yakında kürtlere alenen fırça çekebilir, siz niye teröristlik yapmıyorsunuz diye...
edit: gelen istek üzerine aşağıdaki bakınızı ekliyorum
(bkz: bahçeli'ye oy veren ellerim kırılsın)
ben biliyorum niye 40 oldugunu4 profili
-
bahçeli'nin öcalan'a uymuyor diye hdp'ye kızması
-
%95.8 sapma ile hedefi tutturmak
evet, bir hedef koyup bu hedefi %95.8 sapma ile yakalamak(!).
zırva gibi görünüyor değil mi? trollük gibi görünüyor? evet belki trollük ama maalesef trolleyen ben değilim, ülkeyi yönetenler.
çekim merkezimiz kütahya'da inşa edilen türkiye'nin dördüncü büyük havalimanı olan zafer havalimanı için garanti edilen yolcu sayısının sadece %4.2'lik kısmı gerçekleşmiş. yani %95.8 oranında bir yanılma söz konusu.
peki bu fark nasıl karşılanıyor? evet, bingo! hazine garantisi ile...
--- spoiler ---
uluslararası şeffaflık derneği, kütahya’da 2012 yılında açılışı yapılan zafer havalimanı’nı işleten şirkete, 20 milyon 855 bin euro 948 ödendiğini belirtti. ihaleye konulan garanti yolcu sayısındaki yanılma payının ise yüzde 95.8 olduğu ifade edildi. gazete duvar'da yer alan habere göre, kütahya’da yapılan zafer havalimanı, 25 kasım 2012’de açıldı. havalimanının afyonkarahisar, uşak ve kütahya’ya hizmet verecek şekilde planlandığı belirtilmişti. havalimanının ihalesi 29 yıl 11 aylık işletme süresiyle ıc içtaş şirketine verilmişti. uluslararası şeffaflık derneği’nin hazırladığı grafiğe göre, 50 milyon euro’luk bir yatırımla inşa edilen havalimanı için giden yolcu başına iç hatlarda 2 euro, dış hatlarda da 10 euro garanti ücret belirlendi. onuncu yılın sonuna kadar her yıl artacak şekilde verilen yolcu garantisi 2012 için 850 bin kişi, 2022 içinse 1 milyon 317 bin 773 kişi olarak belirlendi. 2016 yılına kadar garanti yolcu sayısındaki yüzde 95.8’lik yanılma payı nedeniyle şirkete hazine’den, 20 milyon 855 bin 948 euro ödendi. işletme süresi bitene kadar toplam 205 milyon 281 bin 118 euro ödeme yapılacağı tahmin ediliyor.
--- spoiler ---
başka bir kaynak: 214 milyon euro'yu vatandaş ödeyecek -
yaz saati uygulamasına röntgen
batıyla aramızda en önemli fark; onların yapmadan önce bizim ise biz yapıp olduktan sonra düşünmemiz.
onlar plan yapıp gerçekleşmenin planla uyumluluğunu kontrol ederken biz "ooo ulan heç akıl etmedik yaw" diyerek kendi üretimimiz olan sıkıntıyı çözmekle uğraşıyoruz.
(bkz: türk tipi şehir plancılığı) -
chainard
şimdi kimi zaman aklım bulanmıştır, bu kişi troll mü değil mi diye...
burada kastım trollük yapıyor mu, yapmıyor mu değil; yazdığı şeyleri gerçekten böyle olduğuna inandığı için mi yazıyor yoksa "en çok şöyle şöyle yazsam ifrit ederim bence, evet böyle yazmalıyım" diyerek mi yazıyor bundan emin olamadığım zamanlar olmuştur. yoksa trolleme amaçlı yazdığı, karaladığı şeyler olduğundan zaten eminim.
neyse son zamanlarda tümüyle bir aydınlanma gerçekleşti bende: bu şahsın bu kadar sürekli ve bu yoğunlukta trolleme amaçlı bir biçimde olmadığı bir kişi gibi veya gerçekte olduğundan farklı düşünen birisi gibi davranamayacağını anladım. öyle ya, eninde sonunda bir düşünce sistemimiz, şekillenmiş eğilimlerimiz söz konusu. bu kişinin her olayda, her konuda böyle bir ikinci kişilik geliştirip bu kişiliğin belli klasmanda yaklaşımlar sergilemesi, aynı türde ayrıntıları farkedip bunun üzerinden gitmesinin imkansız olacağını düşünüyorum. bahsi geçen ayrıntıları görüp farklı konularla ilintilemek bile bence kişinin reel olarak bu düşüncelerle zaman geçirdiğinin ispatı oluyor. bir nevi occam'ın usturası yaklaşımı.
son olarak bugün aslında amerikalılar ay'a gitmedi başlığı altında şunları içeren bir entry (bkz: #53646225) girmiş:
--- spoiler ---
plüton'a gönderdikleri müthiş alet, 1 kb'la veri transferi yapıyor. sanki plüton'a gitti de, üstüne atmosferi çekip yaşam alanı kurdu amk. öyle bi yorum yapılıyor ki.
