usturuplu bir cevap vermiş, kanıtlar sunmuş lakin yemezler. sen git pr'ını köşede yap. ayrıca o zincirler de 600 tl etmez.
öncelikle kaldırımlar zaten yayalara aittir, şu genişlikte ise scooter park edilir değilse edilmez diye bir kural yok. senin özel girişimin için kadıköylü vatandaşın vergisi ile belediyenin ne zamanını ne de nakdini harcayamazsın. götür yerli çalışanlarını sokak sokak gez kadıköy'ü ve haritanı çıkar, hatta buna bile gerek yok, sana paşa paşa elimizle fotoğraflarını gönderiyoruz yapay zeka ile bunları taratıp santim santim her noktayı analiz et. ama yok, biz harita istedük vermedüler.
türkiye'de sektörün öncüsü olarak büyük iş yaptın, çok iyi de para kazandın ama sonrasında insanların üzerine kamyonla scooter atmak dışında bir şey yapmadın. çözümler çok. mesela istanbul kadıköy, izmir bostanlı gibi yoğun kullanımlı yerlere hublar aç, sonuçta bu cihazlar geceleri bakım ve şarj için toplanıyor. merkezi noktalara park yerleri yap. binbin yapıyor mesela, senin ne eksiğin var? buralara bırakanlara indirim kuponu ver. yazılımını ve donanımını geliştir bahsettiğin yerli mühendislerinle. link zincirsiz kilitlenebiliyor, senin cihazlarını illa bir yerlere bağlamak zorundayız ama. ücretsiz eğitim aktiviteleri düzenle; güvenli scooter sürüşünü ve dikkat edilmesi gereken hususları öğret, insanları bilinçlendir. en kötü uygulamanın içine iki video koy.
ama hiçbir taşın altına elini sokmayıp sağa sola çamur atması daha kolay. yolları işgal et, kaldırımları işgal et, insanların can ve mal güvenliğini hiçe sayıp yapısal boşlukları avantajına kullan sonra da ağla zırla. hadi ordan.
not: elektrikli scooter kullanıyorum ve ulaşımda büyük rahatlık bence ama yanlışa da yanlış derim.
yaseiko3 profili
-
martı kurucusunun kadıköy belediyesine cevabı
-
30 ekim 2020 ege denizi depremi
öncelikle habercilik nedir merak ediyorsanız şuradaki videoyu izlemenizi tavsiye ederim, kısa zaten yaklaşık 2 dakikalık bir video. habercilik nedir ve nasıl olmalıdır bunun bir özeti.
daha önce konu üzerine yazdığım iki entry;
(bkz: #115051610)
(bkz: #115094439)
yazdığım şeyler yavaştan herkesin dikkatini çekmeye ve dillendirilmeye başlandı, muhalefet de konuşuyor sonunda. fakat muhalefet konuşurken keşke medyanın gizlediklerini de konuşsa, çünkü medyanın nasıl ikiyüzlü davrandığı onlar konuşur ise iyice ayyuka çıkacaktır.
hem izmir'de olup o depremi yaşamış bir vatandaş hem de depremin en yoğun yaşandığı bayraklı'ya yardıma gitmiş biri olarak konuşuyorum.
klasik medya yine ahlaksızlığını gösteriyor, neden bu ülkede hiçbir şeyin değişmediğini anlatıyor. bugün biraz fox'ta konuşulması dışında ntv, cnn, habertürk gibi haber kanallarının hiçbirinde gerçekten deprem bölgesi hakkında hiçbir şey gösterilmemiştir. sadece birkaç enkaza odaklanılmış, enkazdan kurtarılan insanlar ve onları kurtaranlar üzerinden drama sahnelenmiştir televizyonda. özellikle ilk gün kurtarılan buse, daha sonrasında elif ve ayda üzerinden bu drama gerçekleştirildi. yeter artık gerçekten. orada acı çeken insanlar sizin reyting kasıp 3 kuruş fazla kazanacaksınız diye acı çekmiyor, siz onları konuştuğunuz kadar o acıları yaşatanları da konuşmak zorundasınız. iki elin parmağı kadar enkaz olmuş bina dışında bayraklı'da boşaltılan yüzlerce bina ve evsiz kalmış binlerce vatandaşı konuşmak zorundasınız, hükümetin yıllardır ne önlem aldığını ve deprem vergisi adı altında toplanan paraları konuşmak zorundasınız, bu boku yiyen müteahhitleri konuşup onları ifşa etmek zorundasınız. sadece televizyon izleyen bir insan sanar ki izmir'in geri kalanında hayat devam ediyor, birkaç çürük bina var ve onlar çöktü sadece fakat işin aslı binlerce insan sokaklarda; çevremde hiçbir bina yıkılmamış olsa da (karşıyaka'da yaşıyorum) çevremde oturulamaz hale gelmiş ve mühürlenmiş 7 - 8 apartman var sadece benim saydığım ki bu binalar deprem sadece birkaç saniye fazla sürse kesinlikle yıkılacak şekilde hasar görmüşler. fakat bunları göstermek ve sorgulamak, hatta hesap sormak yerine buse ile telefonda konuşan görevli hanımı "o an ne hissettiniz" diye (görevli hanım "benim değil, buse'nin ne hissediyor olduğu o an önemli olan" demişti), bugün ayda'yı bulduğunda "sanki hiç enkaz altında değilmiş gibiydi, çok güzel gülüyordu, anlatamam" diyip ağlayan akut görevlisi abimizi "nolur anlat" diye sıkıştırıyorsunuz.
siz haber kuruluşları; tüm dünyanın minimum 6.9 dediği depreme hala 6.6 yazacak kadar utanmaz, "birkaç metrekare büyük evde oturmasalarmış" diyen devlet bahçeli'ye hesap soramayacak kadar korkak, gerçekleri ve depremzedelerin durumunu gösteremeyecek kadar yalancı, hükümete hiçbir eleştiri getiremeyecek kadar çıkarcı ve yalaka, 1 can daha kurtarayım diye uykusuz ve aç bir şekilde çalışan görevlilerden dramatik hikaye bekleyecek kadar vicdan yoksunu, 3 yaşında 90 saat boyunca enkazın altında beklemiş ufacık dünyadan habersiz bir bebekten prim yapmaya çalışacak kadar ahlaksızsınız. işte siz bu kadarsınız, ne insanlıktan ne habercilik ilkelerinden nasibini al(a)mamış bir topluluksunuz. -
uyanış büyük selçuklu
tarihsel açıdan yine hiçbir gerçekliği olmayacak siyasal islamcı dizisi. hangi millete ait olursa olsun bu tarz tarihi dizileri çok severim lakin "tarihimiz" diyip izleyecek andavallara da şimdiden allah akıl fikir versin demek düşer.
diriliş, kuruluş vs bu dizilerde gerçeklik aramamanız gerekmesinin en büyük nedeni o döneme dair çok kısıtlı belge bulunması zira türk toplumları yazılı belgelerden ziyade sırtlarını kulaktan kulağa aktarılan destanlara yaslamışlardır, bu sebeple bizim tarafımızdan dönemi anlatan yazılı kaynak yok gibi bir şeydir 1400'lere kadar neredeyse. hatta en bilinen dönemin eserlerinden aşıkpaşazade'nin tarihçesi bile kronolojik bir tarihçeden ziyade destandan hallicedir. osmanlı'nın gerçekten kayı boyundan olup olmadığı bile hala daha tartışmalıdır (en iyi osmanlı tarihçilerimizden halil inalcık olmadığını söyler). o zamanlara dair bilgimiz ise genellikle farklı milletler tarafından kaleme alınanlardır, mesela osmanlı'nın kuruluş dönemi için çoğu belge aslında bizans'a aittir. bir örnek vermek gerekirse; kuruluş osman'da osman gazi tam bir bela mıknatısı gibi aktarılmış ve önüne gelenle savaşa girmiş, tüm dünyayı karşısına almış gibi yansıtılmıştır fakat bizans kaynaklarına göre osman gazi çevredeki çoğu tekfur ve bölgede yaşayan hristiyan halk tarafından oldukça sevilen bir beydir. hatta osmancık ismi ile anılır.
haliyle tarih motifli bir dizi olarak bakılabilir fakat "tarihimiz" denilerek izlenemez, zaten o döneme ait ne bir dizi ne film çekilebilir yukarıda anlattığım sebeplerden ötürü. çünkü elinizde materyal yok. ne anlatacaklar? işlerine geleni ve osman - bala hatun dramasının benzerini.
ha ama bak uyanış, diriliş, kuruluş falan gidiyoruz sıçış vahdettin çekilebilir, onunla ilgili çok kaynak var.