ayşenur’dan öğrendiklerimin başında kötülüğün sıradanlığı var. hastalığı boyunca yeterince kötü görünmediği için hayatlarını schadenfreude, yani başkalarının acısından zevk almak üzerine kurmuş insanların saldırısına maruz kaldı. doktorlarına bile ulaşan, onlara utanmadan «bu hasta değil ki, numara yapıyor» diyebilme cüretine sahip insancıklara gülüp geçmeyi öğrendi. manisalı dedelerden dolandırıcı şarlatanlara her türlü safsatayı bilirkişi edasıyla öneren kendini bilmezlere bile nezaketle yanıt verdi, kanser hastalarının organ nakli listesine giremeyeceklerini bilmeyen cahillerin sözde iyi niyetli önerilerini görmezden geldi. kısacık ömründe cahil cesaretiyle, hasetle ortalama bir insandan çok daha fazla muhattap olmak zorunda kaldı.
bugün sosyal medyadaki varlığı sayesinde 50. chanel çantasını satın alıp cümlealemin gözüne sokan influencerları sorgulamayanlar, hatta onlara alkış tutanlar kendi halinde bir hayat yaşayan ve sosyal medyadan kazandığı parayla tahmin bile etmek istemediğim yükseklikteki tıbbi masrafları ödemek zorunda olduğu için link paylaşan bu kadını linçlemekte sıkıntı görmediler.
çocukluk çağında kemik kanseri geçirmiş, 20’lerinin sonunda da bugün her 8 kadının 1’inin hayatı boyunca yakalandığı meme kanserine erken evre yakalanıp tedavi gören, iyileşmiş bir kadının çocuk sahibi olmasını, o öldükten sonra eleştirecek kadar insanlıktan nasibini almamış insanları neyse ki göremedi. ama bir gün o küçük kızı büyüyüp buraları okuyacak. o yüzden bu satırlar sadece ela için:
sevgili ela, annen sana hep mutlulukla anımsayacağın erken çocukluk anıları bırakmak için elinden geleni yaptı. seni doğurmadan önce ne lenfomaya ne de 4. evre kolon kanserine yakalanacağını öngöremezdi, kimsenin geleceği göremeyeceği gibi. american cancer society’e göre 5 yıllık sağkalımı %13 olan, son derece agresif ve hayati organ tutulumu olan bir kanserle 4.5 sene yaşadı, hiç şüphem yok ki sen anneni hatırlayabil diye bu kadar direndi, inat etti, tüm rakamları ve istatistikleri zorladı, doktorları da ömrünü biraz daha uzatabilmek için ellerinden geleni yaptılar. acısız yaşadığı zamanları bile unutacak kadar acı çektiğinden hiç şüphem yok, buna karşılık yaşadığı, seninle geçirdiği, senin sevgini hissettiği her anın değerini bildiğinden de. ve onu yaşatmak için insan üstü bir çaba sarfeden, terminal dönemin en dayanması güç anlarında bile kendi acısını, isyanını kalbine gömüp annenin saçlarını okşayan baban, hiç şüphem yok ki seni pırlanta gibi yetiştirecek. hatırlıyorum, annen bir gün « tek isteğim kızımın boynu bükük kalmasın » demişti. sen gerçek bir savaşçının kızısın, bunun gururu tüm hayatına eşlik etsin. ve « kötülüğün sıradanlığı » senden hep uzak dursun.
abendrot1 profili
-
ayşenur parlak