sevgili sözlük,
ekim ayında kardeşim eve koca kafalı ve çelimsiz bir kedi getirdi. eziyet ediyorlarmış pisiciğe, bir biçimde kardeşimin haberi olmuş. kontrolleri için veterinere götürdüğümüzde, hamile olduğunu öğrendik. çarşıdan aldım bir tane eve geldim bin tane." misali adını da "nar" koyduk. derken hanım nar kızımız bebeklerini kaybetti ve ölümden döndü. eğer kardeşim eve getirmeseydi belki de şimdi yaşıyor olmayacaktı.
çok sevdik biz nar'ı. artık evimizin ikinci kedisi, çok sevgili hanım kızımız oldu.
birkaç ay önce sanki istanbul'da satılmıyormuş gibi teyzeciğim memleketten oklava göndermiş. gazeteyle sarmışlar bir de oklavayı. elimde oklava, gazetesini sıyırmaya çalışırken salona doğru yürüdüm. nar salon ortasında gerine gerine uzanıyordu. elimde oklavayla salon kapısında belirdiğim anda can hıraş kaçmaya başladı ki daha önce böyle bir şey yapmışlığı yoktu. çok şaşırdım.
ardından oklavayı bebekliğinden beri bizimle yaşayan kediciğimize gösterdim. bizimki gayet sakiiin, zarar görmeyeceğinden emiiin... burnunu oklavaya doğru uzattı. "neymiş o? dur bi kokliiim! dur dur çekme az daha kokliim" duruşuyla yanıt verdi.
ertesi gün nar kızım tekrar beni oklavayla gördüğünde koşa koşa koltuğun altına saklandı. kuzucuğum, dayak yemiş belli ki canını yakmışlar zamanında. çomak- sopa gördü mü korkuyor. oklava o günden beri dolaptan çıkmıyor. çok üzüldük.
biz nar'a evimizi ve kalbimizi açtık. güven verdik. nar da bize guruldamaya başladı. altı ayın sonunda, artık geceleri yanımızda uyuyor. sabahları iki yanımda mırıııl mırıl uyuyan iki pisiyle uyanıyor ve huzurlu olduklarını düşünüp çok mutlu oluyorum.
sevgi ve güven ne güzel duygular;
besler, büyütür ve iyileştirirler.
chihirovekohaku2 profili
-
ekşi itiraf
-
ekşi itiraf
birkaç ay önce haftanın iki günü saat ücretli çalıştığım bir kurumun sahibi, fazladan bir gün daha gelmemi rica etti. programımın uygun olmadığını, freelance çalıştığımı söyledim. bununla ilgili, "bu bana konsomasyona çıkmak gibi geliyor" dedi. hiç böyle bir tepkiyle karşılaşmamıştım bu zamana kadar. adama da yakıştıramadım ve o an çok şaşırdım. ne diyeceğimi bilemedim. konsomasyonu ben mi yanlış biliyorum acaba, bu adam böyle laflar edecek biri değil... dedim. kendimden şüphe ettim.
birkaç gün üzüntüden uyuyamadım. sonra üzerini kapattım.
halbuki orada kadın chihiro'ya, kendi ayakları üzerinde duran chihiro'ya hakaret vardı. ayıp bana ki o adama bunu yakıştıramayıp kendimden şüphe ettim, sustum.
geçen hafta bir kendini bilmezlik daha yaptı. başladığım işi dediğim tarihe kadar sürdürmem gerektiğini düşünerek dişimi sıkıyordum. anladım ki gösterdiğim sabrın bir anlamı yok, buna sabır göstermek zorunda değilim. bu kadar saygısızlık karşısında, bir özür dilemeye dahi tenezzül etmeyen bir insan karşısında sabırlı olmamın gram anlamı yok.
bugün artık kendisiyle çalışmayacağımı söyleyip ayrıldım.
çok mutluyum, çok hafiflemiş ve yükünü üzerinden atmış hissediyorum.
ve bundan sonra asla ve asla böyle densizliklere izin vermeyeceğim. zorlanabilirim, yıpranabilirim, aç kalabilirim.
kendime bu saygısızlığı yapmayacağım.