- kadın voleybol: dün şampiyonlar ligi yarı finalindeydi.
- kadın basketbol: son avrupa şampiyonu, bu yıl da en büyük favori.
- erkek basketbol: şampiyonlar ligi sayılan euroleauge'te geçen hafta real madrid'i, bugün barcelona'yı ezdi geçti. bu kupayı ülkeye getiren ilk kulüptür kendisi.
- olimpik branşlara tek tek girersem, avrupa'da kazanılan başarıları yazarsam bu entry asla bitmez. kısaca şöyle söylenebilir; olimpiyatlara açık ara en çok sporcu gönderen kulüp.
yani işte kısaca; fenerbahçe spor kulübü.
gelelim erkek ulusal futbol ligine. son 20 yılda yaşanılanları yazacağım sadece;
- denizli faciası; hakemin elli kere tatil etmesi gerekirken etmediği, denizli yöneticilerinin yıllar sonra teşvik primi aldığını kabul ettiği bir maç; sonuç şampiyonluğunun çalınması.
- sulu derbi; fenerbahçe, şampiyon olarak gittiği ali sami yen stadında maç boyunca sahaya atılan binlerce maddeye rağmen o maçı tamamlamak zorunda bırakılması (kazandı da (bkz: swh) )
- 3 temmuz kumpası; detaylıca anlatmaya gerek yok. davayı başlatan savcı bugün firari bir fetö suçlusu. fenerbahçe aklandı, kupa müzesinde. haksız yere şampiyonlar ligi katılımı çalındı, 100 milyonlarca euro zarara uğratıldı. ve bu zararların hiçbiri bugüne kadar henüz tazmin edilmedi.
- 2014'te tarihin en erken şampiyonluğunu yaşadı. 2015'te de şampiyonluğa gidiyordu. rize'de bir maç dönüşü uçurum kenarında otobüsü kurşunlandı. şans eseri otobüs viyadükten düşmedi, kimse ölmedi. failler asla bulunmadı. bulunamadı değil, bulunmadı.
-2024 yılı, tarihinin en güçlü kadrosunu kurdu. tüm yaşanılanlara rağmen hala hakkını yarıştığı diğer branşlarda olduğu gibi sahada arıyordu. zaten ligin kendisi başından beri fiyaskoydu, siyasi torpiller, politik tff gibi etmenler olmasaydı muhtemelen 2014'te olduğu gibi tarihin en erken şampiyonluklarından birini yaşayacaktı ama lig bugünlere kadar bir şekilde başa baş şekilde getirildi. avrupada finale, ligde de bileğinin hakkıyla şampiyonluğa gidiyordu. sahada bıçaklarla, mızraklarla saldırıya uğradı.
şimdi bu entry'nin ilk kısmını ve ikinci kısmını dikkatlice okumanızı isterim yeniden. dünya üzerinde uluslararası arenada kendi ülkesine bu kadar pozitif değer sağlayan başka bir sivil toplum örgütü, bu kadar haksızlığa uğramış mıdır sizce? bence yoktur öyle bir kurum, stk, kulüp ya da başka bir şey. bu kadar haksızlık, nefret ne içindir peki? fenerbahçe başarılı olmasın diye. ama bir daha okuyun bence entry'nin ilk kısmını. fenerbahçe zaten başarılı oluyor, olmaya da devam eder. keşke siz de onu aşağıya çekmeye çalışmak yerine ona tutunup yukarıya çıkmaya çalışsanız.
mesela ne güzel olur beşiktaş euroleauge'te real madrid'i yense de fenerbahçeliler de sevinse. dün kadın voleybolunda yarı finalde bizi eleyen italyan takımını galatasaray ya da trabzonspor yense mesela finalde. mesela bu saydığım diğer büyük kulüpler olimpiyatlar için daha fazla çaba gösterse de rekabet artsa, başarı gelse.
velhasıl kelam, fenerbahçe'nin adının geçtiği her yerde iki kesim vardır; onu sevenler ve ondan nefret edenler. bu da zaten büyüklüğünü gösterir.
bu noktada da kilit bir durum vardır; fenerbahçe'ye nefret besleyenler, fenerbahçe'yi sevenlerin kalbine daha fazla sevgi dışında hiçbir şey ekemezler.
o yüzden fenerbahçe taraftarına yegane sözüm şudur; kimseye kendinizi anlatmakla uğraşmayın, kimseye gerçekleri göstermeye çalışmayın. bazen kör, sağır ve dilsiz bir güruha karşı yapabileceğiniz tek şey onları size bağlayan ipi kesip yalnız başına bırakmaktır.
the man with a movie camera1 profili
-
fenerbahçe