18 yaşında ilk defa oy kullanacak çiçeği burnunda z kuşağı üyesi, ailesi muhafazakar, annesi ve babası ak sevdaya ve ak davaya gönül vermiş bir genç olarak asla kendisine oy vermeyeceğim. hatta 2 kardeşim bile kendisine oy vermeyecek.
değil nükleer santral cern'de tanrı parçacığını bulup ateistleri imana getirse bile oy moy yok.
tabii ki yukarıda biraz espiri yapmaya çalıştım anlaşılmak için ama anlayana.
öncelikle benim gibi olan bu genç kuşak maalesef (?) dedelerimiz, yaşlılarımız gibi kolay kandırılamıyoruz.
size kısa bir hikaye anlatmak isterim söz veriyorum uzatmayacağım, kısacık bir şey.
ailemin mutsuz ve muhafazakar bir dönüşüme girmesiyle alakalı. dilce susup bedence konuşulan bir çağda anlatacağım bu hikayeden sözlükteki bazı abilerim ve ablalarım gocunmaz ve kendilerine ders çıkarır.
dedem 1937 artvin şavşat doğumlu. o zamanın rüzgarına kendini teslim ediyor ve komünizme gönül veriyor.
ama karadeniz insanını bilenler bilir ne kadar da komünizme gönül verse bunu hep islamla entegre etmeye çalışır ve islami çerçevede bir komünizm hayal eder. en büyük devrimci aslında hz.muhammed falan filan masalları anlayacağınız.
tabi o zaman dedemlerin çevre baya güzel terzi fikriler, yaşar kemaller, yılmaz güneyler, hüseyinler, mahirler, ulaşlar, denizler falan.
dedem de toplantılarda hep söz alıyormuş konuşuyormuş. neyse o arada gönlünü bir güzele kaptırmış.
hızlı hızlı geçiyorum kusura bakmayın. sonra bu komünistler ülke için tehlikeli bir hal alıp statükoyu tehdit etmeye başlayınca da halk arasında bir söylenti yayılıyor.
'komünizm gelirse karılarımız ortak kullanılacak'
bakın türkiye'de solu bitiren ve halkın desteğini azaltan en büyük propaganda inanın bana bu olmuştur. ne darbeler ne işkenceler ne de baskılar.
'komünizm gelirse karılarımız ortak kullanılacak' propagandasından sonra anadoluda komünizme çığ gibi tepki başlamış ve dava arkadaşları birer birer masadan eksilmiş. dedem bunu ilk duyduğunda 'yok daha neler tamam insanca yaşam, dostluk kardeşlik falan filan da ben karımı paylaşmam arkadaş. hem benim gönlümü kaptırdığım kadın çok güzel, karısı çirkin olan yoldaşlar da var onlar rahat rahat paylaşır onlara kolay. zaten bu fikir karısı çirkin olan birinden çıkmıştır.' diyerek gümüşhane'nin kelkit ilçesinde bir köy kıraathanesinde yapılan 8.kelkit işçi köylü toplantısını terk ediyor.
komünist davadan vazgeçiyor ve kendini milli görüşe adıyor.
komünistlerin çok güçlü olduğunun ve iktidarı alacaklarına kesin gözüyle baktığı için gönlünü kaptırdığı güzelden ayrılıyor 'karı paylaşımı' korkusu nedeniyle.
sonra da çirkin olduğuna yürekten inandığı ve paylaşırsa pek gocunmayacağı nenemle akraba evliliği yapıp mutsuz bir evliliğe ve mutsuz bir hayata kendini teslim ediyor.
dedemin bu huyu ve inancı bütün sülaleye sirayet ediyor. bütün aile maalesef çirkin olduklarına inandıkları akrabalarıyla evlenerek karadenizin en mutsuz gruplarından biri oluyor. genelde akrabalarımın hepsi çek senet, tahsilat, mafya, bankacılık, finans gibi sürüngen kertenkelelerin yapacağı işleri yaparak dokundukları banknotlardan tiksinerek yaşarlar.
neden mi bu hikayeyi anlattım? dedemin kırlarda meyan kökü kazdığı yaşlarda olmama rağmen bilgiye iletişimim kısıtlı değil ve beni ikna edebilmen için bana deha değil belgeler gerekli; kanıtlar, ifadeler, resmi mühür ve imza.
dedim ya dedemin tarlada meyan kökü kazdığı yaştayım ama onun gibi değilim diye. çünkü ben anlamam böyle maceraları.
ne godiva geçer yoldan, ne bir kimse kör olur.
