türk halkı tarafından haddinden fazla yapabilecekleri küçültülen ordu. 1974 sonrası yunan siyasetinin ordu içine gereğinden fazla girmesiyle karar alma gücü sınırlansa da avrupada italyaya kadar kendisine denk bir güç bulunmuyor . savaş konseptleri ilk taaruz ile düşmanın ana gücünü kırmak ve savaşın kısa sürmesini ummak. türkiye gibi bir devle komşuysanız, düşman başkente girelim demiyorsun , dersen denize dökuyorlar..
ancak 74 sonrasi doktrinleri kendi açılarından uygulanmaz değil. bizden daha iyi saldırı uçaklarına ve gemi karşıtı füzelere ve tabi ki gemilere sahipler. ayrıca ege denizindeki adaları da doğal savaş gemisi olarak kullanabiliyorlar.adalar denizindeki en önemli avantajları doğal savaş gemileri olan adaları.. 1 bölük asker , vasat radar sistemi ve 80'lerden kalma gemisavar , uçaksavar füzesi ile bile oldukça caydırcı burdaki savunma unsurları.
ukrayna-rusya savaşındaki 10 dönümlük yılan adası için yapılanları herkes araştırabilir. yunanlılarda bu adalardan binlerce var.. (bkz: yılan adası) (bkz: coğrafi avantaj)
olası savaşta türk ordu planı adalar denizinde herhangi bir deniz sistemi bulundurmamak , savaş uçaklarımız ile de adalar denizi kıyılarında ve trakyada savunma yapmak. kara ordusu ile de netice almayı beklemek. ( ufuk açıcı bir çalışma ile insansız denizüstü ve denizaltı çalışmalarımız var ki bunlar tam da bizim ihtiyacımız olan , düşmanı ege denizindeki savaşta oyalayacak faydalı işler. lakin henüz envanterimizde yok )
son tahlilde dibimizdeki dedeağaca girsek bile yüksek pazarlık gücüne kavuşacağız . belki hava desteği yoğun olmadan kaybımız yüksek olacak ama olası savaş ta belli yerlerdeki teknolojik üstünlüğe rağmen yunanistanın galibiyetiyle biteceğini düşünmüyorum.
lakin 82 selanik 83 atina yazanlara da gülüyorum. ne yazık ki kısa süreli savaşlar da o kadar da favori değiliz. 16.yüzyilda yaşamıyoruz. zafer için çok vaktiniz yok savaşta.türkiyenin dünyaya örnek gösterilen ve gelişmekte olan savunma sanayisi var . yunanistan ise mermi bile üretemiyor.
uzun yıllara dayanan bir savasta yerli üretim elbette avantaj lakin olası savaş uzun mu sürer ve düşman destek almaz mı sorularının cevapları mühimdir. senin yapacağın yerli üretimi savaş esnasında birilerinden almayı becerebiliyorsan kısa vadede sorununu da çözüyorsun.. ayrıca yunanistanda ordusunun yarısını batı trakya savunmasına yığmış halde ( 40-60 bin asker) bu kuvvet az değil , düzenli geri çekilmeyi başarabilirse çok vakit kazandırır.
yunanistanda da zorunlu askerlik var. eğer türk sınında yapmayı kabul ediyorsan hizmet süren sanırım 2/3 kısalıyor . zaten adamların başka cephesi yok. orduları sadece sana dönük halde konumlanmış. bunlar yunan ordusu için çok ciddi avantaj. 1 tabur muharip gücü bile olası savaşta arnavut , makedon sınırına koyacaklarını düşünmüyorum. biz de ise durum farklı 3 tarafımız denizlerle 4 tarafımız düşmanla çevrili söylemi boş bir söylem değil. en güvenli yerimiz kafkasyadaki sınırımız, gerisi ateş çemberi..
abd üslerinin onlara sahada fayda sağlayabileceğini ise düşünmüyorum. 1974 de de ingiliz üsleri var. belgesellerde kullanmak için bol kamera çekimi yaptılar sadece. türk-yunan savaşinda da benzeri olur.
yunan siyaseti yaklaşik 50 yıldır ordusuna güvenmiyor. belayı kendisinden sonraki hükümetlerin yaşamasını istiyor. bu türkiyenin en büyük avantajıdır. yoksa karşımızda ortaçağ ordusu bulunmuyor. elimizde düşman refleksini gösteren kardak krizi var. o dönemde görev yapan emekli yunan subayları yayınlardaki beyanlarında ilk saldırı hazirlığının tam olduğu , emir almalari halde ilk taaruzda başarılı olacaklarını lakin siyasetin onursuz davrandığını vs vs söylüyorlar.
siyasetçileri ise amerikanın kesinlikle savaşa izin vermediğini ilk saldırı sonrası yalnız kalacağı için bu emri veremediklerini ,sonrasında verilen emrin de uygulanmadığını vs vs.. söylüyorlar. bunlar ne kadar doğru yanlış bilinmez. lakin kurulduğundan beri büyük ulusların onayı ile harekete geçen , hatta bu uluslar sayesinde kurulan bir devletin abd onayı olmadığı için eyleme geçemediğini düşünmek de yanlış olmaz.kardak krizinde abd onayı olmamasının kararsızlıklarını derinleştirdiği açık.
