çok pis yanılıyor olabilirim fakat böyle bir iç savaş yaşanır ve sonucunda islam cumhuriyeti yerine laik düzene geçilirse, tarihte ilk defa şeriat düzeni bir halk hareketiyle son bulmuş olacak. (üstelik müslüman bir halk.)
işte ibret alanlar için bunda dersler vardır.
darkportal3 profili
-
iran iç savaşı
-
yaşanılmış en büyük rastlantı
mahalleden ayrıldıktan sonra bir daha görüşmediğim çocukluk arkadaşım mehmet, yaklaşık 10 sene sonra bana telefon etti. istanbula askere geleceğini söyledi. ben de onu karşılayıp kışlasına götürmekten memnun olacağımı söyledim ve üç gün sonrasına randevulaştık.
tek renk, desensiz ve düz kıyafetler tercih ettiğim için çevremden sıklıkla eleştiri aldığım bir dönemdeydim. sanırım adanalı olduğumdan, rengarenk veya desenleri olan kıyafetler hoşuma gitmiyordu fakat eleştirileri de aklımda bir yere not ediyordum. müsait bir zaman kabuğumu kırma girişiminde bulunacaktım.
geçen üç günün ardından mehmet’le buluştuk; çocukluk anıları, iş-güç, hoş sohbet derken mehmet’i kışlasına götürdüm ve hayırlı tezkereler deyip ayrıldık.
kendimi kadıköy’de turuncu -hatta tupturuncu- levhasının önünde tiffany mağazasına odaklanmış halde buldum. öyle turuncu bir levhaydı ki bu, gel senin kabuğunu ancak ben kırarım diye bağırıyordu resmen. erkek kıyafetlerinin olduğu 2. kata çıktım ve ben yaşlardaki görevliye meramımı anlattım. adam birkaç ürün çıkardı gösterdi ama hayatta giymeyeceğim tarzda şeyler. “kardeş tamam kabuğumuzu kırıcaz dedik ama adanalıyız sonuçta yani, o kadar da kırmayalım. biraz daha sakin modeller yok mu?” falan diyorum, adam da gülüyor falan tavırlarım hoşuna gidiyor gibi :) adı da furkanmış adamın.
“ben de adanalıyım” dedi. “adanalı değilim ama ortaokulu adana’da okudum, yüreğir ortaokulunda” dedi.
ben de yüreğir ortaokulunda okumuştum. hangi yıllarda okuduğunu sordum: 1993-1996
ben de o yıllarda okumuştum. hangi şubede okuduğunu sordum: 8-f
ben 8-e’de okumuştum. ama öğlen kışlasına bıraktığım komşumuzun çocuğu mehmet 8-f’de okumuştu. onu tanıyıp tanımadığını sordum: sıra arkadaşıymış üç yıl boyunca.
daha bir kaç saat önce onunla birlikteydik dedim. yıllar sonra buldu beni, buluştuk, askere gelmiş falan dedim. ben onun komşusu, 8-e’den darkportal dedim.
dedim ve adam duvara kadar fırlayıp yere çöktü. ellerini kafasının iki yanına alıp anaaammmm diye bağırarak sıçradı. koştu geldi sarıldı. laaayyynnnn diye inleyerek tekrar uzaklaştı. aklını yitirmiş gibi hareketler, bağırtı çağırtı, yerinden çıkan gözler, anlamsız ve biraz korkutucu tuhaf hareketler sergiledi.
sakinleştikten sonra “eve gidiyoruz” dedi. lan n’oluyo amk, kabuk kırmaya geldiydik tiffanye, ne evi? neden gidiyoruz?
ben kardeşimle birlikte mahallede insanların çokça geçtiği ve geçerken zorlandığı dere benzeri toprak bir yere kazma kürekle merdiven tarzı bir şey yapmıştık. bunu yaparken mehmet ve yanında bir arkadaşı da yanımıza gelip ne yaptığımızı sormuştu, biz de böyle böyle millet rahat geçsin diye yapıyoruz demiştik. bunlar da etkilenmişti tertemiz kalbimizden :p
o gün mehmet’in yanındaki çocuk furkanmış. tiffanyde karşıma çıkan adam yani.
furkan, mehmet’in beni aradığı üç gün önce rüyasında bizi ve o merdiveni görmüş. gece uykusundan uyanmış. karakalem yeteneği varmış bu furkan’ın. kalkmış gecenin bir vakti; dereyi, bizi ve merdiveni çizmiş bir a4 kağıda. onu da çekmecesine koymuş.
“eve gidiyoruz, o çizimi göstericem sana” diyor, başka da bir şey demiyor.
müdürden izin aldık, eve gittik ve o çekmece açıldı: vay amk... hakkaten çizmiş la.
tekrar görüşmedim. ne mehmet’le, ne furkan’la. -
tüm türkiye'nin yanlış yazdığı kelime
(bkz: aşkıö)
edit: bütün büyüyü bozuyor bu lanet.
+ uyudun mu aşkıö
- başlamadan bitsin murat