sevgili kocamdır. tanıştığımızda arabası yoktu. açıkcası bunu ikinci buluşma için bir kriter olarak görmek de aklımın ucundan bile geçmemişti. ( bu arada şimdi farkediyorum ki arabası olmayan ilk erkek arkadaşım da o imiş). ama arabasının olmaması gece beni eve bırakmasına engel değildi. ve açıkcası kalbimi çalmasında bu davranışının etkisi büyüktür.
sanırım üçüncü ya da dördüncü buluşmamızda mekan çıkışında çağırdığımız taksi gelmedi ve dışarda hafif bir yağmur çiseliyordu. ben yürüyüp yoldan taksi çevirmemizi önerdim. bir taksi bulana kadar biraz üşüdük, azıcık ıslandık ve birbirimize sokulduk. benim için çok romantik anlardı. zira o ana kadar görünüşte arkadaşça olan buluşmalarımızın havası birden değişiverdi. içimizde yaşadığımız duygularımız açığa çıktı.
ama anlaşılan o ki eşim benim gibi ( ayy ne romantiikkkk! diye ) düşünmüyormuş. ertesi gün gidip bir araba aldı. beni yağmurda yürüttüğü için onu terkedeceğimden korkmuş da.
edarda3 profili
-
ilk buluşmaya arabasız giden erkek
-
simit satmış sözlük yazarları
kuzenlerimin satmışlığı vardır. 4 erkek kardeştiler ve her yaz okullar kapanır kapanmaz eniştem her birine yapacak bir iş vermiş olurdu. simit, mısır, su satmak, sanayide çıraklık yapmak 4 kuzenimin de yazlık işleri arasındaydı.
o zamanlar eniştemin bu yaptığını gaddarlık olarak algılardım. zira mali durumları gayet iyiydi. eniştem inşaat işleri yapardı. çok merkezi bir yerde 3 katlı bir evleri vardı en alttaki 3 dükkan ve bir üstündeki iki daireden kira alıyorlardı. en üst kattaki çift dairede de oturuyorlardı. yani çocukların çalışmasına hiç ihtiyacı yoktu.
şimdi anlıyorum çok doğru bir şey yaptığını. 4 erkek çocuğu birden, onları lümpenlikten serserilikten koruyarak yetiştirmek hiç kolay olmasa gerek. kuzenlerimin o dönemki arkadaşlarının çocuğu , okuyan bir iki tanesi hariç bi baltaya sap olamadılar doğru düzgün. en fazla sanayide işçi oldular. kuzenleriminse hepsi de okudu ve başarılı işler yaptılar, hala yapıyorlar. -
devlet okulu mu özel okul mu sorunsalı
okul çağında çocuğu olan bazı ana babaların yaşadığı sorun.
istese de çocuğunu özel okulda okutacak parası olmayanlar ile "özel okul köpeğin olsun, kaç paraysa kaç para" diyecekler ve parasının hesabını bilmeyenler bu tartışmanın otomatikman dışındadır.
ayrıca, gerçekten kaliteli ve farklı eğitim veren ( (bkz: koç lisesi),(bkz: enka koleji), (bkz: şişli terakki) gibi) köklü okullar da bu tartışmanın dışındadır.
eğitimli, parasının hesabını bilse de iyi yaşayan, çocuğuna iyi bir eğitim aldırmak için kafa yoran orta halli ebeveynler için elzem bir sorun bu durum.
son yıllarda pıtrak gibi açılan, parlak renklere boyanmış, cicili bicili eğitim araç gereçleri ile doldurulmuş binalardan ibaret, fiyatı pazarlık becerinize göre değişen özel okulları gördükçe içimi bir şüphe kaplıyor.
öte yandan imam hatip mezunu müdürlere teslim edilen, atatürkçü ve idealist öğretmenlerin mobbinge uğradığı, öğretmen maaşlarını ödemek dışında milli eğitimin zerrece katkıda bulunmadığı devlet okulları daha büyük şüpheler uyandırıyor.
hangisi daha kötü bilemiyorum. veli ve öğrencinin müşteriye indirgenmesi mi , eğitimin kalitesinin bir avuç idealist öğretmene bağlı olması mı?
ilk okulda aslolan sınıf öğretmeninin kalitesi olduğu için işiniz biraz daha kolay gibi. idealist, atatürkçü bir müdürün yönettiği devlet okulundaki, idealist öğretmeni bulacak ve okula biraz bağış yapacaksınız.
özel okullar ekstra ne öğretiyor? yabancı dil. devlet okulunda da ikinci sınıfta başlıyor yabancı dil eğitimi. içiniz rahat değilse ingilizce kursuna yollayabilirsiniz çocuğunuzu. ama emin olun, koç üniversitesinden mezun olup, ingilizce konuşmaya korkan gençler gördü bu gözler. ya da sıradan bir özel liseden mezun olup, üniversitede hazırlık okumak zorunda kalanların sayısı hiç de az değil. yani diyeceğim o ki çocuğunuzun ilkokul birinci sınıfta ingilizce şarkı söyleyemiyor olması büyük bir eksiklik değil. özel okuldaki ingilizce şarkı söylüyor belki, ama o da konuşamıyor.
eğitim haricinde özel okulların devlet okulundan fazlası nedir? piyano, bale, jimnastik, yüzme dersleri. çok istiyorsanız bu konularda çocuğunuza özel ders aldırabilirsiniz. merak etmeyin, fiyatı pazarlığa tabi özel okulların çoğunda bu dersler de zaten ekstra ücrete tabi.
okul meselesinde iş çocuk büyüdükçe çetrefilleşiyor. mesela, ortaokuldan sonra derslere branş öğretmenleri girmeye başlıyor ve velinin devlet okulunda öğretmen seçme ihtimali ortadan kalkıyor.
özel okulda ise sürekli bir "çocuğunuz harika" söylemi ve şişirilen notlar ile karşılaşıyorsunuz ve çocuğunuzun gerçek akademik seviyesi hakkında, çocuğunuz merkezi bir sınava girip de çakılana kadar hiç bir fikriniz olmuyor.
sözün özü, çözümü zor bir soru bu.
ya kıçınızı yırtıp çok daha fazla para kazanın ve çocuğunuzu yıllığı 50 bin tl'den başlayan özel okullardan birine yollayın, üviversitede de doğruca yurtdışına sallayın.
ya da iyi devlet okulu bulacam diye debelenip durun.
son bir çare olarak oy verirken eğitimi bu hale getirenleri de düşünebilirsiniz.