bende yok mesela. kadınlarda böyle bir düşmanlık varsa en büyük sebebi kayınvalidelerdir zaten.
biz ayrı şehirlerde yaşadığımız, senede en fazla 2-3hafta görüştüğümüz kayınvalidemle hiçbir sorun yaşamadan devam ediyoruz. demek ki uzak olmak güzel bir şey. fazla görüşsek belki böyle olmayız.
fakat mesela eşim, çok büyük bir rahatlıkla bütün telefon konuşmalarını hoparlörü açarak yapar, ailesinin bundan haberi olmaz, ben bir kere kayınvalidemden benimle ilgili yanlış bir ima bile duymadım. kadın sınırlarını o kadar iyi biliyor ki, o kadar saygılı ki. kendini inanılmaz mantıklı yetiştirmiş. benim de ona karşı bir hırsım yok doğal haliyle.
en büyük sorun sınırlarını bilmeyen, oğlunun kendi ailesi olduğunu kabul etmeyen annelerden kaynaklanıyor bence.
mad madame5 profili
-
türk kadınındaki kayınvalide düşmanlığının sebebi
-
sinop denince akla gelenler
(bkz: teyzenin mantısı)
mantıyı da çok sevmem ama bu yaz bir hata edip yedim bu mantıdan. o nasıl güzel bir şey öyle. incecik hamuru, yoğurdu, cevizi...allah’ım rüyalarıma falan giriyor. nerden bulup da bir daha yiyeceğim bilmiyorum.
keşke hiç yemeseydim.
edit: çok fazla mesaj aldım bu entrye. bu sebepten teyzenin mantısı kısmını sinop mantısı olarak değiştirmek boynumun borcu oldu.
erzurum’da yaşıyorum. burada kocaman hamur hamur şeyleri mantı diye satıyorlar.
sinop’tan mantı göndeririz diyen herkese teşekkür ederim. -
hamile kadının aracına saldıran maganda
bu olayın bir benzerini ben de yaşadım diyeceğim de yaşamayan kaldı mı ki şu dönemde?
ben de hamileydim, eşim ve çocuğumla arabada ilerliyorduk. adam haksız olduğu halde, yol bizim olduğu halde, aniden önümüze çıkmasına rağmen bizi kaza yaptırmaya zorladı.
neden?
eşim panikle korna çaldı diye.
korna çalmak çok büyük bir tahrik unsuru ama arabanın önüne çıkmak, sıkıştırıp başka arabalarla çarpışmaya zorlamak değil.
bunlar da açıklamışlar ya, el kol hareketi yaptılar, yol vermediler, tahrik ettiler.
her şeyden tahrik olup, insanların canına malına kast edebiliriz çünkü.
yorumlarda birileri yazmış, iki saniye yol verse bunlar olmazdı, neden vermemiş?
neden yol versin?
şov yapıyorlarmış.
az bile yapıyorlar.
böyle yapmadıkça kimse sesini duyuramıyor artık.
adam arabanın kapısını açabilse yapabilecekleri beni bile şaşırtmıyor artık. hayat güvencemiz yok.
allah’ın magandasının birini kazayla tahrik edip ölüp gidebiliriz her an. adam da magandalığıyla, iyi hal indirimi alır. tahrik etmiş, hak etmiş derler. biz öldüğümüzle kalırız.
yeni türkiye’ye hoş geldiniz. -
aşı yaptırmaya mecbur değilim hareketi
bakın ben bunu savunanlardan birinin organ naklini kötülediği instagram postunun altında,
organ nakli ille de gerekli miymiş, hacamat yaptırsınlar,
diye yorum yapan insan gördüm. yemin ediyorum gördüm. siz bu insanlara aşının gerekliliğini anlatamazsınız. taşa anlatırsınız ama bu kafaya anlatamazsınız.
katılana da, savunana da saygı duymadığım, duymayacağım harekettir. bahane falan yok. çok saygılıyımdır, çok anlayışlıyımdır ama bunu savunan insan sabaha kadar anlatsın, dinlemem. anlamak için tek bir beyin hücremi bile kullanmam. -
ayla filminin oscar adayı olamaması
he canım he gay yok, zenci yok, yahudi yok bilmem ne diye aday olamadı.
filmin bir dili yok. vurucu bir diyaloğu yok. görsellik sıfır. hele son yarım saat resmen facia. film tamamen ticari kaygıyla çekilmiş. sinema yapalım, şiirsel olalım dememişler. tipik mahsun kırmızıgül kafası, ne kadar ağlatsak o kadar kar, diye film mi çekilir ya?
hakikaten bu filmin oscar'ı hakettiğini düşünen varsa, iyi sinema anlayışını bi'daha kontrol etsin derim. birkaç gerçek film izleyin.
oscar kendi ödüllerinde oscar'dır, hatta klişedir, popülisttir; ancak yabancı film ödülüne özen gösterir. sanat ister, emek ister, ucuz ağlak dram değil.