edepsizadam2
profili

  • bahçeli'nin danışmanının vedat milor'e sataşması

    bahçeli'nin kebapçıları bölücü-terörist ilan etmesinden sonra vedat milor twitter'dan şu açıklamayı yapmıştı.

    "güncellemenin ardından kebap değerlendirme kriterlerim aşağıdadır:

    - zırhla mı çekilmiş?
    - kuyruk yağı var mı?
    - işletmeci bölücü mü?"

    bunun üzerine bahçeli'nin danışmanı yıldıray çiçek vedat milor'a

    "bugüne kadar "ne şiş yansın, ne kebap" hayat yaşayan vedat milor için değerlendirme kriterim:
    - dinlediğini, okuduğunu anlıyor mu?
    -muhaliflere kuyruk yağı mı olmak mı istiyor?
    - kebap yanında aşırı alkol mü aldı?
    @vedatmilor" şeklinde cevap vermiş.

    ilgili tweet linki

    ayrıca vedat milor'un okuduğunu anlayıp anlamadığının tespiti için kendisine ait vikipedia sayfasından alınan eğitimine ilişkin bilgiler şu şekildedir:

    "galatasaray lisesi'nden sonra boğaziçi üniversitesi ekonomi bölümü'nü yüksek şeref derecesi ile bitirdi. bir dönem londra ekonomi okulu'nda eğitim gördü. amerika'ya kaliforniya üniversitesi, berkeley'ne gitti, sosyoloji doktorası yaptı. 1986 yılında doktora tezi için bir yıl fransa'da kaldı. doktora tezi "planning and economic development in turkey and france: bringing the state back in", 1990 senesinde amerika'da, american sociological association tarafından senenin en iyi doktora tezi seçildi. doktorasını bitirip, askerliğini de tamamladıktan sonra dünya bankası'nda işe başladı. iki yıl süren görevinde bir süre de kemal derviş'le çalıştı. sonra brown üniversitesi'ne, sosyoloji bölümüne yardımcı doçent olarak girdi. princeton'da ınstitute for advanced study'ye davet edildi, bir yıl misafir öğretmenlik yaptı. stanford üniversitesi'nde hukuk okudu. ilk yüzde 10'a girerek bitirdi. aynı okulda doçent olarak çalıştıktan sonra bir ara bir şirketin hukuksal işlerine baktı. daha sonra georgia teknoloji enstitüsü'nde, öğretim üyeliğine başladı. milor orada politik ekonomi, istanbul koç üniversitesi'nde ise uluslararası ilişkiler dersleri verdi."

    viki linki

    vedat milor'un başarı ile bitirdiği okulları aynı cümlede bile kullanamayacak adamların, vedat milor'a sataşarak prim yapma çabası sizce de çok komik değil mi...

  • 22 mart 2018 asliye ceza mahkemesi rezaleti

    daha önce başlığı açtım ama sanırım rezalet başlığı adı altında açmayınca pek ilgi görmedi.

    (bkz: 22 mart 2018 türk adalet sistemindeki yozlaşma)

    biraz uzun. başımdan geçen bir cumhurbaşkanı'na hakaret dosyasından çıkan kararı sizinle paylaşmak istedim.

    öncelikle merhaba olayı sıcağı sıcağına anlatmak istiyorum. şans bu ki zuhal olcay da aynı durumdan muzdarip.

    olay geçen sene müvekkilim ile iki esnaf arasında gerçekleşen bir konuşmayla başlıyor.

    söz konusu olay tarihinde müvekkilim (ki kendisi üniversitede profesördür.) ile iki esnaf arasında bir takım konuşmalar geçmiş ve müvekkilim esnafın dükkanından ayrılmıştır.

    bunun üzerine iki esnaf bimer üzerinden müvekkilimin bu konuşma sırasında cumhurbaşkanı'na hakaret ettiğinden bahisle şikayette bulunmuşlardır.

    şimdiden belritmekte fayda duyuyorum ki; bu esnaflar şikayelerine iş yerlerinde bulunan kamera görüntüsünü falan eklememişler düz yazılı bir şikatte bulunmuşlardır.ne hikmetse 3-4 aşamalı bimer şikayetini yapmak akıllarına gelmiş ama kamera kayıtlarını almak akıllarına gelmemiştir.

    neyse konu bimer tarafından iç işleri bakanlığına, oradan adalet bakanlğına oradan merkez il savcılığına intikal etmiş, savcılık müvekkilim hakkında iddianame hazırlamış, yetkili asliye ceza mahkemesi bunu kabul etmiş ve kovuşturma aşamasına hızlıca geçilmiştir.

