını yoğunu kitaplara dökmesi, o da yetmezmiş gibi sezon sezon dizilere malzeme etmesi etik mi? hastanın ismini değiştirince yaşanmışlıkları da bitiyor mu? kendileri izlemiyor mu bu dizileri? aaa bak ben ve acılarım diye keyifle mi izliyorlar yoksa? dizinin başında sahibinin sesinden bu diziler hep şiddeti durdurmak için denince olayın parayla hastaların sırlarını satmak olmadığına inanıyor muyuz? buraya kadar her şey okeyse, diziler başarılı kabul. hatta camdaki kız işleyiş ve sürdürülebilirlik açısından en başarılısı olabilir. ama işte...
-
güzel kızların depresyona hiç girmemesi
bir yerde okumuştum, belki de çok önemli bir insanın sözüdür bilemiyorum. fazla güzel olmak kızlarda mizah duygusunun ve karakter gelişiminin önüne geçiyor yazıyordu. tabii ki istisnalar vardır ama o istisnalar da kaideyi bozamıyor. bu genelleme bence kesinlikle doğru. saçıyla, kaşıyla, makyajıyla o kadar meşgul oluyorlar ki konu iç dünyalarına gelemiyor bile. kendi iç dünyasına yol almamış bir insanın etrafında da dış görünüşüyle ilgili olan insanlar oluyor ki bu da onlar için yetiyor, sürekli pohpohlandıkları lay lay lom bir hayatın içinde depresyona da giremiyorlar. yüzeysel yaşıyorlar, ama kafaları rahat.