aynen shakira dansa dün başladı zaten, tek amacı da eski kocasını etkilemek ya da ondan intikam almak. ulan harbiden bu erkek denyoluğu bambaşka bir boyut. kırk yıllık shakira'ya, dansla akıllara kazınmış bu ilaheye, adına shakira kemerleri satılan şu ablamıza diyorlar ki "yha amma baydın sen de eski kocana kaybettiğine dön de bir bak istedim diycen diye"
he canım aynen o vücut ve o kıvraklık da kocayı boşadıktan hemen sonra otomatik yükleniyor zaten. shakira da olsan adamlar dünyayı kendi sikleri ekseninde görüyor, valla çok acayip. bizi harcarlar matmazel
bay borov gom sod diyeceksiniz5 profili
-
shakira'nın nefes kesen intikam dansı
-
bir anda silen insan
debe'ye giren entry hakkında söyleyeceklerim var. ayrıca bu entryimi de kendini tam olarak böyle biri zanneden ve bir zamanlar dostum olarak hayatımda bulunan sedaya armağan ediyorum.
bahsi geçen o müthiş sakin, ağırbaşlı, yutkunarak konuşan, irili ufaklı her şeyi yazan, pembe incili kaftanla romantize edilen bu insanlar; yazıldığı kadar ince ruhlu ve naif değiller aksine sıkıntısını muhatabıyla açık açık konuşacak kadar cesaret kırıntısı gösterememiş, tartışmaktan, çarpışmaktan "en iyisi hiç uğraşmamak" diyerek başlamadan vazgeçmiş, muhatabına muhatabıyla çatışmayı göze alacak kadar bile değer vermemiş korkak insanlar.
insan olmak, insanca bir ilişkide bulunmak, hele hele iyi insan olmak bu kadar kolay mı ya. ay benim canım sıktılar, susayım, yutkunayım, muhatabım ne olduğunun dahi farkında olmazken ben otu boku bi kenara yazayım, vakti gelince de bombayı patlatayım ve tüm bu acılara katlandığım için (!) müthiş insan olayım.
olayı dramatize etmeyin sizler muhataplarını gerçek manada asla kıçına takmayan, kendi evreninde belirli senaryolar dışına çıkma cesareti olmayan, konfor alanından çıkamayıp çöp biriktirir gibi içinde olay biriktiren insanlarsınız. aklı başında, sağlıklı insani ilişkiler üzerine kafa yoran kimsenin de arkanızdan bakakalıp "ah kıymetini bilemedim, benim fırtınalı denizdeki sığınağım" diyeceğini sanmıyorum.
benimle kötü olma ihtimalini göze alıp bana hatamı söyleyebilen, durup dururken (!) sıkıntı çıkacağını düşünse bile benimle tartışmayı da göze alabilen, bana dair biriktirmeyip açık açık söyleyebilen, korkmayarak sevip beni idare etmeyen kişidir gerçek dost. çünkü insana dair tüm handikaplar da sevdaya dahil. -
2023 yılı asgari ücretinin 8 bin 500 tl olması
burada işçi emekçi diye yalandan ağlayan arkadaşları asla ciddiye alamıyorum. dünyanın her yerinde kalifiye insan kalifiye olmayandan daha fazla kazanır. mesele kişisel hırslar, garibanın parasına göz dikilmesi gibi romantik ağlayışlarından çok daha uzak. tabii ki bir çaycı ile mühendis aynı maaşı alamaz. almamalı. elbette okuyan insanla okumayan arasında statü ve maaş farkı olacak/olmalı. böyle olmalı ki eğitime olan ilgi artsın. eğitim bakın öğretim demiyorum sihirli bir değnektir. isteseniz zart zort üniversitesinin zıttiri bölümünden mezun olun. üniversite ortamı biraz da kafanız çalışıyorsa size görgü, ötekiyle yaşama, farklılıklara saygı duyma, bir iki ufku açık hocayla karşılaşma, birkaç kitap okuyup algılama gibi değerler katar. (akademik bilgi elbette üniversitenin seviyesine göre değişecektir.)
asgari ücret 8.500 lira olursa mavi yakalı çocuğunu okutmak istemez. çünkü yıllarca eğitimine yatırım yaptığı çocuğun kendisinden en fazla 2-3 bin lira fazla alabileceğini düşünürse bu ona boş bir yatırım gibi gelir. okuyan çocuğunun da kendisi gibi asla ev araba sahibi olamayacağını bilirse okulla vakit kaybetmeye yanaşmaz. neticede çocuk öğretimsiz kaldığı gibi eğitimsiz de kalır.
asgari ücret okuma yazma dahi bilmeyen hiçbir vasfı olmayan insana, insan olduğundan ve herkesin yapabileceği işleri yapabileceğinden dolayı asgari şartlarda yaşamını idame ettirsin diye verilen ücrettir.
burada aptal romantiklerin bir türlü algılayamadığı uzun vadede eğitime ve eğitimliye verilen zarar. eğitime ekstra değer atfetmeyen toplumlar geri kalmaya mahkumdur. bu toplumlar popülist sağcı, ucuz milliyetçi, istismarcı dincilerin ağına düşmeye müsaittir.
gerçi burda ofiste çalışınca yahut öğretmen doktor falan olunca çalışmış sayılmıyorsunuz. illa çaycı, inşaat işçisi, temizlikçi, kapıcı falan olmanız lazım. -
istanbul'da ev kiraları
bışkı yiri gidin midim iyli istınbılda yışımıyın diyenleri gördüğümüz başlık. he ya sen akıllısın benden. ulan yavşak dangoz, burada kazandığımın yarısını bile kazanmam imkansız anadolu’da, imkan olsa durur muyum benim kafam basmıyor mu. kaç kişi işini şak diye taşıyabilir istanbul’dan. ayrıca kaç kuşaktır bu şehirde bizim aile, sen siktir git köyüne de bize yer açılsın madem.
bi akıllı sizsiniz kodumun çok bilmiş bilmiş hayatsızları.
her şeyi de kanıksamışlar, bu kiraları kafalarında normalize etmişler, asıl sebebe tek laf etmek yok bi de akıl veriyorlar. -
bebeğini sobada yakarak öldüren anne
böyle şeyler hep mi vardı da internet mi yoktu ? yoksa bulunduğumuz çağ ve özelde ülkenin durumu bu tip olayların gerçekleşmesine daha mı müsait?
edit: mesaj kutum patladı. çoğu kişi “hep vardı böyle şeyler” deyip duydukları yahut şahit oldukları korkunç durumlardan bahsetmiş. genel kanı, dünyada da her çağda böyle durumların görüldüğü yönünde. internetin yaygınlaşıp küreselleşmenin gelişiyle birlikte yalnızca daha fazla haberdar oluyoruz, diye düşünülüyor.
bununla birlikte bize özel bakacak olursak toplumun kadına, cinselliğe, kürtaja bakışı; yaptırımları zayıf hukuk sistemi, coğrafyanın getirdiği psikolojik yükler ve kentleşmede yaşanan sorunlardan bahsedenler de var.
acaba bunun kaçta kaçı evrensele, kaçta kaçı yerele bakıyor ? bunu tespit elbette sosyologların işi.
herkese -ne kadar olabilirse artık- iyi geceler ve teşekkürler.