lovecraftian4
profili

  • izinli mahkumun yaptığı katliam

    “bir süre önce cezaevinden izinli çıkan fırat alan, eşinin ailesinin evine gitti. eşi evde yoktu fakat evde bulunan kayınvalidesi ve baldızı ile tartışmasının ardından yanında götürdüğü tabanca ile 2 kadına ateş açtı. 2 kadın da olay yerinde hayatını kaybetti, seken kurşunlardan ağır yaralanan 10 yaşında çocuğunsa hayati tehlikesi var. olay ardından saldırgan fırat ise kaçtı.”

    (çeşitli haber kaynaklarına göre; saldırganın yakalanması için polis çalışma başlattı… emniyete teslim oldu… operasyonla yakalandı… şeklinde muhtelif bilgiler var.)

    haberin 1. bölümü:
    https://www.youtube.com/watch?v=czzeg9nqulm

    ve izinli mahkumların birçok vukuatına değinilen (“izinli gaspçılar”ın öldürdüğü halit ayar, firari-izinli mahkumun öldürdüğü ceren özdemir ve daha birçok olay gibi) haberin 2. bölümü:
    https://www.youtube.com/watch?v=99ecdd5qk8m

    bu kaçıncı “izinli” mahkum dehşeti?! insanlara işyerinde, okulda, askerde böyle rahat izin verilmiyor. suçlulara bu ne rahatlık? sözlükte ve medyada da uzun süre konuşulan özellikle halit ayar ve ceren özdemir’in katledilmeleri ve daha birçok olay ile de iyice ayyuka çıkan ve infial yaratan açık cezaevine geçişin ve iyi halin değerlendirmeksizin otomatik uygulanmasının, denetimsiz ve gelişigüzel izin müessesesinin bırakın düzeltilmesini aksine çıkarılan yasa (bkz: infaz düzenlemesi kılıflı af) ile ceza, ıslah ve caydırıcılık mekanizması da rezil edildi. sonra bilmem kaç suç kaydı olan bilmem ne şunu gaspetti bunu bıçakladı onu katletti..!

    peki can ve mal güvenliğimiz, mazlumun-mağdurun ahı, adalete olan inancı..?? indirile kesile ceza bile çekmeyen, ıslah edilmemiş toplum zararlılarının keyfi rahatı; asayişten, toplumdan ve gadre uğrattıklarından daha mı kıymetli?!

    konu hakkında ceza hukukçuları ersan şen ve ruşen gültekin;
    bu tip insanların ıslah olmadan veya hiç günyüzü görmemesi gerektiğini ya da izin, açık cezaevi, iyi halin adeta otomatik uygulanmamasını, bunun ayrıntılı incelemeye, denetime ve bir takibe de tabi olması gerektiğini teferruatlı şekilde irdelemişlerdi. ilgilenenlerin bunu da izlemelerini kesinlikle tavsiye ederim. türkiye neden bu halde biraz fikir verebilir.
    https://www.youtube.com/watch?v=1nnpsjuxfeg

  • stanford doktoralı üyeye internetçi arkadaş demek

    cahillerin ve hanzoların özellikle kültürlü, biraz olsun dahi eğitimli ve görgülü insanları aşağılama, küçümseme, ezme tavırları türkiye'de çoğunlukla rastlanacak bir durum, hele ki çıkarlar aklıselimden baskın olmayagörsün, en ufak makam mevki sahibi olmayagörsünler... zira kendilerini kötü hissetmelerine sebep olur ya da kendi varlıkları için tehdit görürler.

    bu genel değerlendirmenin meseleye ayna tutup tutmadığı kararı ise size kalmış...

  • infaz düzenlemesi kılıflı af

    tekrar ediyorum, suç mağduru bir aileyiz ve bunu görüşmüş olduğum diğer birçok suç mağduru ailelerin de sesi olmak adına yapıyorum.

    bir önceki #103878926 bu yazımda ve aslında şu ana dek defalarca da konuyu açıkladım o yüzden mümkün nispet bu kez kısa tutmaya çalışacağım. yazımda da belirttiğim üzere, "inşallah büyük çapta bir rezalete imza atmazlar" dedim ama durum yazık ki çok kötü, "büyük çapta bir rezalete imza atacaklar" gibi gözüküyor.

    görüyorum ki, (isimleri lazım değil) birileri bunun güya "infaz düzenlemesi" olduğunu af olmadığını söyleyerek milleti aptal yerine koymaya çalışmaya başlamış. bunun sebebi de kuvvetle muhtemel ki toplumun ve mağdurların tepkisini dindirmeye veya bastırmaya çalışmak.

    mhp'nin çirkin af/indirim/şartlı tahliye talebini güya redderek,
    "şahıslara karşı işlenen suçları affedemeyiz, o zaman adil bir iktidar olamayız."
    "mağdur-mazlum affeder o ayrı ama biz asla."
    "hırsıza, katile, dolandırıcıya, gaspçıya, uyuşturucu tacirine... kader mahkumu mu diyeceğiz?"
    "devlet kendisine karşı işlenen suçlarda af yetkisini kullanabilir. şahıslara karşı işlenen suçlara devletin af yetkisi yoktur. bu bizim temel ilkemiz."
    "yapanın yanına kâr kalmayacak bir düzenleme olacak"
    ... gibi sözleri şu ana dek de defalarca telaffuz eden akparti ve hükümet şimdi neredeyse "şahıslara karşı işlenen tüm suçlara" af/indirim/denetimli serbestlik hazırladı.

    öldürme(taksirle yani hız yaparak/alkollü ve maganda kurşunu...gibi)/teşebbüs,
    hırsızlık, dolandırıcılık, yağma/gasp...(nitelikli veya değil)
    cinsel suçlar,
    uyuşturucu
    alıkoyma,
    mükerrer
    çeteler-mafyalar-örgütler,
    kaçakçılık,
    sahtecilik,
    yaralama-sakat bırakma,
    tehdit,
    şantaj,
    işkence
    firar ... gibi birçok suç bu affa tabi olacak.

    -neden bu bir aftır?
    rahşan affı da bilindiği üzere temeli şartlı tahliyeydi. ama sonuçta ne oldu? içeri girmiş ve girecek olan binlerce can, mal, namus... düşmanı cezasız veya cezaları yarıda kesilerek salıverildi. toplum halen bunun acılarını, sancılarını yaşamaya devam ediyor.

    mhp'nin çirkin af/indirim/şartlı tahliye talebini reddenen akparti ve hükümet şimdi aynısının laciverdini yapmaya çalışacak ve gözüken o ki muhalefetin de hiç umrunda değil mağdurlar! bir dönem çok kişi karşı çıkıyordu ne oldu ise birden sesleri azaldı hatta aksine mağdurların lafını eden yok, arkasında duran yok ama suçluların tahliyesi için canhıraşlar... yazıklar olsun!

    şimdi bilmeyenlere özet geçeyim;
    birçok suçun infaz oranının 1/2 olması ve şu asıl sorun teşkil eden denetimli serbestlik-şartlı tahliye denen garabetin 3 yıl gibi uçuk bir rakama çıkarılması demek,
    yani:
    -6 yıl ve altındaki cezalı içerideki ve içeri girecek olan suçluların serbestliği demek.
    -10 yıl alanın bile 2 yılda çıkması demek.
    -mağdur edilenlerin yüzüstü bırakılması, tekrar mağdur edilmesi, ahlarının yerde kalması demek.
    -cezanın sadece ve sadece bir imza ile savuşturulması demek.
    - (bunun altını çizerek söylüyorum) binlerce soruşturmanın, kovuşturmanın(davanın), onama bekleyen cezaların... neredeyse hiçbir anlam ifade etmemesi demek.
    -onlarca suç işleyen bir suçlunun dahi her bir suçuna yalnızca imza atarak cezalarından kurtulması demek.
    -bu kul hakkı yemektir.
    -cezaların zaten caydırıcı olmayan niteliğini tümden bitirmek demek.
    -adalete olan güvenin yer ile yeksan olması, yapanın yanına kâr kalması demek.

    dahasını da anlatayım mı? suç mağduru olsun ya da olmasın telefonda rahatsızlığını, üzüntüsünü bildirenlere bazı yetkililer, bazı sözümona vekiller mağdurları bile tersliyor, ağlayan insanların yüzüne telefonu kapatıyorlar, dinlemek istemiyorlar. sanki arayan kişiler "suçlu" kişiler suç mağdurları değil!.. adalete güvenmiş olan mağdurlar bu durumda ne yapsınlar? adaleti kendi elimizle mi sağlayalım? devlet bize bunu mu söylüyor?!

    birkaç gündür suçtan her şekli ile zarar gören, hayatları bu suçlular yüzünden mahvolan, bu suçluların gadrine uğramış...canından, malından, sağlığından... olmuş suç mağdurlarının şimdi psikolojilerini bir düşünün!

    edit: çok az olsa anlamayanlar, anlamak istemeyenler var işine gelmeyenler var, olacak o kadar arsızlara alıştık... nicesini gördük bu zamana kadar...
    devlet; asayişi, insanların can, mal, namus...güvenliklerini sağlamak ile; bunu bozanları, aksi hareket edenleri de cezalandırmak ile mükelleftir.
    şayet bu şekilde olursa devlet görevini yapmamış olur hatta aksini yapar ise devlet kendi varlığına ve milletine ihanet etmiş olur.
    edit2: chp de açıklama yapmış. hiç şaşırtmadı! diyorlar ki, "kadına karşı suçlar ve uyuşturucuya karşıyız"... eee? diğer suçlar iyi mi? onların yaptıkları yanları kalsın öyle mi? ayrıca bu yukarıdaki suçlarda kadın-erkek ayrımı mı var? bu ne çirkin mantık?!
    "izinli" gaspçıların öldürdüğü (bkz: halit ayar) (bkz: cezaevinden izinli çıkıp birini öldürmek) binlercesinden yalnızca bir örnek!
    edit3: sayın yazar arkadaşlar lütfen up yazmayın. kurallara aykırı sanırım, kısa süreli çaylak yapılıyor.
    #affahayır

  • pfdk'nın sofiane feghouli'ye 3 maç ceza vermesi

    "herkes"in anlayacağı şekilde yazayım;

    - feghouli'nin pozisyonunda yumruk yoktur, bir itme/itekleme vardır, bu vb durumlar türkiye liginde es geçildiği bile çok olmuştur. herkese böyle bir standart uygulanmış/uygulanıyor olsa amenna.
    - (bu benim görüşümdür) aslında her ne kadar olcay tekmeleme ve itekleme de yapsa onun da cezası fazladır. nitekim, 2 kişi de sarı kartla geçiştirilebilir pek çok örnekteki gibi.
    - caner küfür yüzünden 4 maç ceza almıştır; bunu da 1 kere değil defaatle ve belirgin, bir biçimde yaptığı için. benzer durumda şenol güneş (aynı küfürden) ceza almamıştır işte bir standartsızlık daha.
    - gelelim emre belözoğlu vb türevlerine; yıllardır bıkmadan usanmadan küfür kıyamet... bir de buna ırkçılığı ekleyin. peki ne oluyor? genelde hiç bir şey.
    - m.başakşehir'in olayı bile nasıl olduysa kaynadı, basitçe, anlamsızca...

    yani daha fazla söylemeye gerek var mı? cezalar hakkaniyetli şekilde uygulanmıyor.

    edit: imla