en'âm/123
"işte böyle, her memlekette günahkârları oranın ileri gelenleri kıldık ki oralarda hilekârlık etsinler. hâlbuki onlar hilekârlığı ancak kendilerine yaparlar. ama farkında olmuyorlar."
kabraxist2 profili
-
rabbimiz sizi biraz korku ve açlıkla sınar
-
oyunlarda 60 fps takıntısı
takıntı değil, evrimsel bir ihtiyaçtır.
sinema endüstrisi doğarken film yapımcıları, insan zihninin kare aralarını birleştirebileceği en düşük kare sayısının 24 olduğunu gözlemlemişler. bu rakamı en düşüğe çekmeye çalışma sebepleri, mümkün olduğu kadar az film rulosu harcamakmış. sinemada sadece ileriye doğru bir akış olduğu, izleyicinin bir etkileşimi olmadığı ve dolayısıyla bir "geri bildirim" beklemediği için, görsel merkezlerimiz 24 karenin arasını doldurmakta, tahmin etmekte zorlanmıyor.
insan gözünde ise sabit bir "fps" yok. vücudumuz, ihtiyaca göre görsel algıyı güçlendirebiliyor, ya da zayıflatabiliyor. ortalama bir insanın gözü, saniyede 45 fps civarında çalışıyor. savaş pilotluğu gibi ekstrem görsel dikkat isteyen durumlarda ise 255 fps'ye kadar çıkabiliyor.
(kaynak)
bilgisayar oyunlarında ise bu iki rakamın arasında bir ihtiyaç olduğunu söylemek zor değil. öncelikle ortada, sinema gibi pasif bir akış değil, bir interaksiyon mevcut. yani oyuncu, bir eylemde bulunuyor, ve bunun sonuçlarını görsel olarak geri alıyor. örneğin ateş ediyor, ve hedefini vurup vurmadığını görsel olarak algılayabiliyor, vuramadıysa takip edebiliyor. bu yüzden pasif akıştan daha hızlı bir görsel geribildirime ihtiyaç var. ikinci olarak, düşük fps, algıları yanıltıyor. bu videoda rahatlıkla görülebileceği üzere, düşük fps'lerde topun konumu farklı; geriden geliyor. bu da, ekranda neredeyse piksel avlayan aksiyon oyunu oyuncuları için çok önemli bir duyusal girdi.
bu yüzden "ya benim gözüm algılamıyo" argümanının, oyunlar için çok da sağlam bir dayanağı yok. casual oyunlar müstesna, reflekse dayalı her oyunda fps'nin çok önemi var, zira insan gözü, karar mekanizmalarının ihtiyacına göre ölçekleniyor.