yurdumda gözlemlediğim şaşırtıcı bir demografik grup.
efendim, sokak röportajlarını hepiniz bilirsiniz. ana akım medyanın hükümetçe ele geçirilmesi neticesinde popülaritesi artan, kah insanın ülkeye dair umutlarını acımasızca söndüren, kah sokaktaki muhalif dayının "silivri soğuktur"cu onursuz orospu çocuklarına nazaran ne kadar cesur olduğunu gözümüze sokan güzel bir zaman geçirme aracı. özelikle ülkemizdeki ekonomik kriz artık görmezden gelinemeyecek noktalara geldikçe bunlara daha fazla vakit ayırır oldum. izlediğin yüzlerce videodan çıkardığın ders nedir deseler, türkiye yaşlılarının arsızlığıdır derim. aylardır işsiz gezen gence cep telefonunu satmasını salık vereni mi dersin, kendisi 20 sene çalışıp 40 senedir ekmek elden su gölden emekli maaşıyla yaşadığı halde gençleri tembellikle suçlayan mı dersin, 2021 yılında 1970lerin kuyruklarını örnek veren mi dersin... okumuşu, okumamışı; köylüsü, kentlisi... üsluplarının ele verdiği şu ki, yaşlılarımızda dayak yemeyeceklerine dair sarsılmaz bir özgüven var.
be amına kodumunun morukları. hayatı hepimizden kolay yaşadınız. köyden kente göç ettiniz, yerel seçim geldi, gecekondunuza imar çıktı, hasbelkader çevirdiğiniz arsa yıllar içinde şehir içinde kaldı ve milyonluk oldu. özal dönemi bok ithal edeniniz zengin oldu. azıcık okumuş olanınız, kariyer yolunu seçeniniz de hiçbir şekilde rekabet ile karşılaşmadı. 3 kuruşluk bilginiz, bugün sizi kasiyer yapacak diplomalarınızla bütün köşe başlarını onyıllarca tuttunuz, hala da tutuyorsunuz. en kötü memurunuz birkaç seneye altına arabasını çekti; memur maaşıyla evlenip 3-4 çocuk okutmayı geçtim, ev dahi aldı. 40lı yaşlarınızda emekli oldunuz, yetmedi, birçoğunuz emekli ikramiyenizle yazlığa falan girdiniz. bütün bunları da şikayet ettiğiniz gibi çok çalışarak falan yapmadınız. bugünün ortalama bir beyaz yakası 80lerdeki ortalama bir çalışandan saat bazında çok daha fazla çalışıyordur - fazla mesai ücretini almadan tabii. 70lerin işçisi dahi çocuğunu evlendirirken ev sahibi yapabiliyordu. siz ne hakla gençliği yağmacı bir ortaçağ çetesi tarafından ele geçirilmiş, birkaç istisnai okul/bölüm haricinde okuyarak/çalışarak bir üst sınıfa kendini atma şansı tamamen elinden alınmış, asgari ücretin 200 lira üzerini kabul etmezse kendisine benzer yüzlerce mimar/mühendis/avukat vs olduğu için haftada 55-60 saatlere kadar insanlık dışı şartlarda çalışabilen, evlenip yuva kurma ihtimali pratikte olmayan bu insanlara akıl verme hakkını kendinizde görüyorsunuz? siz 70lerin, 80lerin -günümüze göre- konjektürel fakirliği hariç ne yaşadınız da 2021 yılında bu insanlara cep telefonunu, arabayı, et yemeyi, peynir yemeyi, bira içmeyi, konsere gitmeyi vesaire lüks görüp şükür salık veriyorsunuz? siz batı avrupa ve kuzey amerika dışında global bir yoksulluk varken yoksulluk çektiniz diye dünyanın alıp yürüdüğü, bulgaristan, romanya, kazakistan gibi ülkelerin kişi başına düşen milli gelirde türkiye'yi aştığı, üstelik herkesin batılı akranlarının yaşadıkları hayatlarla kendini karşılaştırabilip bu fakirliği gördüğü bu ortamda bu çocuklara yoksulluğu nasıl hak görüyorsunuz? siz hiç mi dayak yemediniz, be amına kodumunun morukları?
istatistikler, yaşlıların gerçekten de pek dayak yemediğini gösteriyor. 2021 yılının ilk çeyreğinde yaşlıların yediği dayak... sfdkjhsd şaka tabi. fakat istatistiklerin gösterdiği net bir şey var: önceki nesiller ile günümüz genç yetişkinleri arasındaki, gittikçe artan servet/gelir farkı. örneğin birleşik devletler'de 1980lerde doğan neslin, bir önceki on yılda (1970-1979) doğanlara göre daha az kazanan ilk nesil olduğu gözlemlenmiş. abd'de y kuşağının (1981-1996), işgücünün %35'ini oluşturmalarına rağmen servetin yalnızca %4.6'sına sahip olduğu bulunmuş. baby boomerlar (1946-1964) servetin %53'üne sahipken, aradaki x kuşağı ise (1965-1980) servetin %25'ine sahip. bu yaşla alakalı bir şey de değil: 1989 yılında, yani boomerlar ortalama olarak bugünkü y kuşağının yaşındayken servetin %20'sini kontrol ediyorlardı. arada 4 kat kadar fark var. keza yine abd'de y kuşağının, eğitim seviyesine göre değişmekle beraber 1.5 ila 3 kat kadar kendi evlerine çıkamadıkları bulunmuş. yuva kuramıyorlar yani.
