dayının alter kişiliği. şaka bir yana dayıda şizofreni var ve farkında değil.
asuman necla latif banu8 profili
-
altın arayan dayıya küfreden kedi
-
35 yaş üstü bekar kadınların arızalı olması
standartların dışında kalan kadındır. bu yüzden standart erkeklere uyum sağlayamadığı için bekardır. türkiye'deki erkek profilinin %80'i vasat, yani ortalamadır. onlara da %80 i oluşturan diğer standart yani vasat kadınlar uyum sağlayabilir. standartların dışında kalan erkeklerin ve kadınların %20'si bulun birbirinizi ama zor.
-
domuz eti yiyebilen insan
kitapta "mecbur kalırsanız yiyebilirsiniz" dendiğine göre fakirler bence artık domuz eti tüketimine geçebilir zira kırmızı et artık alınamaz durumda. yani bir nevi mecburiyet durumu söz konusu.
-
öldükten sonra hiçliğin olma ihtimali
ihtimal dışıdır. çünkü bir kesinliktir. ıspatlayayım; sinir sistemi, beyni ve duyu organları olan canlılarız. bu sistemler çalışmayınca ölüyüz. yokuz, hiçiz. işte bu kadar. bizi diri ve canlı tutan bir ruh yok hacı. ne sanıyorsun? bizi canlı tutan şey vücudumuzdaki sistemler. kendimizi ve dünyayı algılamamız sadece duyu organlarımızla oluyor. beynin ve duyu organların çalışmıyorsa bir bok algılayamazsın, yoksundur yani. ölünce fişi çekilmiş bir robot gibisindir yani. sad but true.
-
evliliğin asıl amacı
türkiye'de devlet memurluğu atamalarındaki şartlardan biridir. eğer bu şartı sağlıyorsan bir adım öndesin ve şanslısın. eğer evliysen, evden işe işten eve gidip gelen, içki içmeyen, tüm parayı sadece aile ve ev için harcayan, başka da bir hayatı da olmayan, uslu uslu takılan birisindir, bekarı işe almak yerine bu yüzden evli olanaları işe almak isterler. memuriyette bekar kişiler istenmez ve sevilmez çünkü onlar marjinaldir, toplum dışıdır, iş ve aile dışında başka hayatları vardır. başka hayattan kastım, daha sosyal, eğlenmeyi seven, hobileri olan kişilerdir ve bu yüzden aslında ilham vericidirler ve böyle insanların yer almasını istemezler. bu yüzden evlilik devletin işleyişi için vardır. siz ne sandınız?
cinsellik için evlenildiği düşünülse de esasen bu da değil. gerçekten cinsel hayat evli olmaya mı bağlıdır? yani insan evli olmayınca cinsellik yaşayamıyor mu? evlilik öncesi cinsel hayatın dinen yasaklanmış olması aslında cinsellik yaşayabilsinler diye insanlara evli olmayı empoze eden bir mesele değildir de nedir? evlilikle birlikte gelen cinsel yaşam aslında kimsenin farkında olmadan inandığı evliliğe biçilmiş bir kılıftır. yer yüzündeki bütün dinler toplumsal düzenin sürmesi için değil midir? ben evli olup da eşiyle cinsel hayatı biten, ya da evli olup da eşini başkalarıyla aldatan kişiler biliyorum.
evli olmayıp da cinsel birliktelik yaşamaları sonucunda bir çocuk dünya getiren bir çiftin o çocuğun bakımını ve sorumluluğunu üstlenebilmelerinin bir imzaya bağlı olmadığını düşünüyorum. aklı başında, sorumluluk sahibi ve bilinçli olan her yetişkin evlilik dışı meydana gelen çocuğun sorumluluğunu zaten üstlenmelidir. bu sorumluluğun sürmesi için bir imza gerekli değildir. bu açıdan evlilik, olası bir ayrılık sonucunda sadece kişilerin ve özellikle çocuğun haklarını koruyan hukuki bir dayanaktan ibarettir ama evli olmanın asıl amacı bu hukuki dayanak değildir. evliliğin amacı toplumsal düzenin sürdürülmesidir. evlilik gerçekten düşünüldüğü gibi ulvi bir şey olsaydı evli olanlar evlilik dışı ilişkiler yaşamazdı ve boşanmalar olmazdı. dolayısıyla insanlar evleniyor, eşlerini aldatabiliyor, bir sebeple de boşanabiliyor. boşansalar bile çocuğun sorumluluğunu boşanan her iki birey de almaya devam ediyor. yani evlilik sadece toplumsal düzenin sürmesi içindir. toplumsal düzen de devlet için gereklidir.
boşanan kişiler bazı hukuki yaptırımlara maruz kalırlar. bu bir açıdan şu demektir, hukuk burada şunu der; "sen yeterince aklı başında değilsin, eşinle yaşadığın bir anlaşmazlık sonucunda onunla yolunu ayırdığında çocuğunun sorumluluğunu almayı sürdüremeyecek kadar güvenilmezsin, cahilsin ve kendini bilmez birisin. bunu sen beceremeyeceksin ve bu yüzden ben devreye gireceğim ve seni buna mecbur bırakacağım; resmi olarak bir imza atacaksın ki hukuki bir yaptırımla birlikte bu sorumluluğunu sürdürmek ve üzerine düşen görevi yerine getirmeye devam etmek zorunda kalasın." yani şu anki dünya düzeninde insanlık o kadar güvenilmez ki yeni sağlıklı nesiller yetiştirmenin ön şartı olarak evli olmak gerekiyor. bir anlamda insanlar evli olmadan yeni ve iyi bir nesil yetiştirme sorumluluğu sürdürecek kadar yetkin değiller ve bu bilinçte değiller demek ki.
