akademimagazin1
profili

  • hayatın anlamı

    sen veya siz diye seslenmenin dehşetini yaşayınca insan, özne olarak öldürülen aptallık da anlamlanıyor. artık çoğul veya tekil hal, insanın kendine yaptıklarının belleksizliği oluyor. şu köşeden dönmeliyiz mesela. ardından gelsin sabahlar, akşamlar, geceler, pazartesiler, salılar, uykular, uyanmalar ve banklar. kimse otobüslere küsmeden çantamızdaki bir yokuş ile uzaklaşmalıyız her şeyden. öyle ki karanfilin kokusu da gelmeli bizimle veya seyyar satıcının sesi de. hayatın anlamıysa ben ve sen öznesinden türeyen bir yalana dönüşüyor. sanki yarın bugünden daha büyük bir yalanla uzlaşacak ve hayatın anlamı aptallığımızla varolacak. bu kutsal yapının içine girip inancını bir sütunun veya kapının aralığında bulacağımızı sanıyorsak yanılıyoruz. çünkü ruhumuza ve benliğimize kazınmış olan boşluk öylesine derin ki bu halimizle sadece o boşluğu kutsayabiliriz; anlamı değil.

    kırmızının anlamı mavide beliriyor, yeşilinki ise sarıda, her renk ötekini doğmak için kendisini ölüyor.

    edit: imla.