Değerli ziyaretçilerimiz,

Öncelikle, sitemize gösterdiğiniz ilgi ve destek için hepinize teşekkür ederiz. Sizlerden gelen geri bildirimler ve beğeniler bizim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.

Sozlock olarak tam 9 senedir her gün ekşisözlük'den okumaya değer içerikleri filtreleyip günlük listeler oluşturduk. Bu işi yaparken kişisel davranmadık, günün en popüler başlıklarının en beğenilen entrylerini aldık listelerimize. Üstelik bu gayretimiz hiç bir zaman ticari bir kaygı taşımadı. Yayına başladığımız ilk günden beri en ufak bir reklam yayınlamadık, sponsorluk anlaşmaları yapmadık. Sozlock üzerinden tek kuruş kazanmadık.

Bütün bunlara rağmen, ne yazık ki son dönemde ekşisözlük yönetimi tarafından alınan bot koruma önlemleri nedeniyle, ekşisözlükten entry çekme ve beğenilen entryleri listeleme hizmetimizi maalesef devam ettiremiyoruz. Bu durum ekşisözlük yönetiminin aldığı bir karar olup, tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşmiştir. Bu zorunlu durumdan ötürü yaşanan aksaklık nedeniyle anlayışınıza sığınıyoruz.

Sozlock Ekibi

Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. 22 ocak 2018 kayserispor galatasaray maçı

    iyi oldu amk. sen topu fair play adına gs'ye verme. işte öyle sokarlar.

    not: fb

  • 2. zeytin dalı harekatı

    ya bazen bu mecrada öyle şeyler okuyorum ki beynim duruyor, misal bu entry, yazara giriyorsun bakıyosun koyu bir kürt milliyetçisi ve pkk sempatizani. entrysinde ise kendisiyle çelişmesinden tutunda, benzeme örnekleme ve güzellemeleri ile kendini haklı çıkarmak için her türlü donanımı ortaya koyup kocaa bir humanizm süsü verilmiş kürt milliyetçi saçmalığna imza atmış.

    pkk nın temmuz ayında kaçırıp şehit ettiği 23 yaşındaki necmettin öğretmen hakkında niye entry girmedin? sevdiceğin pkk nın patlattığı bombaları; yaptığı anarşist eylemleri geçtim. insan gibi küçük kürt çocuklarına iki matematik bir harf öğretcek öğretmeni öldürmelerini niye yazmıyorsun; hafi bunu görmedin yüzlerce eylem hakkında niye yorumun yok?

    gitmiş bir de ellerini allaha açmış dedelere ninelere saydırmış. onların çoğu köyünden çıkmamış senin gibi beyni pislikle dolmamış bildiği şeyi yapıyorlar.

    sonra keko filan diyince kızıyorlar; hem kekosun hem cahilsin hem teroristsin. siktir git burdan.

  • 3. sıla gençoğlu tarzı şiir yazma rehberi

    uyudun mu yine
    bu gece de
    hep uyuyorsun zaten her gece
    aşabilcez mi bu sorunları
    ilgilencen mi benimle
    cesaretin var mı buna devam etmeye
    bir daha alabilcen mi ağzına
    adımı...

    22 ocak 2018
    00:18
    istanbul

  • 4. sıla gençoğlu

    --- spoiler ---

    bana bak
    biz senle bunları aşcaz mı
    kara görüncek mi
    açıktan oraya yüzcez mi
    bu bir cinayet değil ki
    bu bir intihar
    çekmişim tetiği
    çek çek hadi korkak
    bir daha ağzına alcan mı
    --- spoiler ---

    bu harikulade şiirin sahibi varoş.

    nerdesin bacısını ssssevdiğim tadında.

    yazdigi siiri okuyunca kendisi adina yedi kat dibe girip bir turlu cikamadigim sarkici.

  • 5. bilgisayarı açınca girilen ilk üç web sitesi

  • 6. gavatlığın kitabını yazan fransız

    herif size hayatınız boyunca çıplak göremeyeceğiniz güzellikte bir kadın gösteriyor

    siz de herife gavat diyorsunuz

    nankörsünüz

  • 7. intern doktorların asgari ücret alması

    yukarıda çok yanlış bir uslupla dile getirilmiş olsa da bir tıp öğrencisi olarak desteklediğim girişimdir.

