pablo andres5
profili

  • devlet pkk'lı kadınları vahşice öldürdü

    üzerine bu kadar çok konuşulsa da mesele canan kaftancıoğlu değildir.

    7 haziran 2015 genel seçimleri'nde akp %40 aldı, meclisteki çoğunluğu kaybetti. iktidar geçirdiği bu sarsıntıyla devrildi devrilecek deniyordu. peki akp belini nasıl doğrulttu? 1 kasım 2015 genel seçimleri ile mi? hayır. akp, muhalefetin içine yuvalanmış omurgasızların desteğiyle önce psikolojik üstünlüğü ele geçirdi. bunun iki aşaması vardı, birincisi deniz baykal partisine sormadan, kendisine siyasetin ulu bilgesi havasını vererek gidip zor durumdaki erdoğan ile görüştü. meşruiyet tesis eden büyük bir rahatlamaydı bu. ikinci aşama ise söz muhalefet partisi mhp’nin uzlaşmaz tavrıyla 1 temmuz 2015’te akp adayı ismet yılmaz’ın meclis başkanı seçilmesiyle oldu. ve 1 kasım’a kadar giderek artan terör ve şiddet ortamında oylarını %50’ye çıkardı.

    güncel meseleye geçmeden evvel şunları sormalıyız:

    akp iktidarı, terör örgütlerine açıkça veya örtülü olarak destek veren kişileri yargılamaya ve tutuklamaya aklına esip karar vermişse neden kendi partisinin yönetici ve milletvekillerinden başlamıyor? akp’nin yarısı fetö terör örgütüne destek vermedi mi? üstelik bu, kaftancıoğlu’nun açıklamalarının çok daha ötesinde, en açık biçimde sunulan bir destek olmasına rağmen.

    hilal kaplan’dan mehmet metiner’e, galip ensarioğlu’ndan bülent arınç’a pek çok akp’li, pkk hakkında “terör örgütüne destek” mahiyetinde sayısız açıklamalar yapmadılar mı?

    hukuk, canan kaftancıoğlu’na işliyor da, diğerlerine neden işlemiyor? suç ve suçun niteliği kişiye, kişinin partisine göre mi değişiyor?

    mihail bakunin’in meşhur sözüne geliyoruz: “hukuk, iktidarın fahişesidir.” bilhassa totaliter rejimlerde.

    “devlet bizde, güç bizde, istediğimizi, istediğimiz zaman oradan alırız” demek istiyorlar. yarattıkları korku imparatorluğu yerel seçimlerde aldıkları mağlubiyetle yine sarsılıyor ve seçimde kaybettiklerini, ellerinde tuttukları yargı ile geri almaya, korku imparatorluğunun temellerini sağlamlaştırmaya ve korkuyu bizlere yeniden hissettirmeye çalışıyorlar. ve bunun için de en kolay lokma gördükleri birini, canan kaftancıoğlu’nu seçtiler. onu devreden çıkartarak, chp’nin görevden almasıyla veya kaftancıoğlu’nun tutuklanmasıyla, bunu tekrar başaracaklarını düşünüyorlar. günlerdir sayısız haber sitelerinde, kanallarda ve gazetelerde canan kaftancıoğlu’nu hedef almaları bundan. onu yalnızlaştırmak, çaresizleştirmek ve lanetlemek istiyorlar. böylelikle canan kaftancıoğlu’nu ortadan kaldıracaklar ve “biz buradayız” diyecekler. duracaklar mı? hayır. unutmayın, bunlara göre kemal kılıçdaroğlu da pkk’lı ve ona alçakça saldırıp yumruk atan inek hırsızı bir "millî kahraman". ve sonra, sıra mutlaka başka birine gelecek, "asla bana dokunmazlar" diyenlere bile.