    kovuşturma aşamasında bu iki esnaf gelip mahkemece dinlendi, yine şikayetlerini tekrarladılar hatta abarttılar. biz ise yazılı- sözlü esasa ilişkin tüm savunmalarımızı sunduk. iki esnafın beyanı dışında (birisi orta okul diğeri lise mezunu.) herhangi bir delil olmadığını, bu şekilde verilecek hükmün hakkaniyete aykırı olduğunu, halen mümkün ise maddi gerçekliği ortaya çıkarmak adına kamera kayıtlarının varsa ortamdaki ses kayıtlarının getirilmesini istedik ancak silindiği bahanesiyle hiçbir delile ulaşamadık.

    cidden de diğer cumhurbaşkanı'na hakaret olaylarında en azından bir twitter gönderisi, bir facebook paylaşımı veya medya üzerinden yazılı veyahut görsel bir delil oluyordu. bizim dosyamızda ise hiçbiri yoktu. sadece iş yeri sahibinin ve yanında çalışanının beyanları mevcut.

    bu arada cumhurbaşkanı'nın avukatları dosyaya vekalet sundu.

    şahsi görüşüme göre kimi kaygı ve korkular içinde olan hakim bu olayda müvekkilimi sadece iki tanığın ifadesine göre suçlu buldu. (tck 299'un çıkış noktası olan tck 125'de düzenlenen ihtilat olaylarını falan geçtim hukuki bir yargılamayla karşı karşıya değiliz çünkü.)10 ay hapis cezasına hükmetti, hükmün açıklanmasını geri bıraktı, bir celse duruşmaya bile gelmeyen cumhurbaşkanı'nın avukatına, 2.180,00 tl karşı vekalet ücretinin müvekkilimce ödenmesine karar verdi. yargılama giderleri de cabası.

    ayrıca istinaf yolu kapalı hagb istediğimiz için.

    şimdi dönüp baktığımda şu olay herhangi bir avrupa ülkesinde olmuş olsa direkt takipsizlik kararı çıkması kesindir. dün fransa sarkozy'nin ifadesini aldı. biz ise nelerle uğraşıyoruz.

    takdir sizin. benim anlatacaklarım bunlardan ibaret. herhangi bir yorum yapmayacağım. rezalet puanlarınızı bekliyorum.

    edit : aşağıdaki bir iki arkadaş neden hagb istedin demişler, müvekkil üniversitede prof. olarak çalışmakta. üniversite tarafından uygulanan bir baskı da mevcut. davadan haberleri olmuş rektörlüğün. ayrıca üniversite rektörlerinin cumhurbaşkanı tarafından atandığını da düşünürsek mesleki kaygılarımız da had safhadaydı. burada anlatmak istediğim ya da tartışılmasını istediğim avukatın ne yapması gerektiği değil, amacı maddi gerçekliği ortaya çıkarmak olan ceza yargılamasında yapılan usulsuzluklerdir.

    edit 2: şikayeti yapanların (esnafın) eğitim durumunu belirtmeme takılanlar olmuş, belirtme amacım şüphelinin prof. oluşu üniversitede sabah akşam fizik dersleri anlatan birisinin tanımadığı, tahsili olmayan bir esnafla cumhurbaşkanı hakkında ileri geri konuşmasının hayatın olağan akışına ters olduğunu anlatmak istememdir. ayrıca siz de yüksek tahsilli olsanız, eğitimsiz insanlar tarafından iftiraya uğrasanız bunu belirtmek istersiniz.

    edit 3: çok bilmiş arkadaşlar hemen tetkik hakimi kesilmiş dosyaya. anlamadığım ortada apaçık bir haksız yargılama varken ve ben yapılan savunma içeriğine istinaden herhangi bir şey söylememişken ahkam kesebiliyorlar. yok hagb istemek hakim için can simidiymiş vs. vs. yok iyi avukat adamı ipten alırmış. yok ahimden tazminat alırmış. spesifik dosya içeriğini bilmeden yapılan bu yorumlar boş laftan öteye gitmeyen laflardır.
    edit4: gelen mesajlar ve yazılanlara istinaden son açıklamam. olay aynen anlattığım şekilde olmuştur. ekstra benim kattığım veya uydurma olan bir kısım yoktur. burada kimsenin eğitim düzeyiyle dalga geçmedim. olayda nasılsa öyle yazdım. kimsenin eğitim düzeyini belirtmek suç değil ki dalga geçer bir ifade de kullanmadım. neyse buradaki esas konu eğitim düzeyi veya hagb istemek değil (hagb'nin yasal metnini okursanız daha açığa kavuşacak çoğu kişi için.). olay adalet denilen kavramın içinin boşaltılmasıdır. masumiyet karinesi neydi? şüpheden sanık yararlanır ilkesi neydi? kimse suçsuzluğunu ispat etmeye zorlanamaz ilkesi neydi? ...

    umarım yarın bir gün bu durumlara düşmezsiniz. çünkü o günler geldiğinde sizin için sesini çıkarabilecek olanlar çoktan gitmiş olacak.