deonadreen2
profili

  • muharrem ince

  • askerde sahip olunan en büyük lüks

    bayağı zor bir askerlik geçirdim. lefkoşa kıbrıs'ta yaptım bilen bilir kırmızı bölge. sürekli tatbikat vs. top atış talimleri, arazide çadırda kalma, dağda nöbetler, sağlam disiplinli komutanlar, düzenli idman, uçak savar atışları vb. tüm tatbikatlara katıldım. land rover ehliyeti aldım. bir uçaksavarı 30 saniyede söküp takabilecek kadar her allahın günü çıkardım ve atış talimlerine de gittim. çamurda bir yerime uçaksavarı kurarken bir demir girmiş ama gece koğuşta fark ettim kanamış bir sürü yara bere olmuş kan toplamış. revire gitsen hiçbir şey yapmaz neden geldin der... neyse vatani görevimi severek yaptım ama gerçekten çok zorluydu. hatta alay komutanına amerikan bir komutanın askeri makalesini bile çevirdim lan bak düşündüm de iliğimi kemiğimi kullanmışlar lol. feda olsun vatanıma... devrecilik desen var, catering yok asker kendi yemeğini yapıyor ve taşıyor, her şey eski düzen, yataklar belki 15 yıllık... saymakla bitmez... gidenler hak verecektir. şimdi nasıl bilmem ...

    bir de gelecek kaygım var tabii. mezun olmuşum, dönünce ne yapacağımın stresi kafamda... neyse en sonunda kendimi bilgisayar kullanmaktan ve ekonomiden anlıyorum diye ve daha önce bir kaç muhasebe programı kullanıyorum diye sonunda merkez kantin görev seçmelerinde masa başı bir işe attım. son 2-3 ay daha düzenli ama yoğun, bu sefer de stresli bir işte çalıştım. her allahın günü birileri bir şey çalıyordu marketten, komutan ağzımıza sıçıyordu. bilen bilir kıbrıs'ta sivillere de çalışıyor bu kantinler ve aşırı yoğun olurlar ucuz olmaları nedeniyle. neyse...

    gelelim gönül işlerine. sevgilim de var. askerden hemen önce tanışmışız. daha birbirimizi tam tanıyamadan askere gitmişim. ama biliyorum. bu kız o kız yani. bazı şeyleri bilirsin... güzel mi güzel, huysuz mu huysuz bir ponçik. bazen 1 hafta görüşemiyorduk. dağda kalıyorduk telefon alamıyorduk yanımıza ki zaten yasaktı. günde bir konuşabilsem büyük olaydı. daha birbirimizi tam tanımadan askere gitmem ayrı bir zorluk. ve problem. psikolojim bozuk her gün bir sürü şey yaşanıyor falan. e bunları bilemez de... bazen anlatıyorum dinliyor üzülüyor ben de bazı şeyleri anlatmıyorum artık. görüşebilecek bir başka yöntem de yok zaten. hal böyle olunca artık yeni görevde bir ofiste bilgisayarım vardı ve sevgilim ile tuşlu telefondan sabaha kadar konuşabiliyordum. arada mesajlaşabiliyordum. inanın o kadar büyük lükstüki bu o zamanlar. akşamları da küçük bir teras vardı merkez komutanlığı koğuşunda. orada gökyüzünü izlerken çaktırmadan konuşurduk. saatlerin nasıl geçtiğini anlamazdım. onca zorluğa rağmen uykusuz güne başlamak hiç koymazdı. hayaller kurar, tüm yaşadığım zorlukları unuturdum sayesinde. ya da bir saçma şey bulur sabaha kadar kavga ederdik de, ben de askerliği unuturdum yine sayesinde... her gün kavuşmanın hayalini kurardık. soğuk gecelerim ısınırdı.

    yıllar önceydi... dün gibi..

    terhise 3 gün var...

    ve ne mi oldu...

    bir gece birden bazı arkadaşlar koğuşta telaşla bir şeyler söylüyor kalktılar... herkes uyandı bir tedirginlik var... derken öğrendik ki türkiyede 15 temmuz darbe girişimi var. herkes tutuştu. ne olacak, buraya yansır mı falan... ulan ülkeden uzak olmak da berbat. ne oluyor orada... uçaklar uçuyormuş tanklar çıkmış piyasaya, ailem, sevgilim. tanıdıklarım iyi mi? lan bı saniye ... ben de askerim... hasiktir. ya komutan bize de emir verirse bilmediğimiz bir şey için. bu işler böyle dedim telefona sarıldım. koşarak yastık altından aldım. her kafadan bir ses çıkıyor koğuş ayaklandı. hemen aradım sevgilimi ağlıyordu ya da ağlamış, belli. merak etme bizde bir hareket yok dedim. der demez komutan merdiveni çıktı ve beni elimde telefonla gördü. aha dedim şimdi sıçtık ya darbeci falan ise ya da beni öyle sanarsa.... neler düşünüyorum. herkes ailesini bir daha görecek mi şimdi ne olacak diye bakarken komutan sağolsun bana kızmadan kesinlikle bu gece bir daha görmeyrceğim dedi, duymuş olacak yakınlarıyla konuşan korkan bir çok er var... helal olsun o adam gibi adama. beni o an anında alıp sorguya çekebilirdi... tabi ben hemen emredersiniz çekip koğuşa koşar adım. girdi koğuşa, 100 başıydı genç bir komutan. arkadaşlar kimse dış dünyayla iletişim kurmasın bu bizim bilgimiz dışındadır herhangi bir hareket yok kıbrısta lütfen metanet gösterin ve ikinci bir emre kadar herkes lütfen kimseyi aramasın ve asla ve asla koğuştan çıkmasin ve gürültü yapmasın dedi. derken 15-20 dk içinde yerleşkeye bir kaç komutan geldi tirstik biz bir emir gelirse kıbrıs'ta da diye... sanırım toplantı yaptılar. çok şükür kıbrısta hiçbir şey olmadan atlattık. ülkem de bu bataktan kurtuldu. ama o askerleri ben o gün anladım... komutan bize haydi dışarı çıkın dese dünyadan tamamen bir haberiz. darbe olduğunu duymasak hatta duysak bile kimin tarafinda oldugumuzu bilmeden emirlere itaat ederiz. türk askeriyiz eriz, profesyonel de değiliz. ama halka silah sık dese iş değişirdi... o zaman işin rengini anlardım diye düşünüyorum. ama askerde bunu anlayamayacak kadar saf ve hatta temiz köy çocuğu,cahil, psikopat ne ararsan var. neyse bu başka bir zamanın konusu...

    bize ne oldu... kalkışma. bastırıldı dediler. askerlik de uzayabilirdi. seferberlik her şey olabilir diye kendimizi hazırlamıştık.

    şükür.
    kavuştuk...

    hem de sonsuza kadar... sonra o ponçik karım oldu. iyi ki de oldu... iyi ki o zor gecelerde yanımda oldu... ben de iyi ki uykusuz kaldım ve her fırsatta onunlaydım hayatımın en zor dönemlerinden birinde... işte benim de en büyük lüksüm buydu. sağ salim kurtulup sevdiğimle tüm askerlik boyunca görüşebildiğim nadir anlar ve 15 temmuzdan sıkıntı olmadan kurtulup kavuşabilmek...

    herkese nasip diyorum. tekrar tekrar şükrediyorum...

    sevgiler...