pozisyon alma
*hareketsizlikten kaçının.
*özellikle şu yaz aylarında kabızlık vakaları, su kaybının artmasından dolayı artış gösterir. su tüketimini artırın.
*yeşilliklerin ağırlıkta olduğu bir salatayı ara öğün olarak günlük beslenme programınıza dâhil edin.
*gün kurusu ve kuru kayısıyı ara öğün olarak tüketin.
*bağırsaklar serotoninin %95'ini salgılarlar ve bu yönleriyle, zaman zaman en az beyin kadar etkili/hassas bir duygu merkezidir. bağırsakları stresten uzak tutun; uzun süre yalnız kalmayın, müzik dinleyin ve kendinizi en az bir sanatsal kanaldan ifade etmeye, bunun geri dönütlerini almaya bakın.
operasyon:
*sabahları, uykudan uyandıktan hemen sonra iki bardak su için ve vücudunuza hareket kazandırın. 200 metre kadar yürüyün.
*yürüyüşün ardından, içinizde bir kıpırtı hissetmeniz kuvvetle muhtemel. lavaboya gidin.
*asla ıkınmayın. ıkınmak, ter yoluyla fazladan su kaybetmiş (ve dışarıdan yeterince su almamış) bir vücutta kalın bağırsağın*, bu eksiği tamamlamak adına fazladan su çektiği ve kurutup sertleştirdiği dışkıyı, anüs boğazı için tehlikeli bir tankere dönüştürür ve anal yırtıklara yol açabilir (bkz: anal fissür). ıkınmayın. evet, ıkınmayın. bekleyin. sabır. kayma ve boşalma biraz sıkıntılı olabilir, fakat bu durum minimum hasarla, ancak böyle atlatılır.
*diyetiniz eğer, aralarında 7-10 saatlik zaman dilimleri bulunan sadece birkaç öğünden oluşuyorsa, bunu değiştirin. öğün frekansını artırarak öğün başına düşen besin miktarını azaltın. besinlerin niteliği de yüksek lif içeren gıdalara doğru kaysın.
sonraki günler için geçmiş olsun.
post scriptum: hegel okumayın ve hegelci bastonlarla konuşmaktan kaçının.
supersymmetry2 profili
-
kabızlığa iyi gelen çözümler
-
bir erkekle bir kız gerçekten arkadaş olabilir mi
tamam, freud "hiçbir erkek cinsel ilişki kurmak istemeyeceği bir kadınla yakın arkadaş olmak istemez." ifadelerini kullanmış olabilir. lakin evladım, sen manda mısın yoksa kırkayak mı? işine gelmediğinde "ben aydınlandım" diyorsun; soyun condorcetler'e, diderotlar'a, montesquieuler'e dayanıyor da, burada mı karşı cinsle arkadaş olamıyorsun? arap yarımadası'nda bunu hiç sorgulamıyorlar bile. lan yoksa...?
esasında zarif dokunuşları hak eden asıl nokta, buradaki esrarlı "arkadaşlık" söylemi. arkadaşlık, insanlar arasında çabayla, belli bir planla kurulan bir ilişki değil; tamamen zorunluluklardan dolayı bir arada kalmış insanların arasında zamanla gelişen; sınırı, ucu bucağı belli olmayan bir sıradanlık hâli. esasında arkadaşlık denen şeyin, bir söylemden ibaret olduğu bile düşünülebilir. saussure'ün hakkını saussure'e teslim ederek devam etmek gerekirse, insan cinsiyet gözetmeksizin özellikle arkadaşlıktan kaçınmalıdır (eğer kaçınamıyorsa bile, gerektiğinde o ilişkiden ayrılmasını sağlayacak kaçış hızını saklı ve hazır tutmalıdır). arkadaşlık demokrasi gibidir; insanları sıradanlaştırır. daha eşsiz, daha amorf bir bilinç düzeyini yakalamak adına, sosyal zorunlulukların değil, doğal veya meditatif yönelimlerin izinden gidilebilir.