şükür olsun dedem ve ailem gibi kör değilim!
renklicamasir7 profili
-
28 nisan 2023 recep tayyip erdoğan tweet'i
-
türkiye'nin mülteciye ihtiyacı var
sürekli gereksiz yere övülen bir adam bu ya.
bu ülkenin insanın çok acil kültür yüklenmesi yaşaması lazım. neden mi? çünkü sizler okumadıkça insanları gözünüzde ilahlaştırıyorsunuz, şımartıyorsunuz.
yıllar önce üniversiteye bir etkinlik için gelmişti ilber hoca. işte bize akıl verecek hayatı nasıl yaşayalım, dünyanın hangi ülkelerini ve şehirlerini gezelim, hangi filmleri ve tiyatroları izleyelim, hangi kitapları okuyalım diye (aileme yük olmamak için organizasyon şirketinde 11-12 saat garsonluk yapıyorum bu arada). ben de gitme gereği duymadım. gitmediğimi gören kolektifçi arkadaşlar hemen bana saldırmaya başladı.
abi ilber hoca ya, bize cahil der güleriz yaaa gibi bayağı laflarla beni içeriye çekmeye çalıştılar ama gerçekten de ilber ortaylı'nın bana katabileceği 1 miligıdım şey bile yok yani.
gelmiyorum deyince hemen yok sen cahilsin yok sen busun diye beni aşağılamaya çalıştılar. arkadaşlar bakın. ilber ortay öyle bir ailede doğmasaydı -gerçi onun zamanında kolaydı ya- en fazla tarih öğretmeni falan olurdu.
ekşi sözlükte de vedat milor cv'si diye bir başlık var, başlık altında herkes adamı zaten övmüş. baba vedat milor'un cv'sini övelim de ondaki dayılar, amcalar, anne ve baba. yani o aile sende var mı hacı dayı?
tamam darılma senin için celal hocayı, hatta bütün ponçikleri övelim, övelim de kardeşim o imkanlar sen de var mıydı? anlıyor musun o imkan sana verildi mi, sunuldu mu? sana sunulsaydı sen ne olurdun peki? ben niye bu adamları övmenizi her yerde görmek zorundayım ya! bu gerçeği bir tek ben mi görüyorum? sizler bunları düşünemiyor musunuz? çıldırma noktasına geldim artık!
bu ülkede eğitimde fırsat eşitliği mi var biz bu insanları sürekli övüyoruz?
bu ülkede eğitimde fırsat eşitliği denilen şey yok kardeşim. yok o şurada şunu yapmış, yok burada eğitim almış okumuş, yok şarabın kokusundan tarihini biliyor diye insanları övmeyin gözünüzde de büyütmeyin.
zaten o beni aşağılayan kolektifçi arkadaşlar da solculuk oynayan zengin çocuklarıydı. hepsi irlanda, ingiltere ve avusturalya gibi ülkelere taşındılar. bu arkadaşlar beni et yiyorum diye de aşağılıyorlardı ayrıca. birisinin hayali vegan meyhane açmaktı, ulan vegan meyhane açmak ne? sen vegan meyhane açmak istediğin için aşağılanmayı benden daha çok hak ediyorsun.
türk aydının da özeti budur. babadan oğula nesil bunlar başka bir cacık olmaz bunlardan en fazla cihangir'de , nişantaşı falan oralarda eve çıkar steril bir hayat yaşarlar bizlere de nasıl yaşayacağımız hakkında akıl verirler. -
tek bir golle hatırlanan futbolcular
ali lukunku.
attığı golden çok ailemize yapmış olduğu yardımlarla hatırlatmak istedim kendisini. lukunku ve ailesi transfer olduktan 1 hafta sonra galatasaray kurmayları tarafından koru florya evlerine yerleştirilmişti. evin temizlik, boya ve badana işleri için hem annem hem de babam şirket tarafından yönlendirildi. gittikleri gün evde ali lukunku ve eşi samira lukunku'da bulunuyordu. annemle babamı görünce çok şaşırmıştı ali lukunku. çünkü ailem türkiye'nin afro-türk kökenli siyahi ailelerinden. bizler de siyahiyiz.
dediğim gibi lukunku ailesi benim anne ve babayı görünce çok şaşırıyor. diğer galatasaraylı siyahi futbolcu hanımıyla hayırlı olsuna mı geldi diye düşünürken, annemin ve babamın mesleğini öğrendiğinde çok şaşırıyor.
yönetimde beyazların, ayak işlerini siyahi türklerin yaptığını görünce de üzülüyor. ve o zamanın transfer parasıyla hem anneme hem de babama ayrı ayrı evler alıyor. babamın altına güzel bir araba çekiyor.
koca yürekli adamdı kimse bilmez bu hikâyeyi. türkiye'de oynadığı 1 sene boyunca da benim ve kardeşimin eğitim masraflarını karşılıyor.
