abd, küçük bir ülke ile silah anlaşması yapar. cia ajanları ilişkilerini kullanarak o silahları bir yerden bir yere taşıttırır. aradan bir süre geçer ve o silahların bilmem hangi ülkede isyancılar, teröristler tarafından kullanıldığını görürsünüz. şimdi burada "başka ülkeler de yapıyor" diyenler haklı gibi değil mi böyle anlatınca? cık, değil!
1. hiçbir ülkenin ajanı mal gibi askeri mühimmat taşınan aracın ön koltuğuna binip o araç ile hareket etmez.
2. hiçbir ülke doğrudan mühimmat nakli yapmaz.
ancak ve ancak bu gibi meselelerde acemi olan ülkeler böyle şeyler yapar. sonra da bir gazeteci haber yapınca başı ağrır. abd'nin silahları herhangi bir yerde çıksa abd "ben bilmem ki" der geçer. ulan bizim mit personeli tır'ın içinden çıkıyor, nasıl "ben bilmem" diyeceksin. o zaman iki seçenek kalıyor ya "ben bilmem" diyerek mit'in devletten habersiz çalıştığı izlenimini vereceksin-ki zamanında jitem için bu yapıldı- ya da yalan söyleyeceksin. her iki durumda da aciz düşersin. operasyonel olarak bu kadar acemi davranırsan, dünyanın gözünde de aciz konuma düşersin.
şimdi gelelim o silahlar nereye gitti? tabi ki milli suriye ordusu'na. bugün milli suriye ordusu, türkiye'nin ortadoğu'da ve hatta(iddia üzerine) yeri geldiğinde kafkasya'da kullandığı bir taşeron örgüte dönüştü. bunun benzerini batı da yapıyor. ypg bugün batı tarafından beslenen, silahlandırılan bir örgüt. fakat abd ya da diğer batı ülkeleri ypg'ye silah yardımı yaparken gizlice bir tırın içine ajan yerleştirip göndermiyorlar. bakanları çıkıp açık açık "silah vereceğiz" diyor. "batı yaparken sorun yok da biz yaparken sorun var" dediğinizi duyabilirim gibiyim. o zaman soruya soruyla karşılık verelim;
-pyd'nin başında kim var? milli suriye ordusu'nun başında kim var?
- salih müslim abd tv'lerine çıkıp, avrupa parlemontolarına konuşmacı olarak katılırken, milli suriye ordusu'ndan kim bunları yapabiliyor?
- pyd abd ve avrupa'ya düzenli olarak rapor verirken ve batı ile açık açık çalıştığını beyan ederken, siz türkiye cumhuriyeti olarak mso'nun ne yaptığını biliyor musunuz?
işte bu yüzden batı istediğini yapabiliyor da türkiye yapamıyor. buradaki anahtar kavram meşruluktur. kimin hangi konuda daha meşru olduğunu mutlak doğru ya da mutlak yanlış değil uluslararası ilişkiler, siyaset ve ekonomi belirler. suriye iç savaşı sonrasında çıkan cihatçı örgütler batının islamcı örgütlere bakış açısını değiştirdi. bir zamanlar sovyetlere karşı taliban'ı destekleyen batı bugün orta doğu'da pyd gibi feminizm, demokratik konfederalizm, ekolojik sosyalizm gibi kavramları merkezine alan örgütleri çok daha kendisine yakın hissediyor( pyd'nin bu kavramları merkeze alma sebebi de bu yakınlaşmayı sağlamak zaten) dolayısıyla mso gibi örgütler orta doğu özelinde batı için eski önemini kaybettiği gibi, ışid'ın batıdaki saldırıları sonrası korkutucu hale geliyor.
yani kısacası "e batı da yapıyor" deyip geçmek saflık olur böyle durumlar için. batı da yapıyor, evet ama yakalayabiliyor musun? batıda gazeteciler böyle meseleleri haber yaptığında "vatan haini" damgası yiyor mu? batı bir örgütü desteklediğinde, diğer ülkeler ses çıkarıyor mu? e o zaman?
oxir2 profili
-
mit'in yaptığı silah kaçakçılığının kanıtlanması
-
18 şubat 2020 gezi davasının karar duruşması
süreç bbc tarafından bilal'e anlatır gibi anlatılmış.
gezi davası tamamen safsatadır. akıllarınca 16 kişi şahsında geziyi yargılama derdindeler. eğer buradan en az bir hüküm çıksa bile bu iktidar ve yandaşları tarafından "bakın gezi bağımsız mahkeme tarafından kanıtlanmış bir ülkeyi yıkma projesidir" diyecekler hep bir ağızdan.
ben gezi'de ilk üç gün değil en başından en sonuna kadar vardım. bana ve milyonlarca benim gibi insana kimse dışarı çık, şunu yap, bunu et demedi. hepimiz, kendi özgür irademizle iktidara ve uygulamalarına karşı tepkimizi dile getirdik.
cemaatin polisleri öldürdü, cemaatin savcısı iddianame hazırladı, akp yargıladı. hala beraber yürüyorlar bu yolda.
sonuç ne olursa olsun, denilecek tek şey vardır; gezi yargılanamaz.
edit: imla