    mezun olunca nasıl olsa paraya boğulacaksınız, hem eğitim alacaksın hem para ohhh diye kin kusan tipler hele bi gelin

    bu intörnlük stajyerlikle aynı şey değil, türkiye'de tıp öğencileri 4.sınıftan itibaren stajyer olurlar ve 5.sınıfın sonuna kadar 2 yıl böyle devam eder tek kuruş almazlar ve cidden masraflı bir eğitimdir, son sene de intörn doktor olurlar.

    intörn doktorluk ise ülkemizde eğitim ile uzaktan yakından alakası olmayan bambaşka bir şeydir. bir hastanede ne kadar pislik, zorlayıcı, yorucu, tırı vırı iş varsa intörne yüklenir. hiyerarşi askeri oluşumlardakinden bile daha net hissedilir.
    hoca uzmanı azarlar, uzman asistana kayar, asistan da gider intörne bağırır git lan şunu yap, hala burda mı duruyorsun, hala bitmedi mi vs...
    hemşiresi gelir tüm katın tansiyonunu sana kitlemeye çalışır, uzmanı gelir bir günde 8 kere lavman yaptırır, biri röntgen cihazı taşırtır, cerrahı gelir 9 saatlik ameliyatta ekartör tutturur kollarından kütür kütür sesler gelir, hocası gelir soru sorarsın cevap bile vermez; git kitap oku sen doktor adamsın ben sana ne verebilirim der, hastaya acil bir girişim yaparsın aynı hoca gelir sen doktor musun lan bebe der. aynen bu üslupla, şaka yok, yalan yok...

    nöbeti vardır, bunun tusu vardır, kurslar ve kitaplar inanılmaz pahalıdır. yıllık minimum 10 bin liraya yakın para harcamak gerekir iyi bir kurs ve kaynaklar için.

    bu intörn ne bir öğrencidir, ne tam doktordur, ne hemşiredir, ne hasta bakıcı, ne tekniker... ancak bunların hepsi olması istenir, hepsini aynı anda yapması istenir. afedersiniz "bok" gibi bişeydir hastanenin içinde dolaşan.
    ameledir amele...

  • 8. düğün istemeyen hatun

    bu benim. üstelik de istemiyorum yapmayacağım değil, istemedim ve yapmadım. daha doğrusu yapmadık.

    eşimle evlenmeden önce iki yıl birlikte yaşadık. ikimiz de geleneksel ailelere sahip değiliz. bu türkiyede bulunmaz bir nimet.

    kız isteme seramonisi de gerçekleşmedi. ailelerimizi bir araya getirdiğimiz -kendi evimizdeki- bir akşam yemeğinde evleneceğimizi açıkladık, onlar da tebrik ettiler ve nikah tarihini kararlaştırdık.

    yüzük konusunu nikaha kadar unutmuştum. herhangi bir kuvvetin bana elmas veya pırlanta taktırmasının imkanı olmamasından dolayı tektaş zırvalığı zaten söz konusu bile değildi. evli olduğumu birilerine göstermek zorunda olduğuma inanmadığım için evlilik yüzüğü takmayı düşünmedim. ama bu da bir formalite olduğu için nikahta takmak üzere bir çift gümüş yüzük aldık. gümüş iyidir kimsenin kanlı terini taşımaz.

    sosyal ve kültürel hayata önem veren orta sınıf emekçi insanlar olarak, düğün için para biriktireceğiz diye tatillere gitmekten, istediğimiz kitapları almaktan, arkadaşlarımıza içki ısmarlamaktan kendimizi alıkoymadık. kazancımızı, yettiğince tüm insani ihtiyaçlarımızı karşılayacak şekilde harcamaya ve canımız istediğinde şımarmaya devam ettik. çok parasız dönemler de yaşadık/yaşıyoruz/yaşayacağız ama tek amacı başkalarını memnun etmek ya da kıskandırmak olan bir şey için kendimizi sıkmadık. yapabilirdik ama yapmadık.

    nikaha davet ettiğimiz insanların hepsi bizimle aynı fikirlere sahip değildi. nikahta kör gözüne parmağım durumlar yaratmak istemedik. sonuçta aile büyükleri, kimi saygın yetişkinler filan kırmaya gelmez. kendimizi rahatsız hissettiğimiz halde gelinlik/damatlık formalitesini olabilecek en sade şekilde yerine getirdik. bu bir gereklilikti ve fakat onların da bize saygı duymaları gerektiği için kendi sade nikah törenimizden sonra veda ettik.

    nikahtan sonra arkadaşlarımızı eve toplayıp kendi aramızda parti verdik.