    akp medyası’nı sadece ahaber ve türevlerinden ibaret görmeyin. bunun için de muhalif kılığına bürünmüş olanlar da var. vatan partisi, ulusalcılar ve aydınlık gazetesi bütün seçim süreci boyunca chp’yi ve chp adaylarını hedef aldı. yaptıkları kara propagandaya göre, chp; fetö’den pkk ve dhkp-c’ye kadar terör örgütlerinin hizmetine girmiş, vatan hainleri tarafından ele geçirilmiş bir partiydi. bu yalanlara nihat genç gibi kafası kırık, kullanışlı aptallar da eşlik etti. mesela seçim öncesinde dedi ki, ispark seçim rüşveti olarak pkk’lılara verilecek ve yeni bir hendek savaşı başlayacak:

    https://www.sabah.com.tr/…edel-olarak-isparki-verse

    nihat genç’in açıklamalarını twitter’da kimler rt’leyip, fav’lıyor? ibrahim karagül gibi radikal islamcı olan akp’liler. bursa büyükşehir belediye başkanı alinur aktaş’ı, yani türkan saylan, uğur mumcu ve aziz nesin gibi insanlara ağır hakaretler eden bu kişiyi kazandığı seçim sonrasında ilk tebrik etmeye gidenler kim?

    https://twitter.com/…us/1129497582282203138/photo/1

    doğru bildiniz, vatan partisi bursa il yönetimi.

    canan kaftancıoğlu'nun bu ve benzeri sözleri yüzünden zaten milliyetçi ve ulusalcılar (başta da tabii ekşisözlük'te boy gösteren mümtaz şahsiyetler) oylarını ekrem imamoğlu'na vermeyeceklerdi. kadıköy belediye başkanı adayı, bir parti emekçisi olmasına ve pkk'yı öven tek bir söz etmemesine rağmen, sırf adı şerdil dara odabaşı ve kürt diye kadıköy'de de zaten chp adayı'na oy vermeyecek, iyi parti adayı'na oy vereceklerdi. verdiler veya vermediler de ne oldu? chp rekor oy ile istanbul'u, kadıköy'ü, adana'yı, antalya'yı, mersin'i aldı. bu kişilerin küfrettikleri, hakaret yağdırdıkları hdp'lilerin de ufak bir payı oldu sanırım bu başarıda. peki ya nihat genç, birgül ayman güler ve vatan partisi ile ittifak yapılsaydı ne alınırdı?

    şunu da hatırlatayım: canan kaftancıoğlu, kemal kılıçdaroğlu tarafından bir koltuğa oturtulmamıştır, chp delegelerinin oylarıyla seçilmiş chp istanbul il başkanı'dır. her şeyi biliyorsunuz siz gerçi, pardon.

    bir de ümit özdağ var tabii. "devlet, teröristleri terörize etmeli"ymiş. iyi de 1970'lerde pkk filân yoktu. ama terörize işler yine de oluyordu. yani ümit efendi, maraş'ta alevileri, ankara'da türkiye işçi partili gençlerl, beyazıt'ta üniversiteli gençleri, disk başkanı kemal türkler'i, savcı doğan öz'ü canan hanım'ın kayınpederi yazar ümit kaftancıoğlu'nu terörize ettiğiniz gibi mi mesela?

    canan kaftancıoğlu ne söylüyor peki?

    “pkk’lılar güzel insanlardır, devlet onlara dokunmamalıdır” mı diyor yoksa “terörist bile olsa bütün suçlular hukuka göre yargılanmalıdır” mı diyor?

    gerçekten gerizekâlı değilseniz, dinlediğinizi ve okuduğunuzu anlamaya yetecek bir zekânız varsa kaftancıoğlu’nun açıklamalarında ne söyleyip ne söylemediğini kolayca anlarsınız. kuşkusuz siz insan haklarına, modern hukuka ve demokrasiye dayanan bu yöntemi ve prensibi beğenmeyebilirsiniz. belki size göre devlet, teröristleri vahşice öldürmeli, hırsızların kolunu kesmeli, tecavüzleri “şey”inden asmalıdır. bana göre dünyanın en ilkel ve aptalca yöntemidir bu, yine de düşünce hürriyeti var, söyleyin. fakat canan kaftancıoğlu’nu söylemediği sözler üzerinden suçlamayın.

    bana göre, pkk’lı bir teröristi veya suruç’ta hdp’lileri, reina’da yılbaşını kutlayan insanları katleden bir ışid’li teröristi mahkemelerde yargılamalıyız. insanlığın geldiği aşama, modern hukuk ve devlet anlayışı bunu söylüyor. hukuk bunun için var, sizi bir suçluyla aynı şey yapacak kısas anlayışından kurtarmak için. vahşetin karşılığında vahşet, örgüt terörünün karşılığında devlet terörü sizi lanetlediğiniz terör örgütlerinin bile hem hukuken hem de ahlâken gerisine düşürür.

    not: ne anlatırsanız anlatın bazen değişmez. birileri hayvan çiftliği'ndeki koyunlar gibi durmadan meler, bazıları ise zengin mutfağı'ndaki köpekler gibi durmadan havlar.

