nichtih2
profili

  • 80 bin tl maaş ile geçinememek

    bargello parfüm, lcw kıyafet, belediyenin halk ekmekleri, belediyeye ait cafeler, belediyenin düzenlediği ücretsiz konserler, a101 marka besinler… bunlarla yaşıyorsanız 80 bin tl ile yatırım bile yapabilirsiniz.
    armani parfüm, en az colin's-mavi markaları, ekşi mayalı köy ekmeği-glütensiz ekmek, butik kahveciler ve zincir tatlıcılar, açık hava sahnelerinde düzenlenen büyük bütçeli rock ve pop konserleri, metro marketten alınan ithal ürünler… bunlarla yaşıyorsanız 80 bin tl ile her ay eksiye de düşebilirsiniz.

    evdeki kişi sayısı ve parayı kaç kişinin paylaştığı da önemli bir etken olmakla beraber, kendinize verdiğiniz değer, sizin tutumlu ve müsrif olma eşiğinizi belirler. türkiye'de tiyatro izlemek, tatile gitmek, akşam yemeğine çıkmak vs. lüks ve entel dantel aktivitesi olarak görülür ve bu toplum ezelden beri beylikler-beylerle, imparatorla yönetildiği için lüks olarak tanımlanan olguları halk kendine layık görmez.
    toplanıp aristokratlara ve burjuvalara karşı ayaklanmadıkça siz hala maaşınızı tartışıp durursunuz. devam edin it gibi çalışıp altın alarak birikim yapmaya, birikim yaptım diye hava atarken salatanıza ayçiçek yağı dökmeye devam edin. siz beyinsiz köleler çalıştıkça, bu han-ı yağma devam edecektir. var olun.

  • seksin altın kuralı

    cinsel çekimin var olması

    ön bilgi: hiç cima eylemedim, geleneksel türk kızıyım, yaptığım her şeyin ölene dek başıma kakılmasından korkarım.

    gelelim konumuza. hayatıma en azından temas edebildiğim birkaç erkek girdi. aşık olduğum erkekler de oldu. aşık olduğum çocukla yan yana geldiğimde sesim titrerdi, gözlerine bakamazdım. vücudumda şimşekler çakardı. ama bu bir cinsel çekimin varlığına işaret değildi, bana sarılsa evet çok hoşuma giderdi, kendimi ona teslim ederdim falan ama titreyerek orgazm olacağımı zannetmezdim. bununla birlikte beni arzulayan bir erkek de hayatıma girdi, ilk ve tek öpüştüğüm delikanlı olur kendisi, öpüşmeyi merak ettiğim için ve o da istediği için denemiştim. bir mekanizmanın beni emmesi gibi hissettirdi, çiftlerin arasında geçen dirty talking, sexting hepsini uygulamaya çalıştı ve uygulamaya çalışması midemi bulandırırdı, boşalıp rahatlasın diye onu tahrik edici cümleler kurup savuşturmaya çalışırdım. bir de arkadaş ortamında tanıştığım, alakasız ve sevgili olmayacağım bir çocuk vardı. işte o çocukla cinsel çekim denilen nanenin doruk noktasındaydım. masaya otururken sürekli bir şekilde yan yana oturmamız, kendimi ona dokunmaktan, elimi omzuna atmaktan alıkoyamamak, yanlışlıkla eğilip koklamak ve her şeyin kendiliğinden gelişmesi, hormonlarımı tutamamak, konuşurken dudaklarına bakmak, sürekli ama sürekli daha yakın olmak sokulmak istemek… çekilmez bir halde o çekimi hissediyordum. ve onun da aynı çekimi hissettiği konusunda yanılmamak istiyordum. nitekim yanılmadım, çocuk bu çekimi hissedip benimle yalnız kalmaya çalıştı, yürüyüş bahanesiyle. yürüyüşde konu ansızın fantezilere geldi, kendimi tutamamaktan korktuğumu dile getirdim, çocuk da her şeyi hissettiğini ve kendimi bırakmam gerektiğini söyledi. hayatımın en ama en zor anıydı, bu kadar baskıyı aşık olduğum çocuğa karşı bile yapmamıştım kendi içimde. çocuk 1.70'den de kısaydı ve o an benim için ne boy uzunluğu, ne beni domine etmesi ne de cinsel tecrübesi ilgilendirdi, onun olmak değil ona sahip olmak istedim. işte bu tür bir cinsel çekim alanı oluşmuşsa, o kadın için her seks muhteşemdir arkadaşlar. çünkü o çekim, sohbeti de muhabbeti de, dirty talk'ı da, iğrenç sekstingleri de kendiliğinden getiriyor. dilini boğazıma soksa da kurtulsam, dedirtiyor. feromonlarımıza kuvvet beyler.