kazandığı seçim sonrasında yapmış olduğu ilk konuşmaya mustafa kemal atatürk ve silah arkadaşlarına minnetle başlamış, kongrede rakibi olan serdal adalı'ya centilmence mücadelesi için teşekkür etmiş ve büyük bir beşiktaşlı olduğunu söylemiş, eşine, çocuklarına, yönetim kurulu üyelerine, kendisini destekleyen desteklemeyen herkese teşekkür edip, en kısa sürede anıtkabir ziyareti yapacağını söyleyerek konuşmasını bitirmiştir.
neden süleyman seba'nın yolundan gidilmesi gerektiğini ve bu yolun ne olduğunu çok güzel özetlemiştir.
dalamar3 profili
-
hasan arat
-
fikret orman
iyi futbolcuları düşük bonservis bedellerine transfer ettiği ve takımdaki futbolcuları yüksek bedellere sattığı için övgüyü hak eden başkanımız... ama esas başarısı bana kalırsa alexander miloseviç'in takımdan ayrılış şeklidir.
şöyle bir düşünelim; miloseviç genç, yetenekli ve potansiyel sahibi olduğu için satın alındı. ilk sezonunda yaşadığı sakatlık yüzünden oynayamadı ve kendini gösterme şansını elde edemedi. bir sonraki sezonda ise teknik direktör değişikliği ile kadroya girme şansı hemen hemen tamamen bitti. türkiye kupası'nda oynadığı iki maçta da gördüğü anlamsız kırmızı kartlardan sonra "burada olmak istemiyorum" mesajını çok net iletti. kulüp başkanı fikret orman değil, yıldırım demirören olsaydı miloseviç takımdan kovulur, genç takım ile idmana çıkması için kadro dışı bırakılır, sene sonunda da satılamadığı için sözleşmesi fesh edilirdi. fesih bedeli olarak bir kaç milyon euro taahhüt edilir, o para da ödenmez ve sonucunda futbolcunun uefa'ya şikayeti ile kulüp mahkemelik olurdu.
peki fikret orman ne yaptı? gayet mantıklı bir hamle ile bundesliga'dan bir stoper ile takas yaptı. hem ersan gülüm'ün ciddi bir bonservis ile satılabilmesinin yolunu açtı, hem de sözleşmesi halen devam eden miloseviç'in almanya'da ve euro 2016'da kendisine pazar oluşturabilme ihtimalini yarattı. böylece yeni takımına uyum sağlaması halinde faydalanamadığı oyuncudan kar etme yoluna gitti. bu dediklerim olur ya da olmaz, bunun bir garantisi yok. ama bundan 5 sene önce olacakları adım gibi biliyorum.
biz bu tarz yönetimlere alışkın bir taraftar grubu değiliz. böyle fikret orman'ın yaptığı her ticari hamleden sonra "vay bee" diyorsak abarttığımızdan değil, alışık olmadığımızdan.
siz bir kaç senede yıldırım demirören'in tff başkanı olmasından, yaptığı saçma sapan hareketlerden illallah ettiniz. bir de bizi düşünün, bilfiil kulübümüzü yönetti o adam. bırakın da fikret orman'ın yaptıklarının keyfini sürelim. -
aykut kocaman
lig tv'de ertuğrul sağlam'ın ağladığı görüntülerin ve maç sonunda yaptığı röportajın ardından çok doğru bir tespit yapmıştır. "biz artık kötüyüz. insanlara acı çektirmekten, kötü olmaktan mutluluk duyuyoruz. bizi oluşturan özelliklerden en büyüğü kötülük oldu" diyerek sadece futbol camiasına değil, yaklaşık 13-14 yıldır türkiye'de yaşayan tüm insanların geldiği durumu çok basit bir sıfat ile anlatmıştır.