misery the pig1
profili

  • düğün istemeyen hatun

    bu benim. üstelik de istemiyorum yapmayacağım değil, istemedim ve yapmadım. daha doğrusu yapmadık.

    eşimle evlenmeden önce iki yıl birlikte yaşadık. ikimiz de geleneksel ailelere sahip değiliz. bu türkiyede bulunmaz bir nimet.

    kız isteme seramonisi de gerçekleşmedi. ailelerimizi bir araya getirdiğimiz -kendi evimizdeki- bir akşam yemeğinde evleneceğimizi açıkladık, onlar da tebrik ettiler ve nikah tarihini kararlaştırdık.

    yüzük konusunu nikaha kadar unutmuştum. herhangi bir kuvvetin bana elmas veya pırlanta taktırmasının imkanı olmamasından dolayı tektaş zırvalığı zaten söz konusu bile değildi. evli olduğumu birilerine göstermek zorunda olduğuma inanmadığım için evlilik yüzüğü takmayı düşünmedim. ama bu da bir formalite olduğu için nikahta takmak üzere bir çift gümüş yüzük aldık. gümüş iyidir kimsenin kanlı terini taşımaz.

    sosyal ve kültürel hayata önem veren orta sınıf emekçi insanlar olarak, düğün için para biriktireceğiz diye tatillere gitmekten, istediğimiz kitapları almaktan, arkadaşlarımıza içki ısmarlamaktan kendimizi alıkoymadık. kazancımızı, yettiğince tüm insani ihtiyaçlarımızı karşılayacak şekilde harcamaya ve canımız istediğinde şımarmaya devam ettik. çok parasız dönemler de yaşadık/yaşıyoruz/yaşayacağız ama tek amacı başkalarını memnun etmek ya da kıskandırmak olan bir şey için kendimizi sıkmadık. yapabilirdik ama yapmadık.

    nikaha davet ettiğimiz insanların hepsi bizimle aynı fikirlere sahip değildi. nikahta kör gözüne parmağım durumlar yaratmak istemedik. sonuçta aile büyükleri, kimi saygın yetişkinler filan kırmaya gelmez. kendimizi rahatsız hissettiğimiz halde gelinlik/damatlık formalitesini olabilecek en sade şekilde yerine getirdik. bu bir gereklilikti ve fakat onların da bize saygı duymaları gerektiği için kendi sade nikah törenimizden sonra veda ettik.

    nikahtan sonra arkadaşlarımızı eve toplayıp kendi aramızda parti verdik.

    evlendiğimizde kıştı. balayı için zamanımız yoktu. büyükadada eski bir köşkten bozma bir otelde bir oda kiraladık. haftaiçi bir akşam kadıköyden vapura akbil basarak balayına gittik. balayına giderken satın aldıkları biletten, havaalanına götüren taksiye kadar her anını sosyal medyada paylaşan çiftlerle taşak geçmek için akbil anını fotoğraflayıp balayı başlasın diye paylaşmayı planlamıştım ama sosyal medyayı o şekilde kullanan insanlardan olmadığım için bunu yapmayı unuttum.

    büyükadada orman kıyısındaki odamızda 2 güzel gün geçirdik. ormanda yürüyüşler yaptık, meyhanelere gittik, fotoğraflar çektik. arabasız ve insansız adanın tadını çıkardık, kafamızı dinledik.

    2 günün sonunda akbil basıp eve döndük ve hayatımıza kaldığımız yerden devam ettik.

    gelinle/damatla tanışmak, el öptürmek için gelen giden akrabalar olmadı. ailelere bu konuda gerekli ultimatomlar verildi.

    herhangi bir gereklilik doğmadığı sürece, birlikte bekarken aldığımız eşyaları, ömürleri tükenene kadar kullanmaya devam edeceğiz.

    bütün bunların yanında belirtmek isterim ki eşim de ben de ailelerimizin tek çocuğuyuz. eminim bizim evliliğimiz için ailelerimizin içlerinden geçen başka şeyler vardı. ama şuna da eminim ki bizim mutluluğumuzu görüyorlar ve onlar da mutlu oluyorlar. çünkü çok hırs iyi bir şey değil. en pahalı düğünü yapıp en büyük tektaşı taktığınızda da arkanızdan konuşan birileri olacak. kimseyi aynı anda mutlu edemeyecek ya da kendinize hayran bırakamayacaksınız. bundan beslenmeyin. kendinize verdiğiniz değeri insanlara yaptığınız gösteriş kapsamında ölçmeyin. evlenmek için değil gerçekten hayatınızı paylaşacak kadar özel birini bulduysanız evlenin. eşiniz en iyi arkadaşınızsa evlilikte mutlu olabilirsiniz, arkadaşınızınkinden daha büyük bir pırlanta yüzük taktığınızda, ya da daha pahalı bir düğün yaptığınızda, daha büyük bir evde yaşadığınızda değil.