    evlendiğimizde kıştı. balayı için zamanımız yoktu. büyükadada eski bir köşkten bozma bir otelde bir oda kiraladık. haftaiçi bir akşam kadıköyden vapura akbil basarak balayına gittik. balayına giderken satın aldıkları biletten, havaalanına götüren taksiye kadar her anını sosyal medyada paylaşan çiftlerle taşak geçmek için akbil anını fotoğraflayıp balayı başlasın diye paylaşmayı planlamıştım ama sosyal medyayı o şekilde kullanan insanlardan olmadığım için bunu yapmayı unuttum.

    büyükadada orman kıyısındaki odamızda 2 güzel gün geçirdik. ormanda yürüyüşler yaptık, meyhanelere gittik, fotoğraflar çektik. arabasız ve insansız adanın tadını çıkardık, kafamızı dinledik.

    2 günün sonunda akbil basıp eve döndük ve hayatımıza kaldığımız yerden devam ettik.

    gelinle/damatla tanışmak, el öptürmek için gelen giden akrabalar olmadı. ailelere bu konuda gerekli ultimatomlar verildi.

    herhangi bir gereklilik doğmadığı sürece, birlikte bekarken aldığımız eşyaları, ömürleri tükenene kadar kullanmaya devam edeceğiz.

    bütün bunların yanında belirtmek isterim ki eşim de ben de ailelerimizin tek çocuğuyuz. eminim bizim evliliğimiz için ailelerimizin içlerinden geçen başka şeyler vardı. ama şuna da eminim ki bizim mutluluğumuzu görüyorlar ve onlar da mutlu oluyorlar. çünkü çok hırs iyi bir şey değil. en pahalı düğünü yapıp en büyük tektaşı taktığınızda da arkanızdan konuşan birileri olacak. kimseyi aynı anda mutlu edemeyecek ya da kendinize hayran bırakamayacaksınız. bundan beslenmeyin. kendinize verdiğiniz değeri insanlara yaptığınız gösteriş kapsamında ölçmeyin. evlenmek için değil gerçekten hayatınızı paylaşacak kadar özel birini bulduysanız evlenin. eşiniz en iyi arkadaşınızsa evlilikte mutlu olabilirsiniz, arkadaşınızınkinden daha büyük bir pırlanta yüzük taktığınızda, ya da daha pahalı bir düğün yaptığınızda, daha büyük bir evde yaşadığınızda değil.

  • 9. limewire'dan mp3 indirmiş efsanevi nesil

    ayni zamanda limewire'dan virus de indirmis nesildir

  • 10. tsk'nın afrin'de kullandığı yerli silahlar

    ordular mideleri üzerinden hareket ederler. tarım ve hayvancılıkta da yüzde yüz yerli üretim yapmazsak, ambargonu da al git yapamayız. sovvetler birliğide kendi silahlarını üretiyordu ama, stalin tarım sisteminin içine ettiğinden dolayı, abd ambargoları silah olarak kullanabilmişti.

  • 11. hoşlandığı erkeğe açılan türk kızı olmaması

    türk kızı! sözüm sana. dünyaya açıl türk erkeğine açılma. türk erkeği kendisinden hoşlanan kıza deli muamelesi yapar. çünkü onun gibi boş beleş bir sığırdan hoşlanmak için delirmiş olmak gerektiğini en iyi kendisi bilir.

    (üniversitedeyken kendisinden hoşlanan bir türk kızından word dökümanı olarak aldığı 14 sayfalık mektubun sadece ilk ve son sayfasını -iğrenerek- okuyan oda arkadaşıma selamlar)

  • 12. boşanma oranlarının artma sebepleri

    bir kadın derneği dolayısıyla epeyce kadınla tanıştım.
    evli olup boşanan ya da evliliğinde problem olanların temel sıkıntısı gene kendilerinden kaynaklı (şiddet, hakaret ve erkeğin grup seks gibi onur kırıcı istekleri hariç).

    kadının suçu çocuk olmadan önce ve çocuk olduktan sonra olarak 2’ye ayrılıyor.

