bu benim hayatımdaki en büyük yara belki...
ama ben bunu ta ki anne olana dek anlamadım.
anne olunca bazı duyguların bana yansıtıldığı gibi çalışmadığını öğrendikçe, hep kendimce bahaneler bulup annemi akladığım bu meselenin aslında bana çok derin izler bıraktığını gördüm.
annem hayatı boyunca despot, kontrolcü ve sinirli bir kadındı.
ben 7 yaşımdayken ablam vefat edince film koptu...
ama mesele benim...
beni öldükten sonra daima ablamla kıyasladı. hiççççç ama hiçbir başarımı takdir etmedi. hep aşağıladı. hatta neden kıyaslandığımı sorduğumda rahmetli ablamı kıskanmakla suçlamıştı beni liseli zamanlarımda.
aklınıza gelebilecek her konuda beni kendinden uzak tuttu. sarılmak bile ona göre yılışma be tepkisi verilecek bir davranıştı mesela.
yıllaaaaar geçti gitti, çok sular aktı köprünün altından.
evlenince ilk önce eşimde gördüm ki sevgi böyle bişey değilmiş?
eşim el iken annemden fazla üstüme düşüp beni düşününce anladım.
ama asıl patlak verişi oğlum doğunca oldu ve ben 3 yıldır yaralarımın bilinçaltım ne kadar örtmeye çalışsa da meydana çıkmasından müthiş acı duyuyorum.
güleceksiniz belki ama annem akrabalara, çevresine melek gibi. mesela sosyal medyada bile herkese, hiç tanımadığı insanlara bile müthiş sevecen şeyler yazarken, elalemin evlilik fotolarını kalplerle çiçeklerle kutlarken bana yıldönümümüzde benim biraz sitemimle yalnızca mutlu yıllar yazan biri...
veya bazen gizlice dmsine bakıyorum. hiç tanımadığı birinin çocuğunun piyano çalışını attığı hikayeye başarılar dileyip ne kadar beğendiğini çok hoşuna gittiğini çok yetenekli olduğunu yazmış kalpler gülücükler eşliğinde...
göedüğüm an bıçağın ucu ince ince çizdi kalbimi sanki.
bana bir kez olsun şunu beğendim demedi...aksine yaptıklarımı hep önemsiz saydı.
hep bağırır, asla birşeye dokundurmaz, herkes adına kararlar alır, asla haksız değil asla hata yapmaz ama kendisine hata yapıldı mı ölse affetmez, kin deposudur.
eskiden arkadaşlarıma anlatırken derlerdi ki ya roxe inanamıyorum anlattıklarının x teyze olduğuna. vs
bir gün tamamen tevafuken biri bir olaya şahit oldu ve dedi ki haklıymışsın, çok şaşırdım ama olsun üzülme annedir...
dışarıya o kadar farklı ki...
şimdi ben çocuğuma bazı konularda asla öyle davranamadığım için anlıyorum ki benim aklamaya çalıştığım herşey tüm gerçekliğiyle ortadaymış.
bir çocuğa öyle davranılmazmış, insan istese de evlatmış gönül elvermezmiş...
kaldı ki hüngür hüngür ağlayarak sen bana istemeden mi hamile kaldın nolur söyle sen beni niye sevmiyorsun anne nolur söyle...benimle teselli olabilecekken bana sarılman gerekirken ablamın yokluğuna sarıldın...neyse
ama neden elalemi benden çok seviyosun dediğimde o kadar donuk ve tepkisiz baktı ki...
bana evladım bunu dese oracıkta ciğerlerim sökülür ağlardım.
sevmem mi ben seni deyip bağrıma basardım...
yok...normal bir anne yapmaz.
bana çok büyük yaralar açtı o...toparlayamıyorum...tüm hayatıma yansıyor. mahvetti beni.
ve asla onu hayatım boyunca üzmedim zaten çok da sessiz baskılanmış bir çocuktum.
istesem de onu üzecek hiçbişey yapmama izin vermezdi.
bana bunları yapacak başka hiçbir sebebi yok kısacası...
özetle tanım:
insanda derin izler, acılar bırakabilen insanlar işte...
roxelannelisowska2 profili
-
başkalarına iyi kendi ailesine kötü davranan insan
-
aydın özel liva hastanesi rezaleti
ağlayarak okudum...
ben de aynı şekilde doğurtuldum. evet...kendim doğurmama bile zaman tanımadılar. nişanım geldi diye bebek ve sen enfeksiyona açıksınız artık diyerek 1 cm'lik açıklığımı suni sancı vererek arttırmaya çalışıp ancak 3 cm'e çıkarabilince doktorum eliyle rahim ağzını açma gibi korkunç acılı bir işlem uygulayıp 9 cm'e çıkardı açıklığı.
suni sancının acısını tarif etmem mümkün değildi, üstüne aynen burdaki gibi defalarca acele müdahalelere maruz kaldım. istemediğim için doktoruma şikayet edildim. yetmedi, bebeğini düşünmüyosun sen bencilsin diyen ebelerle muhatap oldum. tek derdim doğal kendi akışında bir doğumdu çünkü. bunu istemek de onlara göre bencillikti.
tek farklı nokta ben sayısı bana asla söylenmeyen iç ve dış dikişlerle sağlıklı bir doğum gerçekleştirip aylarca iyileşmek için bekledim. o süreçleri hiç anlatmıyorum...
ama doğum travmam aynı bu şekilde olduğu için okudukça kendimi tutamadım.
bir kadının bu doğum olayından zaten ne kadar etkilendiğini burada kelimelere dökemem, tarifi yok.
sonunun bu şekilde olmasına çok üzüldüm.
bu aşağılık insanlar bu meslekten men edilsinler. en büyük hatamız ilk doğumda bilgisiz, tecrübesiz ve aşırı heyecanlı olduğumuz için direkt hastaneye koşmamız ve ne derlerse ona müsaade etmemiz...
demiyorum ki evde oturup riske girelim ama hastaneye yattığın an kurbanlık koyun gibi bir an önce keselim bitsin veya basalım suniyi doğursun bitsin'e razısın diyorlar yaptıklarıyla.
kadınları rahat bırakın artık allah'ın belaları. sizin gibi doktorun da ebenin de...
rabbimden yavrucağa efendimiz aleyhisselam'ın duâsında buyurduğu gibi; "öyle bir şifâ ver ki, o hastalıktan hiç iz kalmasın" duâsıyla şifâ diliyorum. dilerim bu adi köpeklerin hatasını çekmez toparlar, iyileşir.
anneciği babacığının zerre miskal iyiliği hürmetine yüzlerini güldürsün rabbimiz.
çok üzgünüm...