2009 yılında rock and coke linkin park konseri sonrasında eve dönmek üzere istanbul park 'tan iett 'lere bindim. avrupa yakasına geçtiğimde başka bir iett ye binip son aktarmamı tamamladım. iett ye bindiğim esnada arka tarafta yanyana oturan 2 tane kız dikkatimi çekti. çünkü ikiside sessiz bir biçimde ağlıyorlardı. o kadar çok ağlıyorlardı ki gözler kızarmış, şebeke suyu gibi sular boşalıyordu. ineceğim durağa kadar ara ara sıklıkla bu iki kızı gözetledim. aralarında ufak ufak bişiler fısıldaşıyorlardı ve ağlamaya devam ediyorlardı. cam kenarında oturan kız sarışındı ve çok güzeldi. hatta içimdem insan ağlarken bile bu kadar güzel olur mu? gibisinden şeyler geçirerek, bir yandan da o hallerine üzülen ama elinden bişey gelmeyen bir birey olarak seyahatime devam ediyordum. çok ilginç bi şekilde o güzel kızın ağlayışı yüzü mimikleri herşeyi aklıma kazınmıştı. yıllar sonra yaklaşık 6 sene sonra ben konservatuarın son sınıfındayken bir kız arkadaşım oldu. ilginç bi şekilde gördüğüm anda tutulmuştum kıza. karşılıkla duygular eşliğinde ciddi bir ilişkiye yelken açmıştık. 1 sene sonra evlendik. arkadaş dönemimizde eşim bana hep birisini hatırlatıyordu ama kimi? tam 1 yıl bunu kendi kafamda bulmaya çalışarak geçirdim. ve en sonunda buldum. o gün iett de arkada ağlayan kıza o kadar çok benziyordu ki eşim. bu durumu farkettikten birkaç ay sonra dayanamadım ve sordum. linkin park benim hayatımdaki en önemli şeylerden birisi olduğu için 2009 senesini çok ayrı bir şekilde hatırlarım sayesinde. aldım eşimi karşıma ve konuştum.
-aşkım 2009 senesinde bir akşam üstü iett de yanında bir arkadaşınla beraber ağlayarak seyahat etmiş olabilir misin? yani en azından herhangi bir sebepten dolayı yanında bir arkadaşınla beraber iett de ağlayarak yolculuk yaptığın bir anın oldu mu? (sorusunu sormaya kalmadan)
-aaaaa nerden biliyorsun ya. nasıl yani. evet de sen nerden biliyorsun?!
tarzında şaşkınlık ve anlayamama belirtileri gösteren davranış moduna bürünmüştü.
ve evet bu bana zihnimin oynadığı bir oyun değildi. eşimin babası o gün yani 19 temmuz 2009 'da akciğer yetmezliğinden vefat etmişti. ve arkadaşıyla beraber hastaneye giderlerken bana denk gelmişlerdi. o gözlerindeki yaş, evin tek çocuğu eşimin biricik babasını kaybetmesine inanamama gözyaşlarıydı.
ben bunu anlatınca oturduk ikimizde ağladık. kader bizi yıllar sonra yuva kuracak konuma getirdi. hala daha düşünürüm. film gibi garip olaylarla dolu bir yaşantım var. bazen öyle şeyler yaşıyorum ki artık bünyem alışır hale gelmiş. naruto animesine alelade çizilmiş bir karakter gibiyim...
klavier1 profili
-
yaşanılmış en büyük rastlantı