  • 21 mart 2018 internete rtük denetimi

    "quien no conoce su historia está condenado a repetirla"

    bu soz "pablo escobar: el patron del mal" isimli unlu uyusturucu baronunun hayatini anlatan sahane dizinin her bolumunun basinda yazar. turkcesi: "tarihi bilmeyen tekerrur etmeye mahkumdur".

    yuz yildan fazla oldu abdulhamid'in "devr-i istibdad"i biteli ve cok uzun zaman olmadi tarihimizin o baskici sultaninin bir kahramana donusmesi ve ayni zamanda yeni bir sultanin ve yeni bir devr-i istibdadin ortaya cikmasi.

    demek ki tarihi bilmiyoruz. yalniz tarihi degil, sanat, bilim, siyaset filan uzar gider de biz asil ozgurlugumuzun kiymetini bilmiyoruz, fiilin kipini degistereyim: bilmemisiz.

    kus misali ucup gidiyor iste ozgurluk. netflix'te diziler ne olacak, puhu'daki ficipimi sansurlenirse napacagiz en buyuk endise. merak etme survivor izlersin! o da olmadi dirilis, mirilis takilirsin trt'de.

    ozgurluk o kadar ucuz degil, yavas yavas anliyorsun. kizma ama aslinda coktan kaybettin, ne zaman mi?

    senden olmayan, senin gibi dusunmeyen haksizliga ugradiginda oh cektiginde, insanlar haksizliga, zulme karsi sokaga cikip polislerin karsisinda bir avuc kaldiginda, rahatini bozmayip hicbir siyasi toplantiya, mitinge katilmadiginda, o zayif, solcu esmer kiz hak, hukuk, adalet derken sen o kizin sesiyle, fizigiyle dalga gectiginde kaybettin.

    bunlar daha hicbir sey degil, daha neler neler var yitirecegin. oyle cifipi'deki bilmem neyin sansuru gibi de degil. sen o cirkin dedigin kizin o cirtlak sesini cok arayacaksin cunku baski karsisinda o sesin ceyregini cikaracak got sende yok. o sese bile muhtac kalacaksin. oyle saniyorum ki bunlari henuz idrak bile etmis degilsin aslinda, kadin-erkek iliskileri, seren serengil, fener galatasaray takilmaya devam et fakat mutlak anlayacaksin yalniz cok gec olacak.

    bu ulke, bu toplum tam bir cinnet halinde. belki de haksizlik ediyorum, herkes her seyin farkinda ama bu seylerden kacmaya, bir seyleri unutmaya calisiyor. galiba en dogrusu benim de kitaplara, makalelere donmem.

  • ahmet altan

    ne ahmet altan'ı ne nazlı ılıcak'ı zerre kadar severim. başlarına gelecek kötü şeyler beni üzmez. fakat adalet dağıtması gereken, yasalara ve kanunlara göre karar alması icap eden hukuk mekanizması bu kötülüğün kaynağı ise vay halimize !

    çünkü yozlaşmış, asıl amacından saptırılarak politik ve ideolojik hesapların görüldüğü bir silaha dönüştüğünde hukuk, o memleket iflah olmaz. başımıza gelen şey de bu.

    deniz yücel "pkk'lı bir terörist" ve "bir alman ajanı" idi, başta erdoğan olmak üzere devlet ricalinin söylediğine göre. üstelik bu iddialar çok eski zamanlardan kalma da değil, birkaç hafta önce söylenmiş sözler. ama bugün deniz yücel serbest!

    deniz yücel terörist ve alman ajanı ise neden serbest?

    peki ya terör örgütü lideri olduğu iddia edilen eski genelkurmay başkanı?

