kurucular listesinde şiddetli atatürk düşmanları olan bir partinin atatürk posterli açılış töreni.
bana 15 temmuz sonrası akp'nin astığı dev atatürk posterini hatırlattı.
işte cumhuriyet ve kemalist devrim böyle bir güç. nefret bile etseniz karşınıza almaktan korkuyorsunuz. bu yüzden onun karşısında olanlar hep kaybetti, hep kaybetmeye mahkum olacak.
tamerlane4 profili
-
11 mart 2020 deva partisi açılış töreni
-
akp ne yaparsa sözlükçüler sokağa çıkar sorunsalı
buram buram üniversite birinci sınıf komünisti kokan başlık. daha pis kokular da var ama yazarın cehaletine verdiğim için dillendirmiyorum.
bu da cevabım;
zaten yıkılmış ve son demlerini yaşayan bir partiyi sokağa çıkarak daha da güçlendirmek istemem. -
3 mayıs türkçülük günü
konuya, güne ve neden anıldığına dair gerçekten 'bilgi' edinmek isteyenlerin okumasını rica edeceğim. uzun tuttuğum için kusra bakmayın ama daha kısa tutulamazdı.
türkçülük-turancılık davası'nın ikinci oturumu ve akabinde birkaç bin meçhul türk genci tarafından gerçekleştirilen 3 mayıs 1944 ankara nümayişi sebebiyle anılan gündür. aynı zamanda cumhuriyet tarihinin ilk sivil nümayişi olma önemini taşır. bilinmeyen ve yanlış anlaşılanlar vardır hakkında.
3 mayıs türkçülük günü, bir kutlama günü değildir. çünkü türkçülerin yıllarla süren büyük ıstırabı o gün başlar. 3 mayıs bir matem günü de değildir. çünkü türkçülere maskelerin ardındaki iğrenç yüzleri görme fırsatını tanımıştır. bunu ben değil, atsız söylüyor.
türkçülerin her sene 3 mayıs'ı toplu veya yalnız anması, bize yolbaşçı nihal atsız'ın vasiyetidir. kendini bilmez türkümsü veya etnik döküntü bir yazar, yaş kitlesi üstünden vurmaya çalışmış. birinin türkçü olup 3 mayıs'ı anması için yaş önemli değil, bilakis 11 yaşında olması bizi mutlu eder.
yaşananları küçümsemeye kalkılmış. 3 mayıs'ta yüzlerce insan asılmadı, hedef zaten fikirlerdi ama madem örnek vermek gerekiyor verelim. ulus'a yürüyen birkaç bin gençten 165'i tutuklandı, bu sırada kafaları yarılan, kolları - kaburgaları kırılanlar oldu. suçları? yürüyüş düzenlemek.
silah değil kalem kullanan ve bütün aktiviteleri dergi çıkarıp, makale yazmak olan bir grup yazar, şair ve bilim adamı tutuklandı. bunların arasında çalışmaları bütün dünya tarafından kabul gören, manchester üniversitesi'nin fahri doktora verdiği, sigmund freud'la oturup psikanaliz tartışabilecek kapasitede, st. petersburg üniversitesi'nde büstü olan zeki velidi togan hoca da vardı. kendisi günlerce aç bırakıldı. diğerleri mi? mağazalardaki giyinme kabinleri boyutunda, tepesinde beş yüz mumluk üç ampül yanan tabutluk hücrelerinde tutuldular.
reha oğuz türkkan (hukukçu, tarihçi, yazar ve türkolog) - tabutluk
orhan şaik gökyay (şair, öğretmen, yazar) - tabutluk
nejdet sançar, hava girmeyen bir hücrede 22 gün kaldı. nihal atsız ise toprağın beş metre altında, küflü bir mezarda bir hafta tutuldu. aynı şekilde sançar ve atsız da sadece öğretmen ve yazardılar. şimdi bu işkenceleri küçümseyenler varsa, klimanın altında bir giyinme kabininde yarım saat dursunlar, ne hissedecekler? falakaları, fiziksel işkenceleri ve dava savcısının 'biz bunları huzurunuza vatan haini olarak getirdk. elbette her türlü işkenceyi göreceklerdir' ifadelerini saymıyorum dahi.
dava, birçok yönüyle ergenekon davası'na benzer çünkü yine devletin şizofrenik hezeyanları vardır. birkaç yazar öğretmen, anayasal düzeni yıkmak, hükümeti devirmek gibi suçlardan içeri alınır. komik deliller sunulur, öyle ki atsız'a eşinin yazdığı 'sağlığın ne durumda?' şeklindeki mektuplar, atsız'ın oğluna yazdığı ve evinde bulunan vasiyet suç delili olarak alınır, yine evde bulunan orhun kitabeleri'ne ait göktürkçe tamgalar 'turancıların gizli konuşmaları' olarak incelenir.
sonuç olarak askeri mahkeme davayı bozar ve sanıklar suçsuz olarak kabul edilir. yine ergenekon'da olduğu gibi birilerinin yılları heba edilir, binbir çeşit maddi ve manevi işkence de yapanların yanına kâr kalır. bu yüzden, hoşlanmayanlar onu benimsemesin. yalnız kendilerine benzeyenler, yani türk'e benzemeyenler onu yadırgamasın. biz 3 mayıs'ı sevmekte devam edeceğiz.
dolayısıyla, bugünün ve geleceğin türkçülerinin 3 mayıs'ı anması, hatırlaması bir vasiyetten ötesidir. aynı şeylerin bir daha başına gelebileceğini, vatanını sevdiği için 'vatan haini' olarak yargılanabileceğini, tabutluklarda işkencelere uğrayabileceğini, köpeklerin bile yatmayacağı pis hücrelerde haftalar geçirebileceğini idrak etmesidir. 3 mayıs, bir gün türkçülerin değil de türklerin günü olarak kabul edilene kadar bunların tekrar olma ihtimali vardır. ve eğer o gün gelirse, türkçülerin de en az atsız kadar cesur ve haklı olma zorunluluğu vardır.
'sözlerimi bitirirken tarihî bir misâl zikretmeden kendimi alamıyorum: taşa tutularak öldürülecek bir maznun hakkında isa peygamber’e fikrini sordukları zaman ilk önce hiçbir söz söylememiş. ısrar olununca “içinizde hiç günahsız olan kim ise ilk taşı o atsın” diye cevap vermiş.
siz de, eğer bir parça olsun benim gibi düşünmüyorsanız, iyi veya kötü daima doğruyu söylediğime kani değilseniz istediğiniz şekilde karar verin. siz hâkimler de insan olduğunuz için belki insanlık icabı zuhûllerde bulunabilirsiniz. fakat yanılmaz hâkim olan zaman, yani tarih, hepimiz hakkında en âdil kararı verecek, ırkçı ve turancı olduğum için mahkûm olursam bu mahkûmluk hayatımın en büyük şerefini teşkil edecektir.'
pazartesi saat 16.55, 19 şubat 1945 - hüseyin nihal atsız
atsız, taleben olmakla iftihar ederiz... -
babası bağırınca geri vites yapan sevimli kız
osuruktan nem kapan yazarları göstermiştir.
ben 10 saniyelik videoyu izleyince bile bu adamın kızını çok sevdiğini fark edebildim. adam espri yollu bir şey yapmış, bizimkiler kadına şiddetten girip tecavüzden çıkmış.