emptytrashcan3
profili

  • ölümlü dünya (film)

    bu film 90’ larda hollywood’ da çekilse bugün amerika’ nın kült filmi diye izliyor olurduk. filmi begenmeyip begenmeme kısmını geçiyorum, yani biri bi seyi begenmediyse tutupta “nasıl begenmezsin, begenmen lazım” diyecek halim yok. ancak dikkat cekmek istedigim nokta; turkiye’ de boyle kac film cekildi bugune kadar? mesela bugun bu filmi izledigimiz gozle sener sen/mujde ar’ ın arabesk ini izledigimiz goz aynı mı? nasıl arabesk ozel bir filmse bu filmde bana gore oyle. olay orgusu ve cekimler turkiye standartlarının ustunde, espri anlayısını herkes begenmeyebilir ama espriler “espri” olmaktan cok hayatın kendi komedisi, yani bi ise bozuldugunuzda “sizin yapacagınız isi s..kim” diyoruz ya hani, iste bu filmde aynı gerceklikle kullanılmıs, ayrıca bir espri olarak degil. lafı fazla uzatmayacagım, buraya yazma nedenim su; filmi begenenler olur begenmeyenler olur, ama daha once buraya konuk olan ekip ya da ekibe yakın birileri buraları okuyorsa diye soyluyorum,
    efsane olmus.
    birkaç not;
    kıytırık kahraman tripleri yerine gercek insan davranislari var,
    otu boku aciklama, seyirciyi ikna etme dertleri yok
    olay orgusu tutarlı, sacma sapan mevzuları cozdurerek “aaaa” dedirtme dertleri yok
    filan falan, izleyin gorun, ha bir de bence bu filmde asıl ufkumu acan su oldu;
    hani kahramanlar genelde james bond efekti ile yaratılır ya, patalama olurken kol dugmesini duzeltir, arkasına bakmaz, olmek uzereyken, ucurumun dibindeyken, “hey john, son sigaramı yak lanet olası, seninle diger tarafta gorustugumuzde ben de uzerimde ki alevler ile senin sigaranı yakarım” gibi sekil cumleler kurar ya, burada, gobekli, sakallı “amca” nın nasıl karizmanın dibine vurdugunu, kahramanlıgın ya da artistligin sekillerle olmadıgını goruyorsunuz, “yenge benim sarı sortum vardı ya nerde o” diyen herifin, “kurbanın olayım abi” diyen herifin ya da “sifreyi rahmetli yengenizin ismi koydum” diyen adamın nasıl en karizma jönlerin bile erişemediği karizmaya ulastıgını görünce sinemacılığın, kameranın, kurgunun ne anlama geldiğini anlıyosunuz.
    amk hayatımda 4 tane sinema filmi izlemişimdir, altın portakal jurisi gibi yorumlar yaptım yine, bu arada altın portakal filmlere mi veriliyodu ondan da emin degilim, neyse kahvem oldu, izleyin, izlettirin bu filmi.

  • michael jordan'ın abartılmış bir balon olması

    surekli “o zaman lig boktandi, simdiki oyunculari oraya koysak onlar daha da efsane olurdu” goy goyu uzerine;
    su an ki ligi, bugunun iyi oyuncularini olusturan zaten mj ve o zaman ki oyuncular, zaten onlar olmasaydi lig bugun bu halde olmazdi. bugunun herhangi bir oyuncusuna zaten bugune nasil geldin dediginde mj, dr. j, larry bird izleyerek onlardan bir seyler kaparak geldim diyecek, zaten diyorlarda. bugun ovulen oyuncular forma numaralarini efsane basketbolcularin forma numaralarina gore seciyorlar. o gunun sartlarinda en iyilerdi ve bugunun sartlarinin standartlarini onlar belirledi. aq hep gaza gelip trollu beslemicem diyorum da daha az once 88 slam dunk yarismasinda adam serbest atis cizgisinden zipladi onu izleyeyim demistim.

  • asker kahvaltısı

    tanım: sivil hayata göre zaman zaman "kısıtlı" kalabilecek kahvaltı.

    başlığı görünce askerdeki bir kahvaltı anımı anlatayım dedim. download sürerken zaman geçsin.

    ülkemizin güzel dağlarının birinde nöbet bitmek üzere.
    sanırım mart ayındaydık. ayaz götümüzü dondurmuştu. sanırım 5-7 ya da 4-6 nöbeti. saatlerini tam hatırlamıyorum da kahvaltıya denk geliyorduk o sabah.
    acıkmışım, nöbet bitse de gidip öküz gibi karnımı doyurayım diye bekliyorum arkadaşımla. arkadaş dediğimde, cep herkülü. kendisi adanalı, bağ bahçe işleriyle çok uğraşmış, elinden her iş geliyor. özellikle ilk zamanlar karlı dağlara tırmanırken, buz üzerinde düşüp götümü kırmamamda büyük etkileri olmuştur kendisinin. ne zaman burnumdaki sümük donmuş bastığım yeri göremeyip taaa ebesinin nikahına kadar yuvarlanacakken, boyu benim yarım olmasına rağmen ensemden beni kapar geri yoluma koyardı. allah razı olsun tekrardan, bak duygulandım cidden.
    neyse edebiyatı bırakayım, bir sabah yine bu arkadaşla nöbetteyiz, geceyi sağ salim atlatmışız, kahvaltıyı bekliyoruz. şansımıza da son nöbet yerimiz nizamiyeye yakın. iki dakika bekle dedi gitti bu arkadaş, kimseye görünmeden kayboldu. sonra elinde iki adet haşlanmış yumurta, iki adet asker ekmeği (tombik ekmek dediğimiz ekmek gibi, tek kişilik yani) ile döndü yanıma. sen dedi bak sağa sola, bana çok az müsaade et. tamam dedim bekliyorum bende heyecanla. bu arada askerde yumurta çıkar ama sen nöbette filan olursun ya da mutfakta ki arkadaş erkenden haşlamış olur yumurtaları, sen eline aldığında buz gibidir yumurta, bizim cep herkülü sıcak sıcak getirmiş yumurtaları. açtı ekmekleri, iki yumurtayı da soydu, tam ekmeği ortalayacak şekilde içine yerleştirdi. bütün halde yumurtalar... sonrasında ekmeğin tüm çıkış noktalarını parmaklarıyla sıkıca kapatarak yumurtaları ekmeğin içinde "pört"letti. ama nasıl pörtletmek. resmen yumurta ekmeğin her yerine homojen olarak dağıldı. dilimleyip koysan bu kadar denk gelmez. verdi bana ekmeği, sonra kendisininkini "pört"letti. ikimizde hazırdık. bir yandan sağı solu kesiyoruz ama hava artık aydınlandığı için ortalık biraz daha ferah tabi. tam ısıracakken "dur" dedi,"daha bitmedi". cebinden bir de şeftali suyu cıkarttı küçük karton kutuda. kahvaltıda verirlerdi bazen. açtık onu da. bir elimle kocaman yumurtalı ekmeği tutuyorum diğer elimde şeftali suyum. hayatımda ne o kadar lezzetli yumurta yedim ne de şeftali suyunun yumurtayla bu kadar güzel gidebileceğini bilirdim. bu da böyle bi anımdır.
    şimdi ben bunu böyle uzun uzadıya neden anlattım.
    arkadaşa tekrar teşekkürlerimi iletmek, bedelli/bedelsiz askere gidecek dostlara bir çok şeyin "iyi" ya da "kötü" olmalarının kendi ellerinde olduğunu hatırlatmak için.
    yani kahvaltı nasıl cıkarsa cıksın, keyif almak istedikten sonra alırsınız, bunlar fani şeyler.
    şaka lan şaka bunlar için anlatmadım bunu; ben tavuk ürünleri üreticileri derneği onursal başkanıyım, gece gece canınız yumurta çeksin de yarın biraz ciro yapalım istedim.