    gülen'in en yakın adamlarından biri olan hüseyin gülerce nasıl oluyor da hükümete yakın kanallarda tv programı yapabiliyor?

    yıllarca aynı sözleri söyleyen, yani 2005, 2010, 2015'te sürekli aynı şeyleri söyleyen milyonlarca oy alan bir siyasi parti lideri neden tutuklu? tutuklanmasına sebep olan sözleri ve eylemleri 10 yıl evvel de sabit olduğuna göre neden o zaman tutuklanmadı? ve öcalan ile devletin rızasıyla görüşmesine ve görüşme fotoğrafları devlet tarafından çekilmesine rağmen nasıl bunlar suç unsuru olarak iddianamede yer alabiliyor?

    bu ülkede yaşanan binlerce çelişki, garabet ve rezalete dair yalnızca dört basit soru. üstelik bunların haricinde, binlerce soru üretilebilir. siz buraya demokratik, laik, hukuk devleti filan mı diyorsunuz hâlâ?

    düşünün ilhan cihaner'e o fetö komplosu yapıldığında cihaner'i tv8'de din, demokrasi, halk düşmanlığıyla adice suçladığında kumandayı televizyona fırlattıran nazlı ılıcak gibi nefret ettiğim birini bile bana müdafaa ettiriyor bu ülkenin hukuku. ama aslında onu değil, ben bu ülkenin, yani bizim kendi hukukumuzu savunuyorum.

    ahmet altan değil mesele, siyasi iktidarı öyle ya da böyle rahatsız eden zararlı bir unsurun, bir devletin meşruiyet kaynağı olan, bir ülkede huzurun ve adaletin en büyük güvencesi olması gereken hukuk mekanizması tarafından ortadan kaldırılmasıdır. zararlı unsurun adının selahattin demirtaş, nazlı ılıcak, enis berberoğlu, ahmet şık, ahmet altan, figen yüksekdağ veya kadri gürsel olmasının hiçbir ehemmiyeti yoktur.

    bu ülkede hukukun olduğunu söylemek için ya büyük bir aptal ya büyük bir alçak olmak lazım!
    bir adamın iki dudağının arasından çıkan sözlerdir akıbetimizi belirleyen, kanun kitaplarında yazanlar değil!
    hiçbirimizin hukuku yok, hiçbirimizin can güvenliği yok, hiçbirimizin özgürlüğü yok!
    türkiye bir kabile devleti değildir çünkü henüz o seviyede bile değildir!

    not:

    arkadaş,

    velev ki müebbet alan can düşmanın olsun, yine de sen sevinme!

    çünkü o can düşmanın saydığın kişi, tarafsız mahkemeler tarafından kanunlara uygun olarak değil, bütün iktidarı elinde toplayan bir kişinin kararıyla yani keyfi olarak bu cezayı aldı. hak edip etmediğine bakılmadı. yarın sen hedef olduğunda (ki her muhalif bir hedef) aynı hukuksuzluk senin başına geldiğinde söyleyecek sözün olmaz çünkü sen "içimin yağları eridi", "oh olsun", "az bile yapmışlar" diyerek büyük bir hukuksuzluğa meşruiyet kazandırdın.

  • türkiye'yi anlayabilmek için okunabilecek kitaplar

    (bkz: devlet-i aliyye)
    (bkz: halil inalcık)

    (bkz: türkiye’nin düzeni)
    (bkz: doğan avcıoğlu)

    (bkz: türkiye iktisat tarihi 1908-2009)
    (bkz: korkut boratav)

    (bkz: asya üretim tarzı ve osmanlı toplumu)
    (bkz: sencer divitçioğlu)

    (bkz: osmanlı-türkiye iktisadi tarihi 1500-1914)
    (bkz: şevket pamuk)

    (bkz: türkiye'de popülizm (1908-1923))
    (bkz: zafer toprak)

    (bkz: türkiye, islam ve sekülarizm)
    (bkz: türkiye'de toplum ve siyaset makaleler 1)
    (bkz: şerif mardin)

    (bkz: denge oyunu)
    (bkz: simgeden millete)
    (bkz: selim deringil)

