sene 99... 18 yaşındaydım,zurna'da, ayva'da,yeryüzü'nde simyacı^^ nickiyle cirit atıyordum... bursa'dan semra diye bir kızla uzun süre yazışmıştım... annem "seni semra diye biri aradı" dediğinde "hee okuldaki semra'dır o" demiştim de "senin okul bursa'da mı oğlum?" deyince düşmüştü jeton! mutluluğuma mani oldun ana! daha çok dolanırsın peşimde "evlen" diye...
bu ara her başlığa bir de anı serpiştirir oldum ama idare edin arkadaşlar...
sene 97,liseye gidiyorum ve bilgisayar dersi görüyorum,hocamızda hoca hee... (bkz: ilknur birol)
96 senesinde 3 aylığına da olsa adalet bakanlığı yapan mehmet ağar için bir basın açıklamasında "eli kanlı faşistleri adalet bakanı yapıyorlar" dediği için mahkemelerde sürünen,ankara'da eylemlerde joplanan,gaz sıkılan,dayak yiyen,kesk üyesi aynı zamanda ödp'li bir kadın... siyasi görüşlerimiz uyuşmasa da kadın iyi bir insan ve iyi bir öğretmen... neyse,bu bizim hoca bazı ofis programlarını ve kıytırık bir kaç windows 95 programını anlatıyor. adını banner diye hatırladığım ama muhtemelen yanlış hatırladığım bir program var. birbirine bağlı 40-45 bilgisayar var,öğrenciler her birinin karşısına oturmuş,hoca anlatıyor...
o gün bizim oturduğumuz bilgisayardan aynı sınıf içindeki başka bilgisayarlara mesaj göndermeyi öğreniyoruz ve bu benim için çok büyük bir şey! nasıl oluyor da birbirine kablo ile bağlı olmayan bilgisayar arasında veri transferi oluyor bilmiyorum,kafamda deli sorular...
sonra aklıma bunun zamanla dünya geneline yayılabileceği,haberleşmenin bu şekilde sağlanabileceği geliyor! büyük düşünmüşümdür hep! kafamda bu fikri tarttıktan ve mantıklı bulduktan sonra hocayla aramızda şöyle bir diyalog geçiyor!
-hocam bir şey sorabilir miyim?
-sor bakalım!
- hocam şimdi biz burda bilgisayarlar arası mesaj gönderebiliyoruz ya...
- evet
- bu sistem geliştirilse dünyadaki bütün bilgisayarlar birbiriyle uzaktan haberleşebilir. yani burdan yazdığım amerika'da bile görünebilir diye düşünüyorum. hatta biraz daha çalışılsa belki tv gibi ya da gazete gibi herkese açık yayınlar da yapılabilir.
(o sırada sınıfta "öyle şey olmaz" sesleri,komiklikler şakalar hâkim)
- sen hiç internet diye bir şey duydun mu?
-yani duydum,hatta bazı kafelerin adı internet kafe ama anlamını bilmiyorum.
(ulan iş daha beter aslında, 95 senesinde ilk olarak bostancı'da tabelasını gördüğüm ve daha sonra bir çok yerde gördüğüm internet kafelerin tek bir adama ait olduğunu düşünüp "ulan adamlar da her yere yayıldı anasını satayım" diyorum!)
- bu internet dediğimiz şey tam da senin anlattığın gibi bir şey aslında,hatta daha fazlası. birkaç yıldır türkiye'de de kullanılıyor,bak biz de kullanıyoruz şu anda!
- hocam ama kablo yok! bu bilgisayarlar nasıl bağlanıyor birbirine?
- uydu ve çeşitli vericiler üzerinden... tv ve radyo gibi düşün...
internetle alakalı muhabbet vizontele'deki peki zeki müren de bizi görecek mi? seviyesinde ilerledi o gün...
daha sonra bir de powerbank icat etmişliğim var! emin olun yoktu o zaman türkiye'de! "çok ağır olur" denilerek veto yemişti bu fikrim...
civiler agzina batmaz mi senin2 profili
-
yazarların internet kullanmaya başladıkları yıl
-
çocuğuna kendi mesleğinden isim vermek
yıllar önce zeynep kamil'in koridorunda tanıştığımız bir abiyle aramızda geçen diyaloğu aklıma getiren eylem...
-abi allah analı babalı büyütsün,ne koyacaksınız adına?
- direnç
- güzel isim (iç ses: yalan amk)! elektronikçi filan mısın abi?
- hayır devrimciyim!