lakin abd'nin türk karşıtı lobisi bu sefer ki gerilimde yunanistanı teşvik eder mi sorusunun cevabı da gelecek için önemli.. açıkçası f 35 leri de , diğer askeri ambargoları da olası yunan savaşında güç kaybı yaşayacağımız için gündeme geldiğini düşünüyorum. çünkü amerikan askeri ürünleri olmasa da diğer komşularımız karşısında zaten çok güçlüyüz.
f 35 lerin yunan ordu envanterine girmesini de bu bağlamda tehlikeli olduğuna inanıyorum. 1-2 filo da olsa f 35 leri alırlarsa egedeki askeri üsleri daha az zayiatla vurma yeteneğine kavuşurlar. bu da trakyadaki türk ordusunun hızını artırma mecburiyetine ve dolayısıyla kaybın da çoğalmasına neden olur. tek bir silahın savaşı kazandırmayacağı söylemi pek çok silah için doğru olsa da bazen doğru değildir. f-35 bu silahlardan biri midir ? değil midir ? zamanla öğreneceğiz. umarım ermeniler için tb-2 ,osmanlı ordusu için averof zırhlısı olmaz bu f-35 ler...yahut biz de alternatifini temin edebiliriz kısa sürede (bkz: tb-2 bayraktar) (bkz: averof)
eğer f-35 satın alım olursa türk ordusu envanterindeki 300 km üzeri füze sayısını binler seviyesine çıkarmalı, savaşında ilk haftalarında yunan kamuoyunu savaştan uzaklaştıracak şekilde kullanmalıdır. bu bizi biraz iran ordusu benzeri geri kalmış caydırıcılığa kavuştursa da egedeki deniz üslerimize yapılacak saldırılara cevap verememek toplumun savaşma hissiyatını zedeleyecektir.
dolayısıyla kötünün iyisi kötüden her zaman iyidir.şunu da ekleyeyim. bizim askeri teknolojideki sıkıntımız diğer işlerimizde de nitelikden daha çok nicelik . iyi üretimler yapıyoruz lakin envantere ne kadar adet sokabiliyoruz. sorunun yanıtı yok.örneğin tb2 bayraktarları bile 120-150 civarı envantere alabildik. ukrayna savaşından sonra bu sayının çok az olduğunu söyleyebilirim.
f 35 in radara zor yakalanma miti hurafe değil. lakin açık kaynaklardan öğrendiğimize göre radar görünmezliğinin alameti farikası motora koyulan özel bir yağdan geliyor. bunu da amerika sınırlı sayıda veriyor.uçağın her kalkışında yenilemen lazım. yağı da amerikalı görevli deponda bekletiyor, uçağa koyuyor vs vs ..
f 35 bizde olsa savaş zamanı bu işlerde ambargo yeriz ama yunanistan olası savaşta bidonla değil tankerle alır destek olarak. olası türk-yunan savaşında düşmanın alacağı diğer teknolojik desteklere de hazırlıklıyızdır umarım..
son 10 yılda bizim egomuza iyi gelen yunan aşırı milliyetçilerin yayınları hoşumuza gitsede envanter aynısını söylemiyordu.neden bizi öven yayınlar yaptıklarını hala pek çoğumuzun anladığını sanmıyorum. yunanlı aşırı milliyetçiler (hatta derin devletleri) ekonomik krizle askeri harcamaların kesilmesinden rahatsızdı. sol iktidarlarından nefret ettikleri ve halkı korku ile politize etmeye çalıştığı bir on yıl yaşadık.başardılar da ..
sonunda iktidarlarında sağ bir parti ve askeri harcamalara ses çıkarmayan bir halk oluşturdular. biz de yardımcı olmadık diyemem. lakin bu hala kırılgan. en nihayetinde yunan halkı türkiyenin potansiyel gücünü biliyor.. lakin metro fiyatı için sokağa dökülen onbinler , milyarlarca dolarlik askeri malzeme için ses çıkarmıyor artık.
ne olursa olsun, olası türk-yunan savaşında favori çok büyük bir dış etki olmazsa gene de türkiyedir. ancak önemsenmeyen düşman pirus zaferine sebep olabilir.
düşmanı ancak ahmaklar hafife alır..
edit: yazdığım entry profesyonel görüş içermemekte olup, savunma sanayine meraklı amatör birinin türk ve yunan açık kaynaklarından yaptığı amatör araştırmalara dayanmaktadır.
