adını sol frame de görünce, hakkında: “yine hangi metroda görüldü acaba?” diye düşündüğüm film yıldızı, mütevazi insan.
mad h2 profili
-
keanu reeves
-
öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler
hiç yunan mitolojisinde adını bolca duyduğumuz zeus, ares, athena, hades, poseidon gibi adını sayamadığım yüzlerce tanrıya ne olduğunu düşündünüz mü? yani ne oldu da yunan halkı tanrılarını unuttu? medenileşti mi? diğer dinler daha mı cazip geldi? tanrılar birbirlerini mi öldürdü yoksa?
işte size mitolojinin sonu:
her şey ares’in doğmasıyla başladı. bildiğimiz gibi ares savaş tanrısıdır ve zeus ile hera'nın oğludur, herkül’ün kardeşidir.
o zamanlar her tanrının koruduğu kolladığı bir bölgesi vardı. örneğin athena’nın şehri atina'ydı, ares’in ki de sparta.
athena ile ares birbirlerinin tam zıttı iki kardeşti, athena barış tanrıçası iken ares ise savaş tanrısıydı. bu iki kardeş birbirleri ile sık sık savaşa girerlerdi ki bu da atina ve sparta'nın savaşı demekti.
bu tarz sebeplerden ötürü ares diğer tanrılar -özellikle de babası zeus- tarafından pek sevilmezdi.
apollon ve athena'nın ares hakkında düşünceleri bir destanda şöyle geçer:
“ares, insanların baş belası ares,
ey kaleler yıkan, elleri kanlı ares...
yaklaş ona saldırgan ares'ten çekinme,
delinin biridir, kötünün kötüsüdür o,
bir o yana döner bir bu yana...”
yine zeus bir destanda ares'e aşağıdaki söylemde bulunmuştur:
“böyle ağlayıp durma dizimin dibinde dönek.
olympos'ta oturan tanrılar arasında benim en tiksindiğim tanrısın sen!”
ares’in truva savaşı da dahil olmak üzere bir çok savaşta aktif rolü vardır dostlar, ama sonunda hep rezil olmuştur. bir küpte 13 ay hapsedilmesinden, truva savaşında ölümlü diomedes tarafından yaralanıp savaş alanını terk etmesine kadar başına bir çok utanç verici durum gelmiştir. sebepleri de genelde çok saçmadır. örneğin truva savaşında truva'nın prensi paris “3 güzeller” yarışmasında (afrodit, athena, hera) hera’yı değil de afrodit’i seçmiştir.(bu arada ares ile afrodit sevgililer)bu sebepten dolayı ares malum truva savaşında, truva'ya yardım ederek yunan askerlerini öldürmeye başlamıştır. sonrasında hera zeus’un iznini de alarak savaşa müdahil olur. ares’in diomedes’den yediği mızrakta athena’nın da rolü olduğunu unutmamak gerek tabi.
ares şımarık bir çocuk gibi istediği yere savaş açar, istediğini öldürür, kısacası onun geldiği her yerde kan gövdeyi götürür. devamlı başına açtığı belalardan olympos’un ares haricinde kalan 11 tanrısının yardımıyla kurtulur.
tabi ki ares biraz şımarıktır falan ama çok güçlü bir varlıktır aynı zamanda.
en sonunda ares, 4 büyük yardımcısı phobos(korku), deimos(dehşet), eris (fitne-fesat tanrıçası) ve enyo ile tüm dünyaya dehşet vermeyi kafasına koyar.(eris ile enyo hakkında farklı kaynaklar mevcut. kimine göre bunlar ares'in kızları kimine göre ise kız kardeşleri, bu sebeple konuya çok girmiyorum)
efsanelere göre ares trakya'da katliamlar yapar ve 3 nehir insan kanı akıtır. burada phobos’un rolü -tahmin edersiniz ki- çok büyüktür, tüm olympos'a korku salar. savaşı kazandıran da bu durumdur tabi ki.
sonunda da olympos tanrıları ares'e karşı savaş açarlar fakat ne yazık ki çıkan savaşta olympos düşer.
phobos öyle bir korku salmıştı ki (bu arada günümüzde “fobi” kelimesi phobos’dan gelir) neredeyse zeus'un tamamen olympos'dan düşmesini sağlıyormuş.
fakat ares de her şımarık çocuk gibi bütün bunları ailesinin ilgisini çekmek için yapıyordu. netice zeus’dan olympos’u almadı.. tahtta oturmasına müsaade edecekti fakat sadece bir şartla:
“artık hiçbir tanrı dünyaya karışmayacaktı.”
zeus ya bunu kabul edecekti ya da ares dünyanın ve göklerin hakimi olacaktı.
mitolojinin sonunda dostlar, zeus ares'in şartını kabul eder ve dünyaya giden kapıların hepsini kapatır.
sonra zamanla yunan halkı da tanrılarını unutur.