türk futbolunda yıllardır süren bir kanser var: futbol ekonomisinin düzgün yönetilmesini istemeyen ve bu ekonomiden azami faydalanan geniş bir çete. bu çetenin en büyük özelliği kendi futbolcularını büyük kulüplere çakmak ve teknik ekipleri manipüle etmek. şu anda beşiktaş'a operasyon çekmeye çalışan ve taraftarı da manipüle eden de bu tayfadır. bizim taraftar da bu medyada kök salmış, eli kolu uzun çetenin söylemlerini yaymakla meşgul. ismail türk futbolunda bir devrime adım atıyor. istemiyorlar, çarkları dönmüyor, işlerine gelmiyor.
beşiktaş'ın bu seneki transferlerine bir bakın bakalım hangisi menajer çakması, hangisi bu adamın bizde ne işi var diyeceğiniz adamlar. hiçbirisi... yerli yerine oturmuş, düşük maliyetli bir takım. bu takım yüksek nem ve ağustos sıcağında görüp görebileceğiniz en zor futbolu neredeyse 90 dakikaya yayarak oynuyor. ben böyle bir kondisyonlu takım uzun yıllardır hatırlamıyorum. oyun geçişleri, görev dağılımları, ufak üçgenler, oyunu ters kanada yıkmalar, hele hele sistematik ve bilinçli duran top organizasyonları. bunların hepsi teknik direktör dokunuşları. söyleyin bakalım, her korneri tehlike yaratan bir futbol takımını en son ne zaman izlediniz türkiye liginde? geçen sene sporting bizi kornerlerle yendi, hatırlayın.
geçen hafta dahil, ben bu takımı çok beğendim. antalya sıcağında 3-1'i bekleyerek oynaması gayet anlaşılırdı. alanya tehlikeli atak bile yapamazken, şanssız bir kendi kalesine gol, bir de penaltı 3 puanı götürdü. kaldı ki alanya takımının maçı 11 kişi bitirmesi, beşiktaş'ın 60 dakika 1 kişi eksik oynaması doğrudan hakemin oyuna müdahalesi idi. hoca, kendi kalemizde yediğimiz gole kadar tek bir pozisyon vermeyerek harika bir iş çıkarmıştı aslında.
bu maça gelelim. ilk yarıda benim sayamadığım kadar direkten dönen top ve açık bir şekilde kırmızı kart-penaltı pozisyonu es geçildi. skor 3-1 iken ersin'in çıkardığı karambol pozisyonu -ki pozisyonda elle oynama var, gol olsa iptal edilmesi gerekirdi- tehlikeli bir atak var mıydı? yoktu. ama koro halinde ismail'e saldırıyor herkes. niyesini bir düşünün!
bu takım umut vaat ediyor. hem de çok umut vaat ediyor. "daha ligin başlangıcı, oyun oturmadı, oyuncular birbirini tanımıyor, kondisyon kazanılacak, bizi 10. haftadan sonra görün" replikleri beşiktaş için hiç söylenmiyorsa, teknik direktör harika bir hazırlık kampı geçirtmiş ve lige gayet hazır başlıyor demektir. diğer takımları da izliyorum, açık ara şu an ligin üstünde taktik ve teknik bir takım var.
bu takımı ve teknik direktörünü kamuoyu önünde hem de ezerek kazandığı bir maç sonrası eleştirenler entry'nin başında bahsini ettiğim çetenin ekmeğine yağ sürüyor. umarım geçmişte lucescu'yu benzer sebeplerle yiyen bu ve benzeri çetelere valerian'ı yedirtmeyiz. beşiktaş taraftarı da bu oyuna ortak olmamalı.
oturmayanbogac4 profili
-
21 ağustos 2022 beşiktaş karagümrük maçı
-
5 milyon tl ile çalışmadan yaşanır mı sorunsalı
yaşanmaz diyenler ayda ne kadar ücret geliri alıyor acaba? ücretler her sene enflasyon oranında artırılırsa ayda 10 bin geliri olan bir çalışanın 40 yıl boyunca kazanacağı para -bugünün değeri- ile 5 milyon zaten. size 40 yıl çalışma şimdiden verelim diyorlar yani. enflasyonun üzerinde degerlendirebilirseniz mevcut hayatınızdan daha güzel bir hayat yaşamış olacaksınız.
özetle; ayda 4 bin lira asgari ücret ile yaşanabiliyorsa, bugünden alınacak toplu bir 5 milyon ile aylık 10 bin ücret geliri, hatta daha fazlası olacak bir hayat standardında yaşanır. -
türk doları basalım
yine bilgisi olmayıp fikri olanlar doluşmuş. sürü psikolojisi ile hareket ediyorsunuz. bunun ismi ikili para sistemi, ne kalpazanlık ne de kafayı yemiş. küba’da yıllardır uygulanıyor ve konbertibl küba pesosu (cuc) deniyor. ikili para sistemine geçelim, yeni parayı dolara eşitleyelim diyor. 1 yeni para=1 dolar, dolara endeksli.
ben doğru bulmuyorum ikili para sistemini. sebeplerini burada goygoydan kaybolacağı için uzun uzun yazmak istemiyorum.
ama sayfalarca cahil yoruma sebep olduğu kadar aptal ya da saçma bir fikir değil. dünyada uygulandı ve uygulanıyor çünkü.
edit: ben yazarken bir arkadaş da yazmış, daha önceki entrylerde de bir tane tesadüf ettim. onlara da teşekkür ederim. -
peugeot türkiye ayıplı ve defolu araç rezaleti
dava yoluna giderse 4-5 sene süreceği ve yıpranılacağına ilişkin yanlış tavsiyelerin yer aldığı başlıktır.
burada başlık açmakla belki sorununuz çözülür. ama dava yolu ile ayıplı bir üretim söz konusu ise ne kadar sürerse sürsün tatmin edici bir çözüme kavuşmanız mümkün. eğer araç ayıplı ise davayı kazandıktan sonra size seçimlik hak sunacaklar. bu haklardan birisi ayıplı malın yenisi ile değiştirilmesi. 5 sene sonra sıfır bir araç talep edeceksiniz ve vermek zorundalar. aksi halde icra yoluyla tahsil edeceksiniz ki icra yoluna gitmeyeceğinize adım gibi eminim, gerek kalmayacak. bu süre zarfında ayıplı aracı kullanabilir hatta yaptığınız masrafları da tahsil edersiniz. yapacağınız tek şey iyi bir avukata vekalet verip hukuki süreci başlatın, emin olun her şey güzel olacaktır.