değerli yazar ve okur arkadaşlar, gerçekten bu tip işleri pek bilmediğimden kendimce yürüttüğüm mantığı yazayım, işi bilen arkadaşlar yanlış veya doğru düşündüğüm yerleri vakitleri varsa açıklasınlar.
ankara'nın keçiören ilçesinde bir evi 4 milyon tl'ye ilana koymuşlar. ankaralılar veya bir dönem ankara'da yaşamış olanlar keçiören'i bilirler. bilmeyenler ekşi'deki başlığına baksınlar.
şimdi bankalar kredi vermiyor veya az bir miktarını kredi veriyor. faizler yükseldi. zaten banka kredi verse de satıcı sana tamamını kredi çektirtmiyor biliyorsunuz.
diyelim ki 1 milyon tl banka kredi versin. bu evi alabilmek için 3 milyon tl tak diye saymanız lazım. 3 milyon tl dediğiniz aşağı yukarı, yuvarlak hesap yaparsak 120 bin dolara denk geliyor.
şimdi şu ortamda, her an doların yükseldiği bir dönemde 120 bin doları olan bir kişi, o 120 bin doları tak diye verecek, üstüne yalvar yakar 1 milyon tl kredi çekecek. ne için? keçiören'den ev alabilmek için... aşırı saçma değil mi ya? kim, niye yapsın böyle bir şeyi? haksız mıyım?
hur mavilik2 profili
-
emlak balonu
-
ben doktorum ve sizi muayene etmek zorunda değilim
bu tarz olayların özel hastanelerde yaşanmadığını söyleyerek dolaylı yoldan suçu doktorlara atmaya çalışanlar olmuş. bu tarz olayların özel hastanelerde yaşanmıyor oluşu oraya giden insanların sosyoekonomik düzeyi daha yüksek olduğu için nispeten daha uygar olmaları. 5-10 lira için cinayet işlemeyi dahi göze alan toplumun alt tabakası (ki bu ifadeyi kullanmaktan en çok ben üzülüyorum) bedava sağlık hizmetini sömürüyor. türkiye'de demokratik ve medeni bir ülke olma adına atılan bütün adımlar maalesef bilinçsiz halk tarafından suistimal edilmekte.
kendi hayatım üzerinden örnek vereyim. 13000 nüfuslu ufak bir orta anadolu ilçesinde acil serviste çalışıyorum. günlük hasta ortalaması 200 !!! allah aşkına bi mantıklı düşünün. 13000 nüfuslu bir yerde her gün 200 kişi acillik olabilir mi? savaş mı var, salgın hastalık mı var...
daha bu sabah 10(dikkat on) gündür halsizliği olan bir hastayı acil bir durumu olmadığı ve hakikaten iyi niyetle dahiliye polikliniğinde daha iyi araştırılarak muayene edileceğini söyleyerek polikliniğe yönlendirdim. poliklinikte sıra olduğunu acilde muayene olmak istediğini söyledi. ben polikliniğe gitmesinde ısrar edince yanındaki eşi tıpkı buradaki bazı arkadaşlar gibi dayağı hakettiğimizi ima eden bir şeyler söyledi.
bir örnek de ambulans üzerinden vereyim. ambulansın mantığı çok basit. acil durumdaki bir hastayı trafiğe takılmadan, müdahale ederek hızlı bir şekilde hastaneye getirmektir. ama 1,5 yılda neler gördü bu gözler. günde 10 ambulansın gelip hiç birinin acil olmadığı günler oldu. yahu diş ağrısına gündüz vakti ambulans çağıran var diş ağrısına!!! ambulansla gelip tedavisi yapılıp ambulansın tekrardan kendisini eve bırakmasını isteyenler var. suistimalin boyutlarını görüyor musunuz?
nedense normalde çomar denilenler iş doktor meselesine gelince "halk" oluyor. bırakın bu ezber lafları... öyle bir meslek ki bu devlet düşman, millet düşman... toplumun önünde olması gereken en azından öyle bir misyon atfedilen ekşi bile düşman. lanet olsun ne diyeyim.
ek: her şeyi geçtim ya bir insanın kafasına parke taşıyla vuruluyor. yani adam öldürmeye vuruyor. cinayete teşebbüs... diyelim ki kabahatli olsun. elinizi vicdanınıza koyun hangi kabahat cinayeti meşrulaştırır. "ama hakediyorlar" diyenler insanlıklarını bi gözden geçirsinler.