    özellikle genç yaşta daha tam olgunluğa erişemeden, kişinin kendini tanıyamadan giriştiği evliliklerde görülen problem, çocuk sonrası çiftlerin soğuması.
    çocuk olduktan sonra kadın ilgiyi direkt hastalıklı bir şekilde çocuğa veriyor.
    bir sinir, buhran hali yaşıyor.
    adam da sıkılıyor.
    bir süre sonra konuşacak bir şey bile kalmıyor.
    kadının tüm hayatı deli gibi çocukları oluyor.
    adam git gide uzaklaşıyor ama kadın hala durumun farkında değil.
    adam iyice bunalınca bir hayat enerjisi arıyor ve aldatma hali baş gösteriyor.
    zaten olan orada oluyor.
    severek evlenenler bile bir anda sadece çocuk için birbirine tahammül eden 2 insandan öteye gidemiyorlar.

    sonra kadın başlıyor, ben senin çocuklarını büyüttüm, saçımı süpürge ettim bla bla bla...
    e abla, kocan da ailesine sahip çıktı, seni mağdur etmedi, o da çocuklarıyla ilgilendi, neyin duygu sömürüsünü yapıyorsun demezler mi sana?
    akabine bir de cinsel soğukluk girdi mi, tam bir fecaat, fiyasko.

    gelelim bir de çocuktan önce yaşanan sıkıntılara. bu sıkıntı, görücü usulüyle evlenenlerde oluyor ama temel sebep gene şu kendini tanımadan evlenme meselesi.
    kendine özgüvenini sağlayamadan evlenme meselesi.

    çocuk olmadan önce, daha ilk başlarda bile adamı bunaltanlar var.
    nerdesin, kimlesin, niye gelmedin vs.
    yahu abla, sana ne? cidden sana ne?
    bırak bi adam senden gayrı nefes alsın.
    adam mecbur mu senle oturup saçma sapan dizileri seyretmeye?
    hayır değil.

    sen kendine, kadınlığına bi güven önce.
    yatakta aktif ol, o yatağa girdikten sonra sen şehvetli olacaksın, belaltı da konuşacaksın, oral seks de yapacaksın.
    eşini doyuracaksın, pasif olmayacaksın.

    sonra zahmet edip sabah uyanıp adama bir kahvaltı hazırla, bi zahmet!
    işim var, yorgunum bilmem ne hepsi hikaye.
    biraz kıpır kıpır olsun içiniz yaa, yan gelip yatmayın.
    temizliğe kadın gelir, adam zavallı işe güce gider, senin zırıltını çeker.
    sonra sen gelip ayy yorgunum işte yoruldum, yemek yaptım bilmem ne kırk tane şikayet.
    niye yoruldun? ne yaptın yorulacak ya?
    yahu sen adam işe gitmeden önce kalkıp bir kahvaltı hazırlayamıyorsun daha, var böylesi ya.

    yahu kadın kadınlığını erkek erkekliğini hissetmiyor işte böyle bize basit gelen ama temel olan şeyler yapılmayınca.
    abla sen zahmet edip uyansan, eşine bir kahvaltı hazırlayıp onu öperek yolculasan,
    öğlene doğru güzel bir mesaj atsan onu özlediğine dair, adam seni arzulasa sonra evine gelse ve sen de maharetini göstersen, güzel olmaz mı?

    ama bizim ablalar, evlendikten sonra yayılıyorlar.
    kaynanam şöyle, ay eve şunu alayım, şu yemeği şöyle yapayım.
    yahu yemek yapılır her türlü, yemek yapmakta bir şey yok.
    sen önce yataktaki maharetini göster.
    eşim oral seks istiyor diye ağlayan var ya, seks esnasında bel altı konuşmamı istiyor diye zırlayan var ya.
    daha neler neler!
    ya ben inanamıyorum.
    insan evlendiği ya da sevdiği adamın isteklerini yerine getirmez mi?
    tiksinir mi?

    senin annen böyle, baban şöyle diye hor görür mü?
    yahu evlenmiş kadın 15 yıl olmuş hala oturup çeyiz muhabbetinin kavgasını sürdürüyor, şaka gibi!

    velhasıl sapık olmayan, eşine grup seks teklif etmeyen, şerefsiz olmayan her erkeğin eve bağlanması kolaydır.
    yeter ki güler yüzlü olun.
    içinizdeki o çocuğu erkenden olgunlaştırıp öyle 70 yaşına bürünmeyin, biraz hayat dolu olun, sürekli şikayet etmeyin, erkeğe biraz bi kıymet verin.
    her şeyi siz yapıp adamı devre dışı bırakmayın.
    çocuklarım diye çıldırıp eşinizi ötelemeyin.

    adama bi erkek olduğunu hissettirin, fikrini sorun bi, nasıl yapayım bunu, nasıl olsa uygun olur, çocuklar için ne yapalım?
    fikrini sorun adamın bi ya.
    manyaklaşmayın yahu çocuk olunca.
    çocuk bir şekilde büyür, siz çocuğa şeref, onur aşılamaya çalışın.
    yoksa dakika başı, aaa döndü, aaa hasta oldu, aaa yemek yemedi diye eşelemeyin.
    canan karatay ne dedi?
    çocuğa yemek yemedi diye baskı yapmayın, ölmez açlıktan.
    yemek istemiyorsa zorlamayın.
    bu kadar işte.
    çocuk olduktan sonra çocuğunun babasına ayrı ilgi alaka göstermezsen o evlilik biter.
    kağıt üzerinde bitmese bile pratikte biter.

    dinlediğim olaylardan derledim efendim bunu, söyleyeceklerim bu kadar.

  • 13. yapabilirim hissi uyandıran spor

    süper spor. sporun bi parçası olarak plank var. çok gördüm bu ne amk on dakka dururum ben deyip yirmi saniye sonra zangır zangır yerleri öpeni.

  • 14. hemşirelerin yoğun bakımda göbek atması

    kameralı telefon yaygınlaşana, sosyal medya hayatımıza girene kadar toplumun genelinin iyi, kötülerin istisna olduğuna inanırdım. yanılmışım. insanoğlu kötülükten zevk alan tek canlı.

  • 15. birini tanımanın en iyi yolu

    erkek varlıkta kadın yoklukta belli olur.

  • 16. ekşi itiraf

    az once bir mesaj geldi, numarayi tanimiyorum, whatsapptan baktim, yillardir oturdugum evin karsi apartmaninda oturan en az 60 yasinda olan adam. mesajda da “slm” yazmis.

    numarami muhtemelen evin onundeki sokaga aracimi park ettigimde numaralarimizi birakiriz (sislide park sorunu var malum) cekmemiz falan gerektiginde ulasabilsinler diye, ordan almis.

    niye yaziyorum simdi bunu ? cunku bu ulkede yalniz yasayan bir kadinsan, 13 yildir toplam 5 defa anca merhabalastigin adam gecenin bi yarisi sana bu mesaji atma cesaretine sahip olur. cunku bu toplumda kadin olmak zor, cunku bu toplumda erkekler kendilerinde her hakki gorur.
    kicindaki killar agarmis, “selam” dahi yazamiyor. *

  • 17. cehenneme giden kocaların eşleri kime verilecek

    +abi bu akşam çıkalım rakı içelim.
    -olur lan valla.

    ...

    -e sen içmiyo musun? o soda ne?
    +yok abi bana dokunuyo. yenge nasıl?

  • 18. galatasaray'ın futbolcu maaşlarını ödeyememesi

    maicon cezalı ama olsun, belki yanlışlıkla oynatırlar diye sakat numarası yapıyor.

    edit: ekran görüntüsünü almıştım ama sonradan başka şeyleri kopyaladığım için kaybolmuş. orjinal ilk entry'de fernando ve maiconun da aslında sakat olmadığı, parasını alamadıkları için oynamadıklarını iddia ediyordu değerli objektif bjk'li yazarımız.

    asıl edit: mcank47 sağolsun gönderdi ekran görüntüsünü.

  • 19. altınordu'lu futbolcunun penaltıyı taca atması

    https://twitter.com/…dufk/status/955036218345091077

    ofsayt sanıp topu ceza sahasında elle tutan bir adet defans oyuncusuna kıyamayan bir futbolcu içerir. yüreğine sağlık. bize böyle galibiyetler gerekmez demiştir.

    edit : maç 8-1 bitmiş. "böyle olmasa yine aynısını yapar mıydı" sorularına kızamıyorum fakat çocuğun da ne tepki vereceğini söyleyemiyorum. niyet okumaya gerek yok. yine de alkışı hak eden bir hareket.

    edit 2 : olay olduğunda maç 3-0 mış. turiqe teşekkürler.

    http://www.altinordu.org.tr/…en-farkli-galibiyet8-1

  • 20. ailesine beklemesinler diye mesaj gönderen asker

    yav kim öğretti bu garibanlara kızıl elma'yı bilmemneyi? sağı solu fethetmeye çıkan ordunun (neden fethediliyor diye sorunca error veriyorlar, denendi) mottosuydu bu, bin yıl öncesinin, günümüzde geçerliliği var mıdır bunun?

    iste bu milleti ayakta tutan bu iman, bu inanç, bu vatan aşkıdır denmiş, ben lüksemburgu, belçikayı, isviçreyi vb., insanca, insan gibi yaşayan milletleri ayakta tutan şey her neyse ondan istiyorum, bundan değil.

  • 21. meltem cumbul'un barış tweet'i

    talihsiz zamanlamayla atılmış twittir.

    fakat;

    mareşal ünvanı almış bir kişinin, o sözü söylemiş olması zaten esas meseledir birinci dereceden sığır yazar kardeş.

  • 22. kişisel gelişim kitaplarının tek cümlelik özeti

    bu kitabı alarak yazarına , kitabı satana, basana , matbaadaki çalışana para kazandıracaksın .ama sen bi bok kazanamayacaksın.

  • 23. bilal erdoğan'ın afrin operasyonunu takip etmesi

    ülkede nasıl torpil döndüğünün özeti gibi. rütbeli bir çok asker istese eminim izleyemez. o değil de operasyonu izlediği iha düşürülürse kendisine gazi ünvanı da verilebilir. korkarım ondan korkarım.

  • 24. ekşi sözlük dertleşecek insan veritabanı

    tam 00:00'da şu başlığın hareketlenmesi gerçekten takdire şayan...

    tanım: azimli suserların 00:00 entrysi için alarm kurduklarını düşündüğüm veritabanı

    #aslanavda

  • 25. pegasus'un trabzon yolcularına 2 bin tl ödemesi

    ben pegasus'u tanıyorsam havale ücretini yolculardan kesmiştir.

  • 26. izmir'de bacakları asitle yakılan diren köpek

    goethe ne güzel demiş;

    “bir semtin sokak hayvanları sizden kaçmıyorsa, orada yaşayın. çünkü komşularınız güzel insanlardır.”

  • 27. ilk bilgisayarda yapılan mallıklar

    bi' zamanlar internet cafe işletirken bir müşteri geldi. ilk kez pc başına geçtiği belliydi.

    gelip bana; "yav arkadaş bilgisayarlarınız bozuk, mausu yukarı itiyorum aşağı gidiyor bi' bakar mısın?" dedi.
    ben de nasıl olur diyip yanına gittim. mausu yukarı-aşağı götürüyor, dediği gibi de oluyordu. bi' dakka bana verir misin mausu dedim ve elini çekince bir de ne göreyim; mausu ters tutuyor. hemen gidip masayı kapattım ve pc bozuk diyip parasını verdim yolladım.

    bu da böyle bir anımdır/başkasının mallığıdır.

  • 28. yılmaz morgül'ün afrin mesajı

    koy bunu sınıra kimse yaklaşamaz zaten

  • 29. bitcoin

    şu bir haftada zengin olmak isteyen parazitleri yakasından düşürse de bi rahat nefes alsak sözlükte. 'çıkacaksan çık, bekletme bizi', 'aha battık, düşüyor habire' gibi yorumları görmekten bıktım. bir tek tanımadığı adamlara "5000 dolar basacam, hangisine basayım?" diye soranların cahil cesaretine hayranım.

  • 30. öğretmenler şu an ne yapıyor sorunsalı

    mal gibi yatip tavana bakiyorum. daha iyi bir fikri olan varsa dinlerim.

  • 31. 3.5 milyon suriyeliyi topraklarına göndereceğiz

    tam tersi beyanatlardan bir diğeri.
    istanbul'a ihanet ettik dedikten sonra inşaatlar tekrar hız kazandı. 55 metrelik binalara izin verildi. bunlar olurken kendisi, en fazla 5 katlı bina olacak diyordu.
    yani buradan çıkaracağımız sonuç, bir kaç milyon suriyeli daha geliyor..

  • 32. ufak tefek cinayetler'in yayından kaldırılması

    keşke oya'ya tecavüz etseydi , ya da boğazını kesip çukura atsaydı...

    o zaman ceza yemezdi... hatta ölüsüne tecavüz de edebilirdi , nekrofiliyi işlemişler ooowwwww derdik.

    o son traşı kıza yaptırmayacaktı , kaldıramadı tabi türk milleti bu kadarını.

  • 33. paris'te açılan ilk nudist spor salonu

    hiç hijyenik olmayacak spor salonu.

  • 34. istanbul başakşehirspor

    memlekette içi boşaltılan nice şeyden biri de futbol, bu arkadaşlar da içi boşaltılan futbolun cisimleşmiş hali.

    bu sezon ya da başka bir sezon bu takımın şampiyon olduğunu düşünebiliyor musunuz? normalde şampiyonluk kutlaması nasıl olur? haftalar boyu sürer, istiklal'de, bağdat caddesi'nde, beşiktaş çarşı'da, hatta bursa'da, ayrıca ülkenin her köşesinde milyonlarca taraftar aynı renklele kutlama yapar, boğaz köprüsüne bayrak asılır, rakip gidip piçliğine bayrağı keser boğaza atar, öbürü piçliğine başka bir şey yapar, kimi zaman kantarın topuzu kaçar ama bu rekabet tatlı tatlı devam eder. ama bu arkadaşlar şampiyon olursa akp il başkanlıklarından kalkan bindirilmiş kıtalar dışında kimse sevinç gösterisinde bulunmaz. taraftar desen yok, köksüz, taraftarsız, senin benim cebimden verdiğim vergilerle ve üç beş tane yancı müteahhit ve işadamı tarafından beslenen, yarın kapansa kimsenin umurunda olmayacak suni bir takım.

    büyük dediğimiz takımların bir misyonu, felsefesi vardır, fenerbahçe general harrington kupasıyla istiklal harbi sırasında halkın moralini yüksek tutmuştur, galatasaray desen bir lise geleneğinden gelir, "türk olmayan takımları yenmek" gibi bir misyon belirlemiştir, beşiktaş baba hakkı ile seba ile bir duruşa sahiptir. taş gibi bir kuşağın elinde yükselmiştir bu takımlar. aranızdan birisi bana başakşehirsporun ne gibi bir felsefesi olduğunu söyleyebilir mi? dişe diş mücadele verip uefa ya gitmeye hak kazanan, ama kupa maçlarında saçma sapan kadrolarla maça çıkmayı alışkanlık haline getirmiş bir takımın ne gibi bir felsefesi olabilir? bir tane fb, gs ya da bjk teknik direktörü böyle bir şey yapmaya cesaret edebilir
    mi?

    spor kulübü kurmak her türlü belediyenin yapabileceği bir şey, bence yapmalılar da, ama bu iş benim paramla bana rakip olmaya gelince çığırından çıktı. bunu kabul edemiyorum.

    not: ali koç

    edit: #73667787 numaralı entrydeki arkadaş denyo olduğumu söylerken, şiddeti meşrulaştırdığımı söylemiş, ettiği lafı kendisine aynen iade ediyorum. hayatında zorunlu olmadıkça kavgaya karışmamış biri olarak söylüyorum, ettiğim laf holiganizm övgüsü içermiyordu. sadece rekabeti ifade ederken verdiğim bir örnekti.

    siz bu suni takımın taraftar baskısı olmadan oynadığı oyuna methiyeler düzedurun ama anadolu takımlarını yene yene geldikleri uefa kupasında asılmadan elendiklerini görmeyin sakın oldu mu? eğer arkasında bir taraftar baskısı olsaydı buna cesaret edebilirler miydi?

    fb, gs ve bjk, ve hatta diğer anadolu takımları iyiye gidebilir, kötüye de gidebilir, bu takımlara iyi ya da kötü yönetimler gelebilir, ama o takımlar arkalarında yüzbinler, milyonlar ile hep orada olacaklar, başakşehir gibi takımlar ise jenga gibi altındaki tek tuğla çekildiğide bin parça olacağı günü bekleyecek. belki yarın şişirme bir bedelle yabancılara satılacak ve başarılı olacak, ama asla halkın takımı olmayacak...

  • 35. kötü günlerde kişiye güç veren sözler

    ''sabahın en yakın olduğu vakit gecenin en zifiri vaktidir''
    ''hiçbir şey matematik dahilindeyse imkansız değildir''
    ''hasbunallah ve ni'mel vekil ni'mel mevla''

  • 36. space soldiers

    hiç bir bok anlamıyorum muhabbetten ama ngin siktir git.

    1 skyler white, 2 ngin. ikisini de tanımıyorum.

  • 37. sigara içmemek için en büyük neden

    birşeylere bağlı olmama isteği

  • 38. ateist olmanın en büyük faydası

    ne geliyorsa başıma ''benim tercihlerim'' yüzünden geliyor bilincine ulaşmaktır. suçu, yada başarıyı başkasının üzerine yıkmamaktır.

    (bkz: sorumluluk)

  • 39. 21 ocak 2018 fransa'nın bm'yi acil toplaması

    fransada yasamis biri olarak soyluyorum ,şu fransizlar kadar turk dusmani ,korkak ve o. cocugu baska bir millet yoktur.

  • 40. 21 ocak 2018 patriots jaguars maçı

    yarramı diyoruz amk, yani bu başlıklara gelip şöyle yazanları üst üste koyup sikeceksin. anlamıyorsan sor bu ne diye mal mal bir şey yazmadan önce.

  • 41. enes batur filminin arif v 216'yı geçmesi

    enes batur'un youtube'da 10 milyon takipçisi var (edit: yaklaşık 6 milyon takipçisi varmış).
    videoları şu zamana kadar birkaç milyar defa izlenmiş.

    artık yaşlanıyoruz, yeni neslin medyaya bakışı bizimkinden çok farklı.

    nasıl ki biz cem yılmaz izlerken büyüklerimiz kızıp "böyle saçma şeyler izlemeyin" diye nasihat veriyorduysa, şimdi de bizler aynı duruma düştük.

    bize cem yılmaz zamanında süper komik, eğlenceli geliyordu (hâlen öyle). ama yeni nesile de enes batur eğlenceli geliyor. anlayışlı olmak lazım.

    olağan dışı bir durum yok yani...

  • 42. arif v 216

    konusu kıt, ilk filme yapılan göndermeler ve iki üç komik sahne sayesinde ilerlemeye çalışan ve bir adet her daim berbat oyunculuk yapmasına rağmen rol bulmaya devam edebilen seda bakan barındıran film. poposu daha çok dikkat çekmiş zaten bu da bir fikir verebilir.

  • 43. salvador dali tablolarının saçma sapan olması

    salvador dali nin tablolarını saçma buluyorsanız seviyenize uygun olarak burhan altıntop un tokat'ın domates bahçelerinde kraliçe elizabeth adlı tablosunu öneririm. kafanızı fazla yormaz

    beğenmeyebilirsiniz anlarım da saygı diye bişey var .

  • 44. kapitalizmi anlatan en iyi söz

    ''sabahın altı buçuğunda bir çalar saatin sesiyle uyanıp yataktan fırlayan, giyinip zorla bir şeyler atıştıran, sıçıp, işeyip, diş fırçalayan, saçını tarayan, başka birine büyük paralar kazandırdığı bir yere ulaşmak için trafikle boğuşan ve tüm bunlara sahip olma fırsatı bulduğu için müteşekkir olması istenen biri hayattan nasıl keyif alabilir?"

    charles bukowski

  • 45. ideal kadın boyu

    kadın dediğinin boyu
    kadın dediğinin memesi
    kadın dediğinin kalçası
    kadın dediğinin boku
    kadın dediğinin
    ....

    bi rahat verin olum lan.

  • 46. cinemaximum

    alışmış insan bir kere -her alışveriş merkezinde bunlar olduğundan zaar- sinemaya gideceği zaman ilk cinemaximum sayfasına bakıyor. sanki başka alternatif yokmuş gibi. ben de böyleydim, ta ki bu haftasonuna kadar. merakla beklediğim filme bakındığım saatte bilet kalmadığını görünce hemen az ilerideki avm'ye gidelim madem dedim. baktım cinemaximum değilmiş, olsun dedim. ne olabilir ki? hem salon da boş. cinemaximum'ın 17,5 lira dediği bilete 11 lira verdim. salonda 3 çift vardık sadece. mısır almaya gittim, standart boy ve tanesi 5 lira. hani şu cinemaximum'da 13 lira olan mısır. sonra filme girdim, cort diye seans saatinde film başladı. ne bir reklam, ne fragman. lan dedim, nereye geldim ben. şimdiye kadar bayıldığım paralar, reklam izleyerek heba edilen zamanlar falan gözümün önünden film şeridi gibi geçti hep. daha da cinemaximum'a gitmem. göndermem.

    tanımsa tekelinin kırılması gereken sinema zinciri. kıralım bence. yeterin artık.

    edit: merakla beklediğim film tabi ki enes batur değil lan, coco *

  • 47. 30 yaş üstü evlilik ümidi kalmamış kadın

    bitmedi şu evliliği büyük başarı gibi gösterme çabanız.

    siz hiç evlendiği için mutlu olan biri gördünüz mü?

  • 48. jahrein

    bir konuda kendisinin aksi görüş belirten herkesi orospu çocuğu, mal, orangutan vs. olarak nitelendiren moronun teki. zaten her konuda fikri olmasından anlaşılması gerekli bu arkadaşın sıfatları. liselilerin pohpohlayıp kaldırdıkları binlerce götten sadece biri. aksini düşünen orospu çocuğudur xdxd.

  • 49. ahmet mümtaz taylan

    biz onu hepsinden önce kurşun yarasında selamoğlu karakteriyle sevdik. liseliler bilmez.