bu aşağı yukarı global bir trend. türkiye'nin de üyesi olduğu oecd, 2019 yılında daralan orta sınıf ve yeni nesillerin orta sınıfa kendisi atmasının nasıl zorlaştığını anlatan kapsamlı bir rapor yayımlamış. buldukları sebepler "iş beğenmiyonuz yeğenim" veya bunun abd'deki muadili "avokadolu tost yiyeceğinize para biriktirin" değil. ev fiyatlarının uçması (o evsahipleri ağırlıklı olarak hangi nesilden ve bu kime yarıyor?), yaşam masrafları artarken maaşların buna ayak uyduramaması, enflasyon, azalan iş güvencesi, azalan sosyal güvenlik, artan eğitim ve sağlık masrafları gibi gaaaayet yapısal sebepler. son 10-15 yılda hayata atılan bir genç yetişkin, ana-babasından çok daha dezavantajlı bir konumdan başlıyor hayata. fırsatları çok daha kısıtlı, giderleri çok daha fazla ve ana-babasının sözgelimi 10-15 yılda haftada 45-50 saatte elde ettiklerini 25-30 sene haftada 60 saat ile elde edebilir mi, belli değil.
türkiye özelinde nesiller arası yapılmış bir çalışmadan haberdar değilim. türkiye'nin azgelişmişliği sebebiyle bu gelişmeler burada farklı izlekler izlemiş olabilir. türkiye özal'a kadar dışa kapalı bir köylü toplumu ve kalifiye insan sayısı çok az (yıllardır ülkeyi yöneten adalet ve kalkınma partisi denen yağmacı suç örgütünün dağa taşa üniversite açmasına karşın üniversite mezunu oranı halen %15 civarında - üniversiteli boomer çok azdır mesela), ne bileyim enflasyon hep daha büyük bir sorun fakat eğitim ve sağlık abd'dekinden farklı olarak daha ufak bir gider kalemi vs vs. ama genel gorünümün benzer oldugunu tahmin ediyorum. babalarımızın bizden daha fazla şansı oldugu aşikar. azgelişmişligin norm olduğu bir dünyada köyde 2 balya saman taşıdı diye kendini zulüm görmüş sayan bir grup moruk, dünyada gıdaya ulaşımın en kolay oldugu zamanlarda bulgura talim eden gençlere akıl veriyor.
yaşlılar. bitiniz iyice kanlandı. "çıkar telefonunu göster" dediğiniz çocuklardan beklenmedik dayaklar yiyeceğiniz günler çok yakın. insanlar görüyor. amına kodumunun keneleri sizi.
kaynaklar:
https://www.weforum.org/…-income-wealth-inequality/
https://www.cnbc.com/…percent-of-all-us-wealth.html
https://www.pewresearch.org/…h-prior-generations-2/
https://www.oecd.org/…-middle-class-689afed1-en.htm
humanfly3 profili
-
hiç dayak yemeyecekmiş gibi davranan moruklar
-
2017 ramazan ilk dayak piyangosu
bu piyangoyu yıllardır takip edenlerden biri olarak sık düşülen hataları belirtmek istiyorum:
- bayburt referandumda kazandığı momentumu sürdürür falan diyenler olmuş. arkadaşlar oralarda herkes zaten oruç tuttuğu için dövecek kimse olmuyor. küçük sünni şehirlerin riski bu.
- konya, yozgat falan buralar abartılıyor. yukarıda istatistik çıkaran bir arkadaşın dediği gibi bahis bürolarının milleti yemlediği şehirler buralar. evet muhafazakarlar ama yerel halkın genel agresifliği, iklim vb değişkenler de göz önünde tutulmalı. adı muhfazakarlıkla, çomarlıkla vs o kadar da anılmayan ama insan yapısı olarak pek tekin olmayan adana, sakarya, samsun, kocaeli gibi şehirlerden gelecek sürprizlerle çok kupon yırtarsınız.
- istanbul diyen garantici çakallar olmuş. yok dünya amk. ülkenin 1/4'ü falan istanbul'da yaşadığı için istanbul'da atılan dayaklar dayak atanın kütüğüne göre ilgili şehrin hanesine yazılıyor. bunu da bilmiyorsanız oynamayın zaten. -
stephen curry
bu adam 2 senedir paul'u, rondo'yu ve nice elit savunmacı guardı maymun ediyor, adam çıkmış bunlar dururken huertas gibi gerçek bir guardla karşılaşınca duvara çarptı diyor. inanılmaz cidden