sene 2005, ocak ayının 18’i .. yağmur yağıyordu zincirlikuyu mezarlığında babaannemi yolcu ederken.. montum, pantolonum, ayaklarım ıslanmış ama üşümüyordum. ta ki geri dönüş yoluna kadar.
istanbul çıkışında hafiften kar yağmaya başladı. tatlı tatlı yağıyordu aslında, mesafe kısalmıyor, trafik sıkışıyor ve kar şiddetini artırıyordu.
zar zor eskişehir’e kadar gelebildik. yolda ters dönmüş jipler, yan yatmış kamyonlar vardı. artık korkmaya başladım çünkü bir gece önceden uyumadan yol gelmiş, 1 saatlik uykuyla geri dönüyorduk. çok geçmeden trafiği başka yola verdiler çünkü anayolda kaza olmuş. kardan öbekler olan bir yolda ilerliyor tüm araçlar. alttan takır tukur sesler geliyo annem panik olmuş durmadan konuşuyor benim kafa ambele.
anayola çıktık anında polis durdurdu. zincirsiz geçirmiyor, yol jilet. bir benzinlikte zincir taktırıp tekrar yola koyuluyoruz ki aynı yerde polis yine durduruyor.
-yol açılmadan salamam.
-??
geri benzinliğe dönüyoruz. biraz uyuyalım, o sırada yol açılır devam ederiz diye düşünüyoruz. hala üstüm nemli tabi. annem babam arkada uyuyor. ben donuyorum.. saat 6 ya kadar bacağıma giren kramplardan uyuyamıyorum. tam dalıyorum kramp, tam dalıyorum titreme.
gün ağarırken camı tıklatıyor biri..
-çay hazır.
-çay mı hazır?
evet artık donarak ölecektim, hayal görüyordum biri beni sıcacık çayla kandırıp, indiğim anda sivri buzları saplayarak öldürecekti.
yok yahu hayal değilmiş benzinlik marketindeki abi çay yapmış, tazecik simit gelmiş onları hazırlamış, kaşar peyniri kesmiş bizi çağırıyor. hayatımda yaptığım en güzel kahvaltıydı işte o.
o yıllarda eskişehir’in çıkışında opet’te çalışan abi sen ne kral adamdın be..
kuzulu pijama1 profili
-
unutulmayan üşüme anları