-havayı geldiği gibi, rüzgarı estiği gibi, kadını da olduğu gibi kabul etmeli demiş musset. bence kadınlar anlamak için değil sevilmek için varlar. ayrıca ben bi kadını ilk gördüğümde ayakkabılarına değil yüzüne bakarım. duruşuna, tavrına, bakışına ve ne ayakkabı giydiğini tahmin etmeye çalışırım. pek de yanılmam.
-sivri topuk bence medeniyetin en güzel buluslarindan biri. kadını şahane gösteriyor. üzerindeki herşeyi çıkarsanız da stilettosuyla kalabilir. ve şahane görünmeye devam eder.
-sivri topukların üzerinde şahane görünmeyi becerebilen bi kadının rahatını sağlamak da bence biz erkeklere düşüyor.
ömer iplikçi rocks!!
diyeceklerim 25. bölümle ilgili bu kadar!!
evet, evet... biliyorum. gerçek değil.
scarletsage2 profili
-
kiralık aşk
-
kiralık aşk
eger izleyici kitlesi-ki çoğu ergenlik donemindeki genc kizlarimiz (benim gibi aşkı özlemiş kadınları bi kenara birakiyorum)- gurur ve önyargıyı okuduysa jane austendan haberdar olup, albertine kayıp kimin kitabı diye meraklanıp marcel prousttan haberdar olduysa, sekiz buçuk nasıl bir film, fellini* kimdir diye bi baktilarsa, kimse bilmez caliyorlar habire kim yazmis bunu diye merak edip ömer hayyama ulastilarsa, sevil berberi acip dinledilerse meraktan ve rossininin belki baska eserlerine de baktilarsa bu sayede, musset kim ki bu sozleri soylemis diye googlea bakip alfred de musset ismine ulastilarsa ve belki neler yazmis ogrendilerse, eskrim sahnesinde o harika ses tonuyla ömer iplikçinin okuduğu orjinal ismi love not me olan şiir sayesinde john wilbye kim diye baktilarsa bile bence izleyicisine harika şeyler kazandirmistir.