stylus2
profili

  • aziz sancar'ın şişirilmiş bir balon olması

    ortaya konulan emeğe video izleyerek değer veren, çalışılan alanın kompleksliğini anlamadığı gibi aşağılamaktan da geri durmayan art niyetli bir yazar başlığı.

    videoları size boş gelebilir. aziz hocanın hitap gücü olmayabilir. yaptığı işi sizin beyninizin alabileceği boyuta getirirken ufalttıkça ufaltmış bu da nöronlarınızda aa bir bok yokmuş algısı yaratmış olabilir. olur bunlar. neticede azcık bilimle ilgilenen biri olsanız, o dataları elde ederken adamın nasıl çatladığını az çok hayal eder ve böyle densiz bir yorum getiremezdiniz. şişirilmiş bir balon derken kastedilen tam olarak nedir orasını pek anlayamadım ama. başlık editlendikçe adım adım ima ettiği konudan çıkmaya başladı. bir insanın entellektüel açıdan -size göre- geride kalması, ya da ne bileyim, kendini tam olarak ifade edememesi o insanı gerçekten boş mu yapıyor gözünüzde? ya da balon?
    "ben bilimsel anlamda demedim ki, yoksa biliyorum başarılı" argümanı da komik. adam bilim insanı. bu alanla, bu meslekle tanınıyor ve oldukça da başarılı. o zaman neye göre yetersiz? hangi alanda balon? başlık neyi işaret ediyor? hadi peki, başlık şahsı küçümsemek için açılmadıysa kastedilen nedir tam olarak? küçümsüyorsa da neden bu kadar fazla edite kurban gidip kendi fikrinden dönmeye başladı?

    azmiyle umut veren, bilgeliğiyle yol gösteren, gençlere bilimi anlatabilme adına ciddi emek veren bir insandır aziz sancar. ki bu erdemler dolu görünen çoğu insanda bulunmaz.
    geçen dönem bir konuşmasına dinleyici olarak katılmıştım. o zamana kadar benim için sadece büyük bir bilim insanıydı. egosuna söz geçirebilmiş ender bulunan bir bilim insanı olduğunu ise henüz bilmiyordum.
    o gün öğrendim.
    çalışma azminin insanda yarattığı güce dair attığı o son nutuk, bilime olan aşkını anlatırken yaydığı enerji, deneyleri uğruna karısını yıllarca nasıl ihmal ettiğinden bahsederken titreyen sesi, keşfettiği önemli başlıklardan "çalışınca oluyor, inanın sandığınız kadar zor değil" diye mütevazi bir biçimde bahsetmesi, öğrencilerinden-asistanlarından nasıl gururlandığını altını çize çize defalarca söylemesi, kongre çıkışında eski bir doktora öğrencisinin konya'daki düğününe gideceği gülümseyerek eklemesi... konuşma bittiğinde, ben de dahil olmak üzere, salondaki birçok genç bilim insanın gözlerindeki o parıltıyı görebiliyorduk.
    salondan çıkarken kurduğumuz ilk cümle de şuna yakın bir şeydi: "oha be, o kadar prof dinledik, o kadar yurtdışında konuşma kovaladık ama ilk defa biri sahnedeyken yaptığı devasa deney setuplarını bir tarafa koyup "bizimle" konuştu. yaptığı işin detaylarında, kendi içinde kaybolmadı."

    bu büyük bir şeydir.
    ve inan bana sevgili yazar arkadaşım, bu izlenimi verebilmek sandığından çok daha fazla birikim ve bilgi ister.

  • en iyi arkadaşlıkların dayandığı temel

    samimiyettir.
    bahsettiğim samimiyet ihtiyaç anında pofuduk bir omuza dönüşebilmek ya da o ultra uyumlu bilinç akışıyla her durumda 12 ciltlik goygoy ansiklopedisi yazabilmek değildir sadece.
    yanlış anlaşılan olaylar ufak ufak setler oluşturduğunda, rahatsızlık yaratan durumlar cana taktuk ettiğinde karşıklı tartışabilmeli en yakın arkadaşlar. tortuyu temizleyebilmeli beraberce. tartışabilmek belli bir samimiyet ister. medeni insanlar buna iletişim derken, aylin balboa gibi yoluna baş koyan barbarlar ise şöyle açıklıyor durumu: "kavga etsek belki biraz rahatlarım. ancak kavga belli bir samimiyet gerektirir. seninle o kadar samimi olduğumuzu düşünmüyorum. halbuki ben gerektiğinde başımı omzuna koyabileceğim birini değil sinirlendiğimde direktoman kafayı koyabileceğim birini arıyorum."
    böyle davranarak kalbimi kırıyorsun, bak tamam belki kalbim çin malından ota boka kırılası var bu aralar ama bari bön bön bakmaya devam etme dediğinizde bir silkelenmeli en iyi arkadaş.
    hayırdır ananı babanı mı öldürdüm, bu ne surat be, diye merakla sorduğunuzda duvara konuşuyor hissi yaratmamalı.
    (bkz: şeffaflık çok güzel sen de gelsene)

    durduk yere suratın tillahını yapıp bir de üstüne üstlük mevcut durumu sizinle konuşmaya tenezzül dahi etmiyorsa arkadaşlık ilişkinizi gözden geçirin derim ben.
    o samimiyet sandığınız şey belki de elma armuttur. gurur sandığınız şey ise aslında karpuz olabilir. tarkan'a iletirseniz sevinirim.

    (bkz: yazar burada içini döktü)