böyle bir dünyada bekar olarak bir hayat sürdürmek kolay değil çünkü toplum ve insanlık o kadar ilerlemedi. belki 3000'li yıllarda evlilik cehaletle eş tutulacak ve bekar olmak yüceltilecek, kim bilir...
edit: mal paylaşımının evlilikle tek alakası kapital dünya düzeninde evli olmaktır.
edit 2: toplumda evlilik diye bir şey olmasaydı, evli olmayan hiçkimse yalnız kalmaz ve yalnız hissetmezdi. çünkü evlenen herkes kendi ailesine kapatır kendisini ve aile içinde mikro bir sosyal sistem içinde yaşamaya başlar. bu yüzden evlenen herkes elini eteğini çeker, kendi kabuğuna çekilir. toplumun geneli evli olduğu ve aile sistemi içinde kapalı olduğu için bekar olanlar yalnız kalır ve evlenmek zorunda hisseder çünkü yalnız hissederler. bekarların belli bir yaştan sonra arkadaşlık kurmasının zorlaşmasının sebebi genelde çevrelerindeki insanların evlenmiş olmalarıdır ve yaşam tarzlarının değişmiş olmasıdır.
edit3: evlilik karşıtı birisi değilim. aksine evliliğin hüküm sürdüğü ve bekarlığın sosyal açıdan insanı yalnızlaştırdığı ve zorladığı, özellikle bekar kadınlara hiç alan bırakmayan bu günümüz dünya düzeninde ruh ve akıl sağlığının sürdürülebilmesi için evlilik yanlısıyım. hayatımı beraber geçirebileceğimi düşündüğüm birisiyle karşılaşırsam evlenirim. -
instagram'ın toplumu uçuruma sürüklemesi
600 bin takipçili bir influencerla geçirdiğim iki gün doğrultusunda söyleyebilirim ki bu mecralarda gösterilen o hayatlar kocaman bir yalan.
bu uygulamayı kullanan iki türlü insan var, göstericiler ve izleyiciler. göstericiler şaşalı hayatlarını ya da "mış gibi" hayatlarını sunarlar ve diğerleri de bu hayatları izlerler. izleyenler hayranlıkla izleseler de içlerinden öfkeliler çünkü isteyip de elde edemedikleri hayatları izlemekten mutsuz olup öfke duyuyorlar. öte yandan göstericilerin hayatı gerçek değil çünkü insan yaşadığı anları kayıt altına alma çabasındayken o anı yaşamaz o anı sadece kaydetmeye çalışır.
yaşadığım bir örnekle somut hale getireyim. fotoğraf ve video editörlüğü gibi konularda çok bilgisi ve tecrübesi olan eski bir arkadaşım yaşadığım bölgeye geldi, yanında 600.000 takipçisi olan bir influencer ile. iki gün boyunca onlarla zaman geçirdim. fenomen olan kişi kamera önünde mutlu, neşeli, insancanlısı bir imaj yaratırken, kamera arkasında (yani instagram paylaşımları dışında) hiç de öyle değildi; asık suratlı, mutsuz, şikayetçi bir ruh halindeydi sürekli olarak.
bir gün beni kaldıkları otele akşam yemeğine davet ettiler. fenomen arkadaş sürekli olarak oteli ve yemeğini paylaşmakla ve fotoğraflarını editlemekle meşguldü ve kafasını tüm gece boyunca telefonundan neredeyse hiç kaldırmadı. kafasını telefonundan kaldırdığı vakitlerde de asık suratlıydı ve memnuniyetsizdi. gece boyunca sohbete pek katılmadı. bu arada garsona da pek iyi davranmadı. otel personeli bize otelin misafiri gibi de davranmadı, bizimle ilgilenmediler, ruhsuz ve açıkçası umursamaz bir tavır içinde ve "bir an önce gitsinler" gibi bir hava içindelerdi.
bir başka gün bölgeyi gezdirdim. fenomen kişi özellikle güzel kayıt ve fotoğraf alabileceği yerlere gitmek istedi ve tüm gün boyunca yine sadece çekim yapmakla ve telefonuyla meşguldü. çekimlerde kendisini çekerken çok mutlu ve eğleniyormuş gibi bir yüz ifadesi takınıyor ama nadiren telefondan başını kaldırdığında yine huysuz, aksi ve mutsuz birine dönüşüyordu.
ve düşününce bu gibi kişiler gerçekte kendi hayatlarını yaşamıyorlar, telefona sıkıştırılmış bir hayatta bir tür avatara dönüşmüşler. kocaman bir hayatı el kadar bir cihaza sığdırmışlar ve tüm hayatları o telefonun içinde olup bitiyor. bunun için yaşıyorlar ve bundan ibaret.
yani bu hayatlar gerçek değil dostlar. yaşanılan her anın kıymeti bilinmeli ve her an hissederek ince ince yaşanmalı. gerçek olan bu. -
takılalım ama sevgili olmayalım erkeği
takıldığı ama sevgili olmadığı kadını sevmiyordur. belki onunla ara sıra zaman geçirmeyi ve sevişmeyi seviyordur ama o kadını sevmiyordur ve şunu derler, "ben genel olarak ilişki istemiyorum, ilişkilere inanmıyorum" ama giderler başkasıyla evlenirler. böyledir.
edit: imla. -
bir gıda maddesine ithafen yapılmış şarkılar
domates biber patlıcan
(bkz: barış manço)