moderasyona ve başlığı açan yazara açık bir çağrı ve bilgilendirme yazısıdır.
türk dil kurumu yazım ve imla yönergesine göre “ünsüz yumuşaması kuralı özel isimlerin yazımında uygulanmaz”. ayrıca “özel adlara getirilen iyelik, durum ve bildirme ekleri kesme işaretiyle ayrılır.”
dolayısıyla doğru yazım şekli “kürde” değil “kürt'e” şeklinde olmalıdır.
teşekkürler. iyi günler.
kayayi delemeyen incir2 profili
-
bir kürde asla söylenmemesi gerekenler
-
yazarların dedelerinin mesleği
biri ağaymış diğeri karayollarında memur. ikisini de görmedim.
soyaçekime inanır mısınız bilmem ama ben inanırım. dedelerimden memur olanın doğal seçilim yoluyla aklına en mukayet olabilen çocuğu memur oldu.
(bkz: babam)
ağa olan dedemin erkek çocuklarının ise şu an fabrikaları var. annemin ise babasından kalan bir çöpü bile yok ahahah.
anne tarafından altı tane teyzem var, altısı da birbirini aramayagörsün; hemen hiç görmediğim dayılarımın servetlerini ve dedemin yaptığı haksızlığı konuşurlar. hepsinin eşi değişik girişimlerle, esnaflıkla uğraştı hep. mesela bir eniştem almancıydı allah rahmet eylesin, teyzem eniştemin almanyadaki sevgililerinden dolayı her gün kahrolarak eniştemin emekliliğine kadar sabretmek zorunda kaldı.
bir diğer teyzemin eşi kahvehane işletiyordu soğanlıda, batırdı. sonra kumara battı. boşandılar. teyzem bir sürü icra borcu ödedi mesela.
diğer teyzemin kocası cübbeli sakallı, menzilci mi ismail ağacı mı ne böyle sikimsonik bir cemaatin baş şakşakcısı. karısını ve kızlarını zorla çarşafa soktu. okumalarına asla izin vermedi. kızlarını da zorla, 15-19 yaşlarındayken kendilerinden en az 10 yaş büyük cemaatçi adamlarla evlendirdi. sonuç olarak tüm kuzenlerim enişteme beddua ediyor. bilhassa evlendikten sonra çarşaftan normal türbana geçen ve iki üniversite bitirip şu an timaşta çocuk kitapları yazan güçlü kuzenim.
annem ise, herkesin memur diye karşı çıktığı babamla olan evliliğinde teyzemlerin yaşadığı hiçbir şeyi asla yaşamadı.
babam her şeyden önce son derece sadık bir adamdı. memur kültürünü bir yaşam tarzı haline getirmişti. haftasonu bile takım elbise giyer, öyle dışarı çıkardı. her ay maaşı takır takır yatar, maaşı yatar yatmaz da eve toptan olarak etinden kuş sütüne kadar her şeyi alırdı. çok çalışkan bir insandı da babam. emekli olduktan sonra bir emlak bürosu açıp on yıl kadar orayı işletti. sonra rahatsızlığından ötürü bırakmak zorunda kaldı. her şeyini ölçülü yapardı. para hırsı yoktu. sadece her sabah uyanır uyanmaz teletexe bakardı televizyondan. arada bir borsada birikmiş parasını kaybeder, ya da aynı şekilde 10 katını kazanıp onu da kaybederdi. :)
maksimum hırsı buydu.
babam saygılı bir adamdı da, annemle evlendiklerinde babamın evinde envai çeşit alkol varmış. sırf annem namaz kılıyor diye, evde içki istemiyor diye evlendikleri günün sabahına hepsini çöpe atmış.
kültürlü bir adamdı babam. hep kitap okurdu. evden çok nadir çıkardı, haftada bir mutlaka güzel bir restoranta yemeğe götürürdü bizi. modern bir adamdı. dedikodu sevmez, kimsenin ne giydiğine, ne yaptığına, nasıl yaşadığına karışmazdı. modern olmaktan ziyade aklı başında bir insandı bunları yaptığı için. arada kahveye gider eski memur arkadaşlarıyla kağıt oynardı. sigarasına, hesabına...
böyle bir adamdı babam işte. teyzelerimin eşleri gibi sığ, hayırsız, sadakatsiz, cahil birisi değildi. vefatında 76 yaşındaydı ve vefat edeceğinden habersiz hastaneye yatışa giderken bile yanına kitap almıştı. ölmeden önceki son günleri bile kitap okuyarak geçti.
sanırım en sevdiği kitap suç ve ceza idi. kaç defa okuduğunu saymadım bile ama hastanedeyken yanında o kitap vardı. ucu yanlışlıkla kırılmış o yeşil kapaklı suç ve cezanın, babamın daha yeni terk etmiş olduğu hastane yatağındaki görüntüsü aklımdan silinmiyor.
bu yaşıma kadar suç ve cezayı okumadım. hemen alnıma cahil yazmayın. şimdi fark ettim aslında bu bir travma sanırım.
her neyse. yani konuyu şuraya getiricem memur dede ve memur baba candır. memur eş de candır. annem her şeyde bir pürüz bulduğu için babamı pek iyi anmaz ama... kadınlar işte. ne de olsa benim babam onun eşi. gülüp geçmek lazım.
görsel