"insanlık tarihinin en büyük dahisi"ndeki "en büyük" kısmını biraz açmak istiyorum. eğer kastedilen şey "zeka" konusundaki nitelik ise belki dediğim kişi olmayabilir. lakin dahiliğin yanında başka bir özellik ile büyüklük kazanılıyorsa o zaman benim tercihim giordano bruno bey kardeşimdir.
neden?
dahilik kavramını biz hep bilim insanları konusunda düşünüyoruz normal olarak. bilim insanlarının temel uğraş konusu tabi ki bilim (aferin bana güzel tespit)
söyleyeceklerim daha yeni başlıyor.
az çok okuduğum kitaplarda ve izlediğim belgesellerde bilim tarihindeki en önemli şeylerin başında şu ikisi geldiği kanaatindeyim: 1-her bilim insanının bir önceki bilim insanlarından faydalanarak bir gelişme kaydetmesi. 2-cesaret.
1. maddeyi dikkate aldığımızda bilimin tarihsel olarak her dahinin katkısıyla bir yerlere geldiğinden bahsedebiliriz. eğer dahi, dahiliğinin getirdiği imkanlar ile bir bilimsel çalışma ortaya koyamıyor ise veya ortaya koyduğu bilimsel çalışmayı dış dünya ile paylaşamıyorsa insanlığa ve bilime katkısı olamadığı için dahilikte "en büyük"lük sıfatını hakketmediğini düşünüyorum.
2-zurnanın zırt dediği nokta: cesaret.
hatırlatalım.ilk maddenin geçerli olabilmesi dahiliğin dışa vurumuyla ve bunu dünya ile paylaşmayla mümkündü. örneğin galile kardeşimiz önce teleskopu bulacak ki, carl sagan uzay bilimlerine yönelsin. ya da mercekti camdı bunlar bulunacak ki galile kardeşimiz teleskop yapabilsin gibi.
peki dahiliğin verdiği imkan ile ortaya koyulan bu buluşları dünya ile paylaşmak için neden cesaret şartı gereksin?
çok basit, ya din adına, ya ekonomi adına ya da belirli tabular veya çıkarlar adına bir baskı tarih boyunca bilimin üzerinde ağırlığını hissetrirmiştir. eğer bilim insani cesarete sahip olmaz ve bilimsel çalışmasını ortaya koymaz ise birbirlerinin üzerilerine inşa edilen bilimsel bir yapı söz konusu olamaz. olursa da aksak olur. o nedenle cesaret, olmazsa olmazdır.
bu açıklamalar ışığında bruno kardeşimiz kimdir?
kendisi esasında bir papazdır. evrenin, klisenin anlayışından çok daha farklı olduğunu ve dünyamız gibi başka dünyaların olduğunu düşünmüştür. bu düşüncesi herhangi bir bilimsel çalışmadan ziyade iyi bir zekanın getirdiği başarılı bir tahmindir. ancak bu tahmin ve fikirler klisenin hoşuna gitmez. brunoyu sürerler. gittiği yerlerde de alay ederler brunoyla ama bruno yılmaz "gurbet elde bir hal geldi başıma aglama gözlerim mevlam kerimdir" der. derman arar iken derde düş olan bruno tekrar memleketine döndüğünde klise onu hapise atar. yargılamasında fikirlerinden vazgeçerse kurtulacağı söylenir. aksi takdirde şehir meydanında dilinin koparılacağı ve yakılarak öldüreleceğı söylenir. bruno "sen yanmazsan ben yanmazsam biz yanmazsak nasıl çıkar karanlık aydınlığa" diye haykırır, kliseye bu hükmü verirken siz benden daha çok korkuyorsunuz der. bruno fikirlerinden vazgeçmez. ve yakılarak öldürülür.
brunonun ateşi muazzam bir aydınlığa sebep olur. kendisinden sonra bir çok insana "acaba haklı mıydı?" düşüncesini yerleştirerek fikir ekmiştir zihinlerine. sen ben olsak kliseye "getirin abi dünya düz deyin imzalayayım, üçgen deyin imzalayayım yeter ki beni öldürmeyin" deriz belki. ama bruno demedi.
işte "en büyük" dahilik budur kanımca. tabi burada dahiliğe faydacılık unsuru ile bakıp bize, yani insanlığa katkısı bakımından değerlendiriyorum. yoksa kendine dahiysen dahisin banane, bu seni en büyük yapmaz gözümde.
madem konusu açıldı cesaretli bir kaç dahiyi daha analım.
(bkz: michael servetus)
(bkz: hypatia)
(bkz: clair cameron patterson)
ınsanlık tarihi boyunca belki yüzlerce vardır. saygıyla şükranlarımı sunuyorum.
levhi kalem2 profili
-
insanlık tarihinin en büyük dahisi
-
hastane girişine yazılması gereken sözler
"google diye bir doktor yoktur"