    (bkz: modernleşen türkiye'nin tarihi)
    (bkz: milli mücadelede ittihatçılık)
    (bkz: erik jan zürcher)

    (bkz: türkiye’de devlet ve sınıflar)
    (bkz: çağlar keyder)

    (bkz: anka'nın yükselişi ve düşüşü)
    (bkz: oral sander)

    (bkz: paradigmanın iflası)
    (bkz: fikret başkaya)

    (bkz: kürt sorunu ve devlet)
    (bkz: tarih vakfı yurt yayınları)

    (bkz: türkiye kurulurken kürtler)
    (bkz: sinan hakan)

    (bkz: azgelişmişlik sürecinde türkiye)
    (bkz: stefanos yerasimos)

    (bkz: türkiye'de çağdaşlaşma)
    (bkz: niyazi berkes)

    (bkz: türkiye cumhuriyeti'nde tek-parti yönetiminin kurulması 1923-1931)
    (bkz: mete tunçay)

    (bkz: cereyanlar)
    (bkz: tanıl bora)

    edebiyatçı olarak refik halid karay, yakup kadri karaosmanoğlu, kemal tahir, orhan kemal ve yaşar kemal...

    yukarıdaki eserlerde geçen her fikre katılmam, okuma eylemi zaten kendi dünya görüşümüz açısından mühimmat depolamak üzerine olmamalı. unutmayalım ki farklı bakış açılarını yansıtan, yeni yaklaşımlara sahip eserler zihin açıcı ve öğreticidir.

  • osman kavala

    osman kavala'nin gozaltina alinmasi cok onemli bir hadisedir. bunun uluslararasi sonuclari da olabilir.

    kendisini taniyip da sevmeyen, saygi duymayan pek yoktur, bilgisi ve gorgusuyle kendisini belli eden zarif bir insandir. komplo teorileriyle aklini yitirmis aklievvel sagci vatandas, tanimadigi ve kendisinden farkli gordugu insanlari turkiye uzerinde oynanan buyuk oyunlarin bir parcasi sayivermekte gecikmemis hemen yine twitter dunyasina bakildiginda. kavala'nin gozaltina alinmasiyla cogu son bir ayda bazisi da bu gece yayimlanmis detayli ve uzun osman kavala incelemeleri bir anda ortaya cikiverdi. bu bir tesaduf olabilir mi?

    peki kavala'nin gozaltina alinmasi, akp'nin uzun zamandan beri devam edegelen dusman yaratma stratejisine gore hangi kuruluslari ya da kisileri potansiyel supheli yapiyor? ya da mahkeme salonlarinin yeni mustakbel zanlilari kimler olacak?

    bahsettigim incelemelerde acikca goruluyor, daha dogrusu suc dosyasi demek gerekir, kavala'nin suc dosyasi:

    birgun gazetesi
    iletisim yayinlari
    aras yayinlari
    tarih vakfi (yayinlari)
    acik radyo

    ve daha pek cok dernek hatta cezayir restaurant bile. simdiden linc baslamis. siradan vatandas bu saydiklarimin hatta kavala'nin adini bile bilmez ama akp'nin yazar-cizer takimi iyi bilir. muhtemelen mal bulmus magribi gibi uzerine atlayacaklardir yarin. kavala'yi gizli iliskiler icerisinde olmakla suclayanlar inaniyorum ki ne katar'la olan tuhaf iliskilerinden ne de abd'de halkbankasi yoneticisinin ve iranli dostlarinin tutuklu olmasindan hic soz etmeyeceklerdir.

    almanya'ya nazizm boyle gelip yerlesti ve almanya gibi bir ulkeyi yerle bir etti. turkiye'nin istikameti farkli gorunmuyor. aydinlarini, gazetecilerini, yazarlarini, muhalif siyasetcilerini hapseden, muhalefet yapani yok etmeye calisan, kurdugu linc mangalariyla sosyal medyayi terorize eden ve aptal ama aptal oldugu kadar nefret dolu ve kindar bir toplum yaratmis olan siyasi iktidarin cokusu nsdap'in cokusu gibi olacak, geride fiziksel olarak degilse bile ekonomik, politik, ahlaki bir enkaz birakacak.

    ayse hoca'ya gecmis olsun.