ben 3 yaşındaki çocuklarla çalışan bir öğretmenim. sınıfta henüz konuşma öğrenememiş olan çocuklarım var. kendi derdini karşı tarafa anlatamayan. sorunlarını paylaşamayan, istediği oyuncağı ağlamadan ve kavga etmeden alamayan çocuklarım. zor.
yaşamın erken kısmıyla ilgilenen bir eğitimci olarak işe nereden başlayacağımızla ilgili bir fikrim var.
işe "anlamak" tan başlayalım arkadaşlar. konuşamayalım belki ama anlayalım, ifade edemeyeceğiz belki sese büründüremeyeceğiz ama anlayalım. etrafta olup bitenleri kavrayalım. içimizde her birini bir yere oturtalım. üzerine düşünüp sorgulayalım. her veriyi, bilgiyi parçalarına ayırıp sindirdikten sonra, nasıl yardım kolilerini tasniflediysek, beynimiz içinde öylece tasnifleyelim. anlayalım, unutmayalım. anlayanlar, anlamlandıranlar unutmaz.
bunu yapalım ki, ülkede daha fazla yardım kolisine muhtaç olaylar yaşanmasın. anlayalım arkadaşlar, konuşmak zorunda da değiliz bir süre. elbette konuşacağız, fikir belirteceğiz, isyan edeceğiz. ama önce anlayalım. sesimiz gürültüye dönüşmeden, bazı canavarlar bizi yine bastırıp dağıtmadan, kargaşayla düşüncelerimizi zihnimizden kovdurmadan, sakin bazen sessiz, bu zamana kadar yaşadıklarımızı da idrak etmeye çalışarak... bu olayın üzerine oturup, düşünüp biraz anlayalım.
seçmek nasıl bir şey kavrayalım.
vantilatorunuz2 profili
-
türk halkı olarak ilk nereden başlamalıyız
-
en yakındaki kitabın 107. sayfasının 1. cümlesi
"uzunca bir süre böyle yattı."
suç ve ceza
hem 1866 nın raskolnikov'unu hem de 2020 nin bizlerini anlatan bir cümle.