terapistimin bu konuda şöyle bir yorumu olmuştu "insanın yaşamak istediği hayat ve olmak istediği insan ile gerçekte varolan arasındaki uçurum büyüdükçe depresyon ortaya çıkar." son derece haklıydı..
bibaskhasi2 profili
-
istenilen hayatla yaşanan hayat arasındaki fark
-
cinlerin artık kimseyi çarpmama nedeni
rahmetli babam kırsal kesimde geçen çocuklığundan bahsederken o yıllarda köy hayatında çokça yer alan paranormal öyküleri de anlatırdı. bu öyküler köyden birinin çocukluğunda bir gece evde herkes uyurken bir düğün alayı sesi duyması ve camdan baktığında dışarıda gördüğü alaya katılması sonucunda aklını yitirmesi, birinin uykusundan uyanıp bir iğne deliğinden geçerek başka bir aleme gitmesi ve sonra normale dönememesi, köydeki bir diğerine ise yapılan bir büyü sonrası aklını yitirmesi vs. gibi çocukken beni hem korkutan hem de ilgimi çeken şeylerdi. 40'larda doğmuş, lkokul mezunu bir insan olarak babam bunları anlatır ve hemen sonra derdi ki "o zamanlar insanlar ne akıl hastalıklarını, ne kabusları ne de bunalımı bilirlerdi. televizyonun olmadığı, kimsenin okuma yazma bilmediği zamanlarda köylerde akşam komşu evlerinde toplanıldığında herkese ilginç konular gerekirdi. o yüzden de böyle şeyler bire bin katılıp anlatırdı. gerçek hayatta insanın iyisi ve kötüsü vardır. bizim inanışımızda başka varlıklar da vardır ama allah inanan bir insanı onların karşısında çaresiz bırakmaz o yüzden de korkma, batıl inançlar edinme. hiç bir eşya kendi kendine hareket etmez, hiç bir ses durduk yere çıkmaz. ya rüzgar esmiştir, ya da yer sallanmıştır. çok şuphe edersen nas ve felak surelerini oku. allah seni asıl kötü insanlardan korusun " bence çok haklıydı. bugün kimsenin vakit geçirmek için bu öykülere ihtiyacı yok. dünya kendi içinde zaten kaynıyor. kendi adıma da hayatım boyunca baş edemeyeceğimi düşündüğüm tek şey insanlardan gelen kötülük oldu. gerisi efsane, tevatür vs. allah cin olmadan adam çarpmaya kalkanlardan korusun.