siktirgitozan3
profili

  • 18 ocak 2024 hafize gaye erkan tweet'i

    iddiaların doğruluğunu veya yanlışlığını açıklamaktan uzak bir tweet’tir.

    “banka görevlisi olmayan veya toplantı için davet edilmeyen kimse binadan içeri giremez. buna annem ve babam da dahildir. bankaya işleri olmadıkları halde girdiklerine, banka personeli ile herhangi bir iletişim içinde olduklarına, devletin makam araçlarını herhangi bir şekilde kullandıklarına dair herhangi bir duruma dair ortaya bir kanıt konursa anında istifa eder ve devletimizin uğradığı zararı da cebimden karşılarım.” demediği sürece bütün açıklamalar boştur.

  • babasıyla ankara'nın pavyonları puanlayan çocuk

    ankara pavyon aleminin en has müşterilerinden biri ümitcan uygun idi. girin youtube’a, adı geçen katil zatın bir sürü pavyon videosunu görürsünüz. öldürdüğü kızlar da pavyondan tanıştığı, kapatma yaptığı kızlardı.

    bu videodakiler de o ekolden.

    bunlar babadan oğula aynı nesildir. hard mhp’lidirler. namusçu, ahlakçı kesilirler. küpe takanı döver, açık giyinen kıza “orospu” derler. kendi eşlerinin başını örttürürler. cuma namazında boy gösterip, ramazan’da oruç şov yaparlar. ama pavyon aleminde ellerinde içkileri, yanlarında kadınları eksik olmaz. böyle de “çağdaş”tırlar, liberaldirler.

  • ön kaputu değişmiş ya da boyanmış araba

    vaktiyle döviz sudan ucuzken ve beğendiğim modelde özel indirim varken bugün yanından bile geçemeyeceğim bir araba almıştım. sıfır. o arabayı 6 yıl kullandım, hiç kazam olmadı. aldığımın 2. haftası yaptığım ufacık kaza hariç.

    araba daha 500 kilometre bile yapmamış. işe gideyim diye evden çıktım. 5 dakika sonra yağmurda yokuş aşağı ara sokakta önümdeki araba zank diye durdu. benim de hızım 30 falan. frenledim ama yavaş yavaş kayıp tık diye çarptım. öndeki araba tank cinsindendi. hiçbir şey olmadı. “arkadan vuranın önü dağılır” prensibi gereği benim farım zarar gördü, tampunum çatladı.

    borusan’a gönderdik arabayı, doğru dürüst hasar yok diye düşünerek. birkaç gün sonra çok önemli bir toplantıdayken telefonum art arda çalmaya başladı. sessize alıyorum, tekrar arıyorlar. 2 dakkalığına çıktım toplantıdan, borusan’daki usta imiş. “abi senin kaputun ön alt kısmında, böbrek ızgaranın hemen üstünde gözle zor görülen, serçe parmağı ucu kadar bir içe eğilme olmuş. düzeltelim mi?” dedi. ben de “ kasko karşılıyorsa why not, niye soruyorsunuz ki? her şeyi düzeltin diye verdim arabayı size.” dedim. “abi kaputa boya gerekir, ondan soruyorum.” dedi. işten atılmamak için toplantıya geri girmem lazım, aklım orada. ayrıca o dönemlerde gencim, acemiyim. eşe dosta sorayım da öyle karar vereyim demek aklıma gelmedi. aceleyle “yapın geçin usta” dedim.

    demez olaydım.

    arabayı satarken inanılmaz zarar ettim. kaput boyalı diye arabaya vebalı muamelesi yaptılar. tertemiz, kapalı garaj arabası. sigara içilmemiş, kaldırıma çıkılmamış, senede topu topu 10bin kilometre yapmış muhteşem durumdaki aracımı zar zor, 5 senede 200bin yapmış, çakal-apaçi arabası muadilleri fiyatına sattım.

    adam gibi kazası olmadan, iç aksama, şasi demirine dokunulmamış, sırf belli ufak sebeplerden boyanmış kaputa karşı bu denli alerji olması bizim toplumumuza has bir salaklık. ama var böyle bir durum.

    o yüzden siz siz olun, kaputunuz füze isabeti sonucu parçalanmadıysa boyatmayın, değiştirmeyin. öyle kırık, dökük, göçük, boyasız, paslı kullanmaya devam edin. bizim mal insanımız da “oh, boyanmamış” diye alıp sizin kaskodan bedavaya yaptırabileceğiniz kaput hasarı için 50bin lira bayılsın.