oksuzkirpi1
profili

  • ekşi itiraf

    bir şeyler hiç düz gitmiyor..
    çatı aralığına hayat ağacı ipi hazırladıktan sonra
    bende mi bir yamukluk var acaba diye masanın karşısına geçip yasal uyuşturucu statüsünde olan yeni başladığım antidepresanların vermiş olduğu mal mod ile elimdeki kahve fincanı hafif şizofreni tadında ara es verip yazarak kendimi izliyorum..

    benim dönemimde bayramlar aileler ile kutlanırdı.. eski kafa bir insanım ben.. yani ortam yoktur.. ya evet ya hayırdır yeni nesil tabiri ile on yada offf. aile özlemi yada başka bir özlem denilebilir buna. ama bulunan durumları bir yerlere bağlamak yada onlara göre yaşamak bir direniş yada diretilişten sıkıldım diyebilirim..

    bugün annem bana yüzünü göstermedi.. o kadar mücadelemin içinde belki de en çok koyan buydu.. sebepleri sıralarsak geçmişe doğru ilerlersek. liseden sonra okumayışım.. istedikleri gibi bir insan olamayışım. istedikleri kızla arkadaş olmayışım.. anlımı 5 vakit secdeye koymayışım.. sırtımın ortasına kadar saç uzatışım. dövme yaptırışım. kafamın estiğine göre asi ruh inanışım vs vs vs vs diye gidiyor.. onlar eskinin de eskisinde olan insanlar.. sevgiyi saygı ile bağdaştıranlar..

    ben kıyaslanarak büyütüldüm.. kaldırımda domates ekmekle beslenip. terleyip dayak yeriz düşüncesi ile su içmeye eve değil camiye gidenlerdendik.. ozaman başlamıştı din olgusunu kendi isteklerime göre şekillendirmek.. =)

    bizde 180 puanda 4 senelik üni kapısı aralanırdı.. bende bir üniversite kazanmıştım.. ama annem bilmez mesela 2. senemde babamın beni arayıp seni okutamayacağım param yok oğlum kendi başına oku yada geriye dön.. kardeşinin masrafları ağır dediğini.. yada annem bilmez mesela babamın köklü bir firmadan sırf egosu yüzünden ayrılıp saçma bir ofset dükkanı açmaya kalkarken ortağı tarafından dolandırılıp kaçtığını ve yıllarca o borcu bitirmek için çalışıp çabaladığımı.. yada annem bilmez 33 yaşında hala bir baltaya sap olamama sebebimin babam oluşunu.. insan kendini düzeltmek için çabalar. ama bizde ev direği ile tabir edilen insan eve haciz gelecek oğlum yardım et diye aradığında.. babam derim ne yapar ne eder kendimden eder yinede annemin yüzü düşmesin diye mücadele ederim..

    bunları kalkıp sinir harbi yaşasanda söyleyemezsin.. kendine eder içten içe çürürsün..

    gelelim günümüze..

    cebimde 35 tl para var.. 3 aydır kirasını ödeyemediğim bir evim var.. olmayan bir işim. 10 eylülde artık ileri tarihe iteleyemeyeceğim bir ödemem. kendim çok doymasam da bir zamanlar sevildiğime inandığım kadının sabahın köründe getirip bıraktığı bir kedi var..

    hayatım düzene girecek sonunda dediğim bir hayalim bile vardı..

    güvenmek laf olsun diye söylenecek bir söz olmamalı bence.. ben önce babama güvendim.. sonra arkadaşlarıma güvendim.. sonra patronuma sonra hayatımda yer alan kadınlara.. ama bu güveni karşı tarafa harcarken kendime güvenmediğim yada güvendiğimi sandığımı öğrendim.. 30 yaş sonrası anlaşılan gerçeklere bir dip not daha..

    bayramdan bir gün önce işten çıkartıldım.. sebebini sordum küçülmeye gidiyoruz dediler.. heee birde sana başta verdiğimiz o avansı da kesiyoruz haberin olsun diye bir cümle ile karşılaştım.. çalışma bakanlığı diye salak bir kurum var ülkede şikayet etsem ömrümün yarısı sonuç beklemekle geçecek etmesem kendimi yiyeceğim.. git gel düşünce yoğunluğu..

    koca şehirde çok fazla ama asıl tabirle 4 tane arkadaşım var.. kazandığın para nereye gitti diye sorsalar cevap veremicem.. benimde hatalarım var mı tabikide var.. çalıştığım kurum altıma motorsiklet verdi.. polis çevirdi plaka şase numarası uyuşmadı karşılığında 14 bin tl para cezası yedim.. ödemem dedim dava hala sürüyor. ama sicilime vergi borcu diye işlendi.. benim hatam var mı var güvenmek.. inanmak.. kendim gibi bilmek..

    çevremdeki insanlarda aile olgusu siktir et sen kendi hayatına bak modu.. bizde böyle değildi.. düşen aileden bir bireyse ya sende düşüceksin yada el vereceksin kalkacaksınız.. ama sürekli düşüyorsa o fert vazgeçmeyeceksin düştüğünde süründüreceksin ki akıllansındı.. bizde düşenler kalktı ama düşerken el verenler yarım kaldı..

    sevgi yoksunluğu çekiyorum.. bu kadar zaman destek olduktan sonra destek talep ettiğinde sana yok denmesi.. bu kadar zaman ellerinle rakı masası hazırladığın arkadaşların aman oğlum ömür bitiyor dert mi bitmeyecek diye gevşek söylemleri.. yordu artık beni..

    düştüm be.. kalkamıyorum.. bunu bağırarak söylüyorum ama yol gösteren bulamıyorum.. yolu kendim çizmek istiyorum o kadar kararmış ki o kadar çok olumsuz düşünce ile örümcek ağları örmüşüm ki yolu şaşırıyorum..

    saat sabah 4 de sokağa çıkıyorum.. milattan önce kalan termosa kahve koyup anayolun ortasına oturuyorum.. sağımdan solumdan geçen adamların küfürlerini dinliyorum.. bazende uzanıyorum.. sonra kalkıp evime dönüyorum..

    çadırımı alıp otostop çekerek dağ tarafına geçiyorum. sabahın bir körü anlamsızca tepeden güneşin doğuşunu izliyorum.. insan bunlarla mutlu olabiliyor.. ama gerçek tarafa döndüğünde hissettiği o mutluluğu nasıl çıkacağım ben bu işin içinden duygusu kaplıyor..

    hayat ağacı adı altında hazırladığım ipe boynumu geçirmek evresinde değilim daha.. o evreye gelmem zor.. bir çok şeyden vazgeçtim ama kendimden vazgeçmedim daha..

    kopuk kopuk anlatmaya çalıştım bazı şeyleri.. içimde saçma sapan olmayacak duygusundan kurtulamıyorum.. yeni insanlar tanımaya.. yeni bir düzlem yaratmaya gücüm kalmadı artık.. sadece gerçekten bende mi bir yamukluk var acaba diye çok düşünüyorum..

    herkes gibi bende de sorunlar var...

    hayatınızda keyif aldığınız günlere uyanmanız dileği ile..