kaliningrad1
profili

  • reynmen'in suriye el bab konulu videosu

    etkilenmediğim videodur.

    arkadaş ısrarla,
    türkiye'den memnun musun?
    türkleri sever misin?

    diye soruyor.

    arap da yanında silahlı adamlar bulunan bu arkadaşa otoritenin türkiye olduğu topraklarda,
    "hee severim" diyor.

    amerikalı gelip soruyor,
    arap" hee amerikayı severim" diyor.

    ingiliz gelip soruyor,
    onu da seviyor.

    başkası..
    onu da...

    videoyu çekenin türkiye'den geldiğini adı gibi biliyorlar.

    esnaf(çocuğu geçelim içeride büyüğü var) bu kadar fedakarlık yapmış türk misafire parayla çaput satıyor,

    diğer velet(motosikleti olan) ölümüne motosikleti vermiyor.

    çünkü bu veledin ailesi türk'ün yaptığı fedakarlığı sallamıyor; sofrada otururken, yatarken konuşmuyor. konuşsa çocuk farklı davranacak adım gibi biliyorum. çocukların hisleri yoğun olur.

    video en başında basit şekilde gururlandırıyor. bunu söylemek gerek.
    ta ki düşünmeye başlayana kadar.

    düşünmeye başlayınca ben kendimi keriz gibi hissediyorum açıkcası.

    çünkü karşımda ihaneti tescilli, nankör bir millet duruyor.

    yanına kim gelirse bir olup vatanına ihanet eden bir millet.

    vatan derdine değil de afedersin yarrak derdine düşen bir millet..

    vatanından uzakta, göt kadar çadırda, milletin ve pisliğin içinde daha iyi yiyişebilmek için(böyle düşündüler) çocuğu için dağıtılan bebek bisküvilerini kendileri yiyip bitiren yamyamlar geliyor aklıma.

    ateşi ve ihaneti görüyorum.

    yıllar evvel de gördüm.
    şimdi de görüyorum.
    yıllar sonra da hep birlikte göreceğiz.

    falih rıfkı atay, 'zeytindağı' eserinde anılarını anlatıyor..

    ...
    hele çöl bedevilerinin altın ve kıymetli taştan başka dinleri yoktu.
    sınır boylarındaki şeyhlerin göğsünde ingiliz ve alman nişanları yanyana idi. şeyh size kim olduğunuzu sorar,
    ingiliz misiniz?
    -yaşa ingiliz!
    türk müsünüz?
    -yaşa türk!

    .... ingiliz cephesinden at kaçırıp bize satan bedeviler, dönüşlerinde bizim atlarımızı çalıp ingilizlere satarlardı.

    ..büyük bozgundan sonra şam istasyonunda bırakmaya mecbur olduğumuz son vagonun bile içi mecidiye doluydu.

    bunlar aklıma geldikçe;

    döktüğüm kana,
    harcadığım paraya,
    yaptığım tek taraflı olduğunu bildiğim fedakarlığa..

    içim yanıyor.