anemares2 profili
-
yunan ordusu
-
bir halı sahada yaşanabilecek en saçma olay
üniversiteyi bitirdikten sonra büyük bir şirkette oldukça basit bir görevde işe başlamıştım. ve oldukça zorlanıyorum.birimler arasında halı saha maçı yapılıyor her hafta . ben katılmıyordum bir mazeret buluyordum her sefer ki bunun sebebi kaleci olarak çağırıyorlar tıfıl olduğum için . bu arada 12-18 yaş arasında amatör kulüplerde kalecilik yaptım lakin halı sahada da kaleci olunmaz. insan gol atmak istiyor.neyse bir hafta birim amiri odasına çağırdı anemares akşam halı saha maçı var ve gene kaleci bulamıyoruz. bu akşam kesinlikle geliyorsun ikinci yarı değiştircem zaten dedi ( değiştirmedi).el mecbur tamam dedim. akşam oldu bunlar beni evden aldı tıkış tıkış arabayla gidiyoruz. içimden diyorum keşke öncede gitseymişim, adamlar araba ile evden alıyor . tanıdıklarım oluyor vs.( tekrar hatırlatayım plaza hayatına uyum sürecindeyim.işi bırakmayı düşünüyorum.) halı sahaya geldik. arabadan indik.birim yönetmeni koluma girdi. fısıltı şeklinde konuşuyor. diyorum iş yerinde yaratık olan herif nasıl iyi adammış vs .neyse dedi ki anemares bu akşamki maça genel müdür de geliyor. en son 3-4 sene önce gelmişti.adam moral bulsun 60 yaşında adam. pek futboldan anlamıyor ama gol atmaktan acayip mutlu oluyor ( kim mutlu olmuyor amk) sen bizim genel müdürden çaktırmadan 2-3 gol ye ama sakın çaktırma .ikinci yarı yorulur çıkar zaten. adam beni şike yapmaya çağırmış.neyse tamam amirim dedim sıkıntı yok.22 yaşında doğma büyüme plaza yakalasıyım .en azından adayım. maç başladı genel müdür 60 yaş civarında uzun boylu bir amca.gençliginde spor yapmış ama bu futbol değil, ilk 5 dakika belli oldu. nasıl gol yiyeceğim diye düşünüyorum.neyse bir şut çekti sonunda amcam, ilk golü yedim ardından ikinciyi ardından üçüncüyü ( bu arada rakibin diger oyunculardan gelen yüzde yüzlük şutlarınıda kurtarıyorum) birim yönetmeni üçüncü golden sonra yanıma geldi. anemares artık yeter. çıkar zaten ikinci yarı . genel müdürün morali düzeldi. tamam amirim dedim . sen emret yeter ki ( yalakalığım devam ediyor. santra oldu. maç başladı genel müdüre top geldi .konsantreyim . uyduruk bir şut çıkardı ve ters bir yere gitti top, gol oldu ve sonra bir gol daha yedim . ardı ardına genel müdürden gol yemeye devam ediyorum.içinden zlatan çıktı genel müdürün. adamın kafasına top çarpıyor top doksana gidiyor. diğer elemanlardan gol bile yemedim.lakin genel müdürden. sanırım 8 yada 9 gol yemiştim maç bitene kadar. bu arada adam gaza geldi . ikinci yarı da oynadı. ilerde bekliyor zaten. konuşuyoruz gülüyoruz. amcada keyifli adam güzel esprileri var. maç bitti sonunda. 1-2 farkla yenildik sanırım. maçın kahramanı genel müdür.birim yönetmeni yanıma geldi .sen de çakalmişsin. iyi yaptın. adam 2. yarıda oynadı sevdi bizi vs diyor. amirim şutlar iyiydi sonrakileri bilerek yemedim dedim.millet dalga geçtiğimi sanıyor. güldük vs . eve döneceğiz. soyunma odasından çıktık genel müdür de arabasına gidecek. anemares nerde oturuyorsun sen dedi. gültepe dedim . benim eve yakın sıkış,sıkış gitme ben bırakayım dedi.olur genel müdürüm dedim . birim yönetmeni dahil geldiğim grup, greencard çıkmış adama ekşicilerin baktığı gibi bakıyor . neyse genel müdürle bindik gidiyoruz . sohbet güzel , adam donanımlı biri . biri banka olmak üzere iki kurumda daha genel müdürlük yapmış. uzun süre yurt dışında yaşamış biri . anıları bitmiyor .ve o akşam çok keyifli. konuşurken birşey saklamıyor. beni de sevdi sanırım . neyse eve yakın cadde üzerinde indirdi. sabah oldu . işe gittim. genel müdürün olduğu asansöre kimse binmez o yalnız gider asansör ile. sende arkasından bakarsın yıldızlara yolculuk nasıl oluyor acaba diye . şaka şaka çok asansör var zaten 2 dk beklemiyorsun.neyse asansör kuyruğundayız genel müdür geldi. millet sırasını verdi asansöre geçti . kapı kapanacak beni gördü . anemares burdamısın sen dedi . ( şirketinde çalıyorum amk.kovmadiysan burdayım işte tabi böyle söyleyemiyorsun) gel beraber çıkalım diye de ekledi. asansör yıldızlara cikarken.biz akşam yediğim gollere hunharca gülüyorduk. askere gidene kadar orada çalıştım . beni ne zaman asansör sırasında görse seslenirdi.beraber yukarı çıkarken laflardık. oradaki iş hayatım bu olaydan sonra oldukça kolaylaştı. genel müdürün torpillisi oldum .