2-3 hafta evvel ortalığı velveliğe verdiler. bi gör, işte plüton'dan canlı yayın olacak zart zurt. facebook'taki bazı komedi dinsiz sayfalarında bayağı bir propaganda döndü. sürekli bu konu üstünde duruldu. plüton'dan canlı yayın falan dendi.
https://www.google.com.tr/…an+canl%c4%b1+yay%c4%b1n
tabi bizimkiler de coştu hemen. sanki amerika plüton'a aracı indiricek de, aracın içinden robotlar astronotlar falan çıkıp plüton'da yürüyecek böyle, ondan sonra canlı yayın yapılacak, amerika'nın ne kadar müthiş bir ülke olduğunu kabul etmeyenlere göstericez diye heyecan yaptılar.
koca gün, tam da canlı yayın olduğu zamanlar 1 tane fotoğraf dışında hiç bir şey yoktu piyasada. malum fotoğraf;
https://instagram.com/p/5htxkmoafl/
pülütondan canlı yayın bu işte. pülütonla gece gece delirmeler. astronotlar inecek pülütonda yürüyecek, brazzers'ın son filmi de orada çekilecek dimi ? elde 1 tane fotoğraf var. bir de 1 kb'la veri transferi yapan bir tost makinesi.
gel de şimdi bu adamların 50 yıl evvel ay'a gittiğine inan. nasıl ki müziği, sikişi sokuşu, modayı, bir takım kafa yapıcı maddeleri, popüler kültürü propaganda malzemesi haline getirdiyse amerika, bilimi ve teknolojiyi de propaganda malzemesi haline getirdi. niye ? çünkü bu propagandayı yutup heyecanlanacak, galeyana gelecek milyonlarca geri zekalı var da ondan. bildiğin sığır sürüsü, tüm dünyada var bunlardan.
--- spoiler ---
işte şu kafa yapısının ben malum şahısta da aynen olduğundan eminim. bir şeyler okumuş, duymuş, değerlendirmiş; bir şeylere kanaat getirmiş sonrasında belli bir noktada inandıklarını, düşündüklerini kilitlemiş vaziyette. duyduğu, okuduğu, gördüğü, düşündüğü her şeyi bu kilitlenmiş, dogmatik değerlendirme ile geçiriyor filtreden. sonuç ise içi boş bir özgüven, cahil ve nobran bir tavır, ben bilirimcilik.
elinde çok büyük miktarlarda veri transferi yapan usb-bluetooth-ir vb. protokollü cihazı var ya, "otursun yapsınlar amuğa goduhlarım, bir mühendislik gaç para ulan it" kafasında bakıyor ancak buradan milyarlarca kilometre öteye gitmiş bir cihaz için. sanki gönder desen sapanla tost makinasını pluton'a atacak, sanki sen yap desen - bırak daha iyisini - aynısını yapabilecek.
türkiye cahilinin, bu nobran tavırlı "satın alırız"cı eşrafın anlamadığı, görmediği, kavramadığı nokta şu: o kıçı kırık para çevirmeciliğinle, o kıçı kırık ara mal getir - paketle - satçılığınla, "gazı verdik mi 10 mühendisle bile yapılır" kafanla, "oğlum yapmak önemli değil yapanı elbet buluruz"culuğunla yapılmıyor bu işler. buraya varınca küresel insan olmuyorsunuz. buraya varınca ancak şark kurnazı esnaflar oluyorsunuz. elde avuçta 3-5 kuruş para var diye, bindiğin araba farz-ı muhal bmw diye, kullandığın telefon iphone diye kendinizi sistemin asli unsurları olarak görmeyin lütfen, başkalarını naiflikle yaftalarken enayilik sıra dağlarının zirvelerinde geziniyorsunuz bu şekilde.
sistem bir kere sizin tüm altyapısızlık, tüm art niyet ve tüm küstahlık ve nobranlığınıza karşın varlığınıza ve pozisyonlarınıza müsaade edebiliyorsa bu sizin niteliklerinizden değil sistemin kapsayıcılığı ve evrensel standartlarından kaynaklanmaktadır. yoksa görüyoruz sizin devraldığınız ve evirdiğiniz coğrafyaları: buyurun onca zenginliğe ve kaynağa rağmen ortadoğu çöplüğüne...
o 1kb diye küçümsediğin tost makinesi var ya; buyur üret bakalım şu projenin aynısını. çok değil bir senelik diyanet bütçesi yetecektir. öyle insanlığın geldiği noktadan nasiplenmek yok, madem en doğru sensin, madem gördün tüm koftilikleri, madem saptadın tüm çürüklükleri - buyur çevir paradigmayı tersine!
sizleri tutan mı var? madem faşist-dinci-dogmatik bir kafa çözümlüyor her şeyi, en iyisini biliyor, en doğrusunu buluyor; koyun o zaman ortaya bir şeyler? yapın görelim. nerede bir konu olsa, bu mazlum müslümanlar hep aynı yerden giriyor lafa: batı istemiyor, ameriga engelliyor, evropa çekemiyor...
yukarıda yazdığı paragraflarda, "bu alet bile böyle basit ise elli sene önce aya nasıl gittiler" diyor özetle, ben de diyorum ki basit dediğin alet bile öyle hesaplamalar, öyle bilimsel kavrayış, öyle proje yönetimi gerektiriyor ki son paragrafta bahsettiğin amerikan bilim-teknoloji hegemonyası kendiliğinden ortaya çıkıyor, kendi propagandasını yapabiliyor. hadi buyurun diyorum madem 1kb'lik transferi böyle küçümsüyoruz, madem tost makinesi bu alet; hadi buyurun vazgeçtim plütondan ayı fotoğraflayın bir zahmet...
troll veya değil; türkiye'de belli bir kesimin profil özetidir bu şahıs. belli bir şekilde inanan, belli şekilde düşünen, belli bir şekilde değerlendiren. olamadığı her şeyin faturası başka yerdedir, olduğu her şeyin dayanağı ise inandıklarında. oysa dikkatli baksa, oysa biraz değerlendirse; olamadığı şeylerde inandıklarının rolünü fark edecektir.