selam olsun sana ali lukunku senin haberin yoktur veya belki bir gün buraları okursun diye söyleyeyim. çünkü o günden sonra sana çok ulaşmak istedik ama ulaşamadık. annem ve babama aldığın evler kentsel dönüşüme girdi müteahhit ile anlaştık ve 2 daire karşılığında 16 dairemiz oldu. kız kardeşim doktor oldu ve bu yaptığın iyiliği unutmadı, afrika'da gönüllü olarak çalışıyor. ben de biyokimya alanında ihtisas yaptım ve biontech aşısını geliştiren ekipte yer aldım.
kariyerinin en güzel golüydü bu be ali lukunku! -
turkish girl ve turkish mom google arama sonuçları
uzun yıllar esenler'de tekstil atölyelerinde afgan ve pakistanlılarla çalışmış biri olarak fantezi dünyalarını duysanız aklınız götünüze kaçar sayın sözlük yazarları. bunlar daha iyi günleriniz adamlar akın akın geliyorlar. bunlar yüzünden atölyedeki kadınlar bekaret kemeri takacak noktaya gelmişlerdi. fakat bizlerin anlamadığı şey şu. bu adamların kültürü böyle. şimdi sizler duyuyorsunuz bu adamlar 8-9 yaşındaki kızlarla evleniyorlar veya ne bileyim bir tane kadını gözüne kestiriyor ve ona zorla sahip oluyorlar, bizler de sinirleniyoruz. bunlar çok normal onlara göre.
bir tane afgan vardı 18 yaşında çocuk ramazanda oruç tutmadığımı gördüğünde 'sen müslüman değil? yazık yazık' demişti. ben de kendisine inançsız birisi olduğumu söylemiştim. çocuk çok şaşırmış 'ben sana allah ispatlayacak bekle' demişti. yalan yok bunu dedikten sonra allah’ı inkar eden dilimi keseceğini ve bir daha o ağzımı hiç açmamam üzere dudaklarımı makinede dikeceğini düşünmüştüm ama tepkisi çok hafif olmuştu. ezan okunurken beni dışarı çıkardı ve 'bak dinle' dedi. dinledim ve sonra 'ee mk' der gibi çocuğun yüzüne baktım. parmağını havaya kaldırdı ve bana dönüp 'bak allah ezan okuyor' dedi. çocuk bu yaşına kadar ezanı okuyanın allah olduğunu düşünmüş hep. adamlardaki geri kalmışlığa bakar mısınız? ah be kardeşim her camiden farklı ses geliyor onu da mı ayırt edemedin. ayrıca ezanı okuyan imam aşırı detoneydi, allah nasıl detone olabilir? yeri göğü yaratmış. neyse allahtan artık türkiye'de yaşamıyorum da böyle saçma şeylerden kendimi korumuş hissediyorum. -
karısını evsiz adamla arabada basan evli adam
evsiz adamdaki şansa bakar mısınız. ben geldim 34 yaşına hâlâ cinsellik yaşayamadım o kadar çabama rahmen. gerçekten de coğrafya kaderdir demek istemiyorum ama doğru zamanda doğru yerde olmak gerekiyor.
edit: yüzlerce kadın kardeşimiz mesaj atmış yardımcı olmak(seks) için. allah hepinizden razı olsun ama ben doğru insanı beklemeye devam edeceğim.
edit2: yemin ediyorum gözlerim yaşardı. bu millet öyle büyük bir millet ki dara düşene, zorda olana her zaman el uzatmıştır. pasif gay kardeşlerim de yazmışlar. ne diyeyim ki sabah sabah ağlattınız beni hepiniz.
edit3: inanın yetişemiyorum mesajlarınıza. bütün memleket adeta seferber olmuş durumda sanki. trans kardeşlerimiz de yazıyorlar. lezbiyen kardeşlerimiz sana feda olsun, bir kereden bir şey olmaz. adres ver gelelim diye ısrar ediyor.
pide kuyruğu gibi oldu mesaj kutum. adeta bir türkiye mozaiği. her cinsiyet gurubundan insanlar benim için elini taşın altına koymuş vaziyette.
biz bu gibi durumlarda hep bir olalım, tek vicut olalım yedi duvel gelse yıkamaz bizi âlimallah. -
heimlich manevrasıyla öğrenciyi kurtaran müdür
bana küçüklüğümü hatırlattı. 9 yaşındayken yemek yerken boğulmuştum sonra öğretmenim beni kurtarmıştı. sonra da hızlı yemek yiyip boğulmama sebep olduğum için beni dövmüştü. nerede o eski eğitimciler.
-
15 ocak 2022 istanbul kar yağışı
an itibariyle